Çevrenin korunması için 2018'de 38,2 milyar lira harcandı
5 Haziran 2020 Cuma 12:06
ANKARA (AA) – Çevre koruma harcamaları 2018 yılında 38,2 milyar lira olarak hesaplanırken, bunun yüzde 56,6’sı şirketler, yüzde 36,3’ü genel devlet ve hane halkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşlar tarafından gerçekleştirildi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dünya Çevre Günü nedeniyle 2018 yılına ilişkin “İstatistiklerle Çevre” bültenini yayımladı.
Buna göre, 2008’de karbondioksit eş değeri olarak 387,6 milyon ton olan toplam sera gazı emisyonu 2018’de ise 520,9 milyon ton olarak kayıtlara geçti.
2008 yılı emisyonlarında karbondioksit eş değeri olarak en büyük payı yüzde 74,1 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, bunu sırasıyla yüzde 10,6 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 10,6 ile tarımsal faaliyetler ve yüzde 4,7 ile atık takip etti. 2018 yılı emisyonlarında ise karbondioksit eş değeri olarak en büyük payı yüzde 71,6 ile enerji kaynaklı emisyonlar aldı. Enerji kaynaklı emisyonları yüzde 12,5 ile tarımsal faaliyetler, yüzde 12,5 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 3,4 ile atık izledi.
Kişi başı karbondioksit eşdeğer emisyonu 2018 yılı için 6,4 ton, gayri safi yurt içi hasıla başına sera gazı emisyonu yoğunluğu ise karbondioksit eş değeri olarak 0,14 kilogram hesaplandı.
Belediye ve köylerde içme ve kullanma suyu şebekesi ile dağıtılmak ve imalat sanayi iş yerleri, termik santraller, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve maden işletmeleri tarafından ise kullanılmak amacıyla 2014 yılında su kaynaklarından 14,7 milyar metreküp su çekilirken, 2018’de bu miktar 17,5 milyar metreküp oldu.
Çekilen suyun 2014’te yüzde 55’i denizden, yüzde 14,1’i kuyudan, yüzde 13,8’i barajdan, yüzde 9,4’ü kaynaktan ve yüzde 7,7’si diğer kaynaklardan temin edildi. 2018 yılında ise yüzde 56,2’si denizden, yüzde 15,1’i barajdan, yüzde 14’ü kuyudan, yüzde 8,7’si kaynaktan ve yüzde 5,9’u diğer su kaynaklarından sağlandı.
Su kaynaklarından çekilen toplam suyun 2014’te yüzde 44,3’ü termik santraller, yüzde 35,5’i belediyeler, yüzde 14,9’u imalat sanayi iş yerleri, yüzde 2,9’u köyler, yüzde 1,4’ü maden işletmeleri ve yüzde 1’i OSB’ler tarafından temin edildi. 2018’de ise bu suyun yüzde 44,9’u termik santraller, yüzde 35,3’ü belediyeler, yüzde 15,3’ü imalat sanayi iş yerleri, yüzde 2,2’si köyler, yüzde 1,4’ü maden işletmeleri ve yüzde 0,9’u OSB’ler tarafından çekildi.
Belediye nüfusunun 2014’de yüzde 97,3’üne, köy nüfusunun ise yüzde 99,1’ine olmak üzere toplam nüfusun yüzde 97,4’üne içme ve kullanma suyu şebekesi ile hizmet verildi. 2018’de ise belediye nüfusunun yüzde 98,6’sına, köy nüfusunun ise yüzde 99,4’üne olmak üzere toplam nüfusun yüzde 98,6’sına içme ve kullanma suyu şebekesi ile hizmet verildiği tespit edildi.
Atık suların yüzde 77,4’ü denize gitti
Belediyeler, köyler, imalat sanayi iş yerleri, termik santraller, OSB’ler ve maden işletmeleri tarafından 2014’de doğrudan alıcı ortamlara 12,7 milyar metreküp atıksu deşarj edildi. 2018’de ise doğrudan alıcı ortamlara deşarj edilen atıksu miktarı 14,8 milyar oldu.
Bu atık suyun 2014’de yüzde 77,7’si denize, yüzde 18,4’ü akarsuya, yüzde 3,9’u diğer alıcı ortamlara deşarj edilirken, 2018’de ise bu oranlar denizler için yüzde 77,4, akarsular için yüzde 18,7, diğer alıcı ortamlar için yüzde 3,8 olarak belirlendi.
Toplam atık suyun 2014’te yüzde 50,4’ü termik santraller, yüzde 32,4’ü belediyeler, yüzde 13,5’i imalat sanayi iş yerleri, yüzde 1,7’si OSB’ler, yüzde 1,1’i maden işletmeleri ve yüzde 0,9’u köyler tarafından deşarj edildi. 2018’de bu oranlar termik santraller için yüzde 51, belediyeler için yüzde 30,8 imalat sanayi işyerleri için yüzde 14,7, OSB’ler için yüzde1,6, maden işletmeleri için yüzde 1,1 ve köyler için 0,8 olarak hesaplandı.
Buna göre, Türkiye’de 2018’de çekilen su ve deşarj edilen atıksu miktarlarına göre en fazla su çeken ve deşarj eden sektörler sırasıyla termik santraller, belediyeler ve imalat sanayi iş yerleri oldu.
2014’te belediye nüfusunun yüzde 89,7’sine, köy nüfusunun ise yüzde 48,9’una olmak üzere toplam nüfusun yüzde 87’sine kanalizasyon şebekesi ile hizmet verildi. 2018’de ise belediye nüfusunun yüzde 90,7’sine, köy nüfusunun ise yüzde 55,5’ine olmak üzere toplam nüfusun yüzde 88,5’ine kanalizasyon şebekesi ile hizmet verildiği tespit edildi.
