Demir yolu ağı, küresel tedarik zincirinde Türkiye'nin pozisyonunu güçlendiriyor
21 Temmuz 2021 Çarşamba 13:02
İSTANBUL (AA) – İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında zaman zaman siyasi sorunlar ve gerilimler yaşansa da ekonomik ilişkilerin güçlü bir şekilde devam ettiğini söyledi.
Gümrük Birliği’nin Türk sanayisinin Avrupa değer zincirlerine dahil olmasında büyük rol oynadığını vurgulayan Zeytinoğlu, “AB, geçen yıl yüzde 41,3 ile en büyük ihracat pazarımız olmaya devam ediyor. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu doğrudan yatırımların yaklaşık yüzde 60’ı Avrupa ülkelerinden kaynaklanıyor.” dedi.
Zeytinoğlu, Türkiye’ye yatırım yapan Avrupa firmalarının aynı zamanda Türkiye’nin geleceğine de yatırım yapmış olduğunu aktararak, bu ilişkinin temelini oluşturan Gümrük Birliği’nin 25 yılın sonunda güncellenme ihtiyacı bulunduğunu, bu süreç zarfında hem dünya ticaretinin hem AB’nin ticaret politikasının değiştiğini hem de Türkiye’nin ticari boyutlarının arttığını söyledi.
Gümrük Birliği’nde var olan sorunların giderilmesi ve bunun yanında, kapsamının genişletilmesinin zamanının geldiğine işaret eden Zeytinoğlu, “AB, giderek artan sayıda ticaret anlaşmaları imzalıyor. Bu anlaşmalar Gümrük Birliği üzerinden Türkiye’yi de etkiliyor. Ancak tam üye olmadığı için Türkiye, bu anlaşmaların tarafı olamıyor. Daha sonra söz konusu ülkelere giderek onlarla müzakere etmesi gerekiyor. Ancak bu gecikmeye yol açabiliyor ve kimi zaman da bu ülkeler Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalamaktan kaçınabiliyor.” şeklinde konuştu.
“Gümrük Birliği’nin güncellenme müzakerelerine başlanması mümkün olabilir”
Ayhan Zeytinoğlu, bazı AB üyesi ülkeler tarafından Türkiye’den mal taşıyan tırlara getirilen kota ve geçiş ücretlerinin kapsamlı bir çözüme kavuşturulamadığını ve bunun maliyeti artırıcı bir etkide bulunduğunu vurgulayarak, “Bunlara ek olarak iki taraf arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların etkin bir şekilde çözümü, iki taraf arasında ticaret politikası alanında danışmanın güçlendirilmesi gibi konuların da ele alınması gerekiyor. Tabii AB tarafının da gündeme getirdiği bazı şikayetler söz konusu. Hepsinin ele alınıp tatmin edici bir çözüme kavuşturulması gerekiyor.” dedi.
Haziran zirvesinde AB liderlerinin, var olan sorunların çözümü için teknik düzeyde hazırlıkların devam etmesi ve bu sırada Türkiye ile resmi müzakerelere başlanması için komisyonun yetkilendirilmesi konusunda çalışmaların yapılmasına karar verdiğini hatırlatan Zeytinoğlu, şunları kaydetti:
“Ancak AB tarafı süreci biraz daha zamana yaymak arzusunda. Hemen olmasa da önümüzdeki süreçte Gümrük Birliği’nin güncellenme müzakerelerine başlanması mümkün olabilir. Bunun için siyasi yakınlaşma ve teknik hazırlıkların devam etmesi gerekiyor. Gümrük Birliği’nin revizyonu ve güncellenmesi için resmi müzakerelerin başlaması ilişkilerin ilerlemesi açısından önem taşıyor. Bunun yanında Avrupa ekonomisinin hızlı değişimine ayak uydurmak açısından önemli bir fırsat sunuyor.
Özellikle Yeşil Mutabakat ve dijital gündem AB için en temel iki öncelik. Bu çerçevede üretim yöntemleri, ürün standartları ve iş yapma biçimleri hızla değişiyor ve değişecek. Özellikle 2050 yılında iklim nötr olmak için sera gazı emisyonlarının azaltılması ve yenilenebilir enerjiye geçiş daha da kritik bir öncelik haline geldi. AB sınırda karbon mekanizması ile yüksek emisyonlu sektörlerden gelen ithalatı ek maliyete tabi tutacak. Zaman içinde bu tür önlem ve yaptırımlar daha da artacak.”
“AB’nin her geçen gün STA’larının sayısını artırdığını görüyoruz”
İKV Başkanı Zeytinoğlu, AB’nin salgın dönemi sonrasında tedarik ağlarını çeşitlendirmeyi hedeflediğini ifade ederek, Türkiye’nin, Gümrük Birliği ve AB adaylığı sürecinde Avrupa değer zincirlerinde ve tedarik ağlarında önemli bir yer kazandığını söyledi.
AB ekonomisinin Yeşil Mutabakat ve dijitalleşme sürecinde hızla dönüşürken, Türkiye’nin mutlaka bu dönüşümün içinde yer alması gerektiğini vurgulayan Zeytinoğlu, “AB, ürün standartlarını değiştirdikçe ve sınırda karbon düzenlemesi gibi yeni kriterler getirdikçe Türkiye’nin de kendi üretimini buna uydurması gerek. Aksi takdirde makas açılır ve Türkiye olarak bu avantajı hayata geçirmemiz mümkün olmaz.” dedi.
Zeytinoğlu, Türkiye’nin küresel değer zincirinin yeniden yapılanmasını kaçırmaması gerektiğini belirterek, “Asya ülkeleri ile de ticari ilişkilerimizi geliştirmemiz ve bu bölgedeki ülkelerle de yeni STA’lar yapabilmemiz gerekiyor. AB’nin her geçen gün STA’larının sayısını artırdığını görüyoruz. Bu da birçok üçüncü ülkeye AB pazarında imtiyazlı erişim imkanı sağlanması demek. Türkiye’nin Avrupa pazarındaki rakipleri artarken, uyum sürecine önem vermek gerekiyor.” diye konuştu.
– “AB tam üyeliği, Türkiye’nin Avrupa karar alma süreçlerinde yer almasını sağlar”
Ulaştırmanın tedarik zincirleri açısından kritik bir konu olduğuna işaret eden Zeytinoğlu, “AB’ye ihracatın büyük bir kısmını tırlarla gerçekleştiriyoruz. Özellikle pandeminin ilk günlerinde tır ile yapılan ihracatlarda firmalarımız gümrüklerde sorun yaşamışlardı. Bugün bu sorunlar büyük ölçüde çözüldü. Ardından yaşanan konteyner ve gemi sıkıntılarının da etkisiyle tırlarla olan taşımacılığı avantaja dönüştürdük. İhracat artışlarımızda Avrupa’ya yakınlığımızla birlikte bunun da olumlu etkileri olduğunu söyleyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Zeytinoğlu, Türkiye’nin ihracatının orta ve uzun vadede tır üzerinden yapılmaması gerektiğini ifade ederek, “Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin hedefi, AB aday ülke sıfatını da kullanarak ve AB’nin fonlarından da faydalanarak AB’ye olan demir yolu hatlarının modernizasyonu, hızlandırılması ve daha verimli hale getirilmesi olmalıdır. Demir yolu ağı hedefimiz, Çin ile olan rekabet gücümüzü de artırmamıza ve küresel tedarik zincirindeki yerimizi güçlendirmeye katkı sağlayacaktır.” dedi.
Ekonomi yönetimi ve hukuk konularında reform sürecinin canlı tutulması gerektiğini vurgulayan Zeytinoğlu, Türkiye açısından Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin ötesinde esas ve nihai hedefin AB tam üyeliği olduğunu söyledi.
Zeytinoğlu, “AB tam üyeliği, Türkiye’nin Avrupa karar alma süreçlerinde yer almasını sağlar. 80 milyonluk nüfusu, dinamik ekonomisi ile Avrupa için de önemli bir kazanım olur. Bu açıdan tam üyelik hedefi için çalışmalara kararlılıkla devam etmemiz gerekiyor.” dedi.