Türkiye’de 2014’te belediye nüfusunun yüzde 68,1’inin, köy nüfusunun ise yüzde 7,4’ünün olmak üzere toplam nüfusun yüzde 64’ünün atıksuları arıtılırken, 2018’de ise belediye nüfusunun yüzde 78,7’sinin, köy nüfusunun ise yüzde 10,2’sinin olmak üzere toplam nüfusun yüzde 74,5’inin atık suları arıtılmış oldu.
15,1 milyon ton tehlikeli atık oluştu
İmalat sanayi iş yerleri, termik santraller, organize sanayi bölgeleri, maden işletmeleri ve sağlık kuruluşları 2010’da 3,4 milyon tonu tehlikeli olmak üzere 37,1 milyon ton atık oluşturdu. 2018’de oluşturulan atık miktarı, 15,1 milyon tonu tehlikeli olmak üzere 66,8 milyon tonu buldu.
2010’da madencilik sektöründe 725 milyon ton dekapaj malzemesi ve pasa oluşurken, 2018’de ise bu miktar 795 milyon ton oldu.
Belediye atık istatistikleri 2016 yılı sonuçlarına göre, 1397 belediyeden 1390’ı atık toplama hizmeti verirken, 2018’de 1399 belediyeden 1395’inin bu hizmeti verdiği belirlendi.
Belediyelerde 2016’da 31,6 milyon ton, 2018’de ise 32,2 milyon ton atık toplandığı tespit edildi.
Toplanan atığın, 2016’da yüzde 61,2’si düzenli depolama tesislerine, yüzde 28,8’i belediye çöplüklerine, yüzde 9,3’ü diğer geri kazanım tesislerine, yüzde 0,5’i kompost tesislerine gönderilirken, yüzde 0,2’si ise diğer bertaraf yöntemleri ile bertaraf edildi. 2018’de ise toplanan atığın yüzde 67,2’si düzenli depolama tesislerine, yüzde 20,2’si belediye çöplüklerine ve yüzde 0,4’ü kompost tesislerine gönderilirken, diğer yöntemlerle bertaraf edilenlerin oranı yüzde 0,2 oldu.
2018’de toplanan atığın yüzde 11,9’u ise diğer geri kazanım tesislerine gönderildi.
Sağlık kuruluşlarında 89 bin ton tıbbi atık toplandı
Üniversite hastaneleri ve klinikleri, genel maksatlı hastaneler ve klinikleri ile doğum hastaneleri ve kliniklerinde 2010’da 60 bin ton tıbbi atık toplanırken, bu miktar 2018’de 89 bin ton oldu.
Tıbbi atığın 2010’da yüzde 63’ü sterilize edilmeden, yüzde 27,4’ü sterilize edilerek depolama alanlarına, yüzde 9,2’si yakma tesislerine gönderilirken, yüzde 0,4’ünün ise diğer yöntemlerle bertaraf edildiği belirlendi. 2018’de ise bu atıkların yüzde 92,3’ü sterilize edilerek depolama alanlarına ve yüzde 7,7’si yakma tesislerine gönderilerek bertaraf edildi.
Lisanslı veya geçici faaliyet belgeli ve lisansı olmasa da belediyelerce ya da belediyeler adına işletilen 117’si atık bertaraf tesisi ve 868’si geri kazanım tesisi olmak üzere, toplam 985 tesis 2014’te faaliyet gösterirken, 2018’de 166’sı atık bertaraf tesisi ve 2 bin 57’si geri kazanım tesisi olmak üzere, toplam 2 bin 223 tesis faaliyette bulundu.
2014’te düzenli depolama tesislerinde 41 milyon ton, yakma tesislerinde 43 bin ton atık bertaraf edilirken, geri kazanım tesislerinde 20 milyon ton atık geri kazanıldı. 2018’de ise düzenli depolama tesislerinde 56 milyon ton, yakma tesislerinde 494 bin ton atığın bertaraf edildiği, geri kazanım tesislerinde 48 milyon ton atığın geri kazanıldığı tespit edildi.
Çevre koruma harcamaları 38,2 milyar lira oldu
Çevre koruma harcamaları 2013’te 21,4 milyar lira olarak gerçekleşirken, 2018’de ise 38,2 milyar lira oldu.
Çevre koruma harcamalarının, 2013 yılında yüzde 64’ü mali ve mali olmayan şirketler, yüzde 28,4’ü genel devlet ve hane halkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşlar ve yüzde 7,6’sı hane halkları tarafından yapılırken, 2018’de yüzde 56,6’sı mali ve mali olmayan şirketler, yüzde 36,3’ü genel devlet ve hane halkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşlar ve yüzde 7,1’i hane halkları tarafından gerçekleştirildi. Çevre koruma harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı 2013’te yüzde 1,2 olarak gerçekleşirken, 2018’de ise yüzde 1 oldu.
Toplam çevresel vergi tahakkuku 2008’de 34,7 milyar lira, 2018’de ise 91,1 milyar lira olarak tespit edildi.
Çevresel vergilerin, 2008’de yüzde 70,7’sini enerji, yüzde 28’ini ulaştırma, yüzde 1,3’ünü ise kaynak ve kirlilik vergileri, 2018’de yüzde 63,3’ünü enerji, yüzde 34,2’sini ulaştırma, yüzde 2,5’ini ise kaynak ve kirlilik vergileri oluşturdu.
Deniz Çiçek Palabıyık