Dolar/TL Ayrıştı. Sert düşüşte! Yabancı sermaye girişi hızlanacak

Merkez Bankası PPK’da 100 baz puan olan beklentilerin üzerinde 200 baz puanlık artışla politika faizini yüzde 19’a çıkardı. Merkez Bankası riskler nedeniyle önden yüklemeli yaptığını söylediği faiz kararının ardından dolar geriledi, analistler yabancı sermaye girişlerinin hızlanacağını vurguladı.

20 Mart 2021 Cumartesi 14:13

Dünya gazetesinin haberine göre Merkez Bankası en kritik Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından sürpriz sonuç çıktı. Piyasanın 100 baz puan çerçevesinde şekillenen faiz artırımı beklentilerinin üzerine çıkan Merkez Bankası 200 baz puanlık artışla politika faizini yüzde 17’den yüzde 19’a çekti. Merkez Bankası PPK öncesinde 7.47 lira seviyesinde olan dolar kuru sert gerileyerek 7.32 liraya kadar inerek 2 haftanın en düşük seviyesine geriledi. Analistlerin toplantı öncesi ihtiyaç olan 200 baz puan ama 100 baz puan da Merkez Bankası’nın adım atması için önemli diye değerlendirdikleri son dönemin en kritik toplantısında yine Merkez Bankası’nın piyasanın önüne geçmesini çok olumlu bulundu. Merkez Bankası da attığı adımı PPK metninde “Kurul, gelişmelerin enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde oluşturduğu yukarı yönlü riskleri dikkate alarak, önden yüklemeli ve güçlü bir ilave parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir” diye açıkladı.

Analistlerden tam not alan PPK metninin de hem alınan kararın gerekçesi hem de önümüzdeki döneme ilişkin yapılacaklar açısından çok güçlü ve iyi iletişimin örneği olarak değerlendirildi. Bu kararın ülke risk primi ve uzun vadeli faizler açısından olumlu olacağını belirten analistler faiz kararının yıl sonuna doğru yakalanacak güçlü toparlanma eğiliminin de desteklendiği ve büyüme üzerindeki aşağı yönlü riskleri de bertaraf ettiği kaydedildi.

Yabancı yatırımcıyı çekecek

Dünya Gazetesi Yazarı ve TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Atılım Murat, geçen ayda faiz artırımını savunduğunu hatırlatarak, “Son 1 ayda hesap çok kabardı. Kurdaki yüzde 10’luk artış, petrol ve emtia fiyatlarındaki artış varken politika faizini artırmak zorundasın. Normal bir faiz artışı olarak görüyorum. Ve yaşananlar devam ediyor, ABD tahvilleri artıyor, enflasyon artıyor son derece de doğru bir iletişimle ‘ben riskleri görüyorum ve önden yüklemeli faiz artırımı yaptım’ diyor. Nefis bir iletişim yapmışlar, metin gerçekten çok iyi. Piyasanın da önüne geçtiler ama hala şahin duruşunu da koruyor. Yani önümüzdeki aylarda ihtiyaç olursa yeniden artırırım diyor” dedi. Önceki günkü Fed toplantısını piyasanın olumsuz karşılamadığını ve risk iştahının yüksek kalacağını belirten Murat, “Yüzde 19 faiz yabancı yatırımcıyı da Türkiye’ye çekecektir. Zaten ihtiyacımız olan da bu. Enflasyonu düşürebilmek en azından yılsonu tahminine ulaştırmak için 200 baz puanlık artış önemli. Sermaye girişleri enflasyonu yönetmeyi de kolaylaştıracak. Doğru iletişim ve ne yapmak zorunda olduğunu da vurgulamış” diye konuştu.

Faiz avantajının üstüne geçmeliydik

Dünya Gazetesi Yazarı ve Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Erhan Aslanoğlu Merkez Bankası’nın kasımdan bu yana genelde piyasa beklentilerinin üzerinde sıkılaştırma adımları attığını ve dünkü kararın da bunların devamı niteliği taşıdığını kaydetti. Aslanoğlu şöyle konuştu: “Hatta daha da önemli. 200 baz puan artış ile beklentilerin üzerinde bir adım atan Merkez Bankası önümüzdeki günlerin beklentilerine karşı koruma kalkanı da oluşturuyor. ABD tahvilleri yüzde 0,50’lerden yüzde 1,60 1,70’lere geldi. Yüzde 2’lere doğru da gidebilir. Yani son bir buçuk ayda ABD tahvillerindeki faiz 150 baz puan artmış olacak. Bu tablo yatırımcılar için bir faiz avantajı oluşturuyor. Bizim de bu artışın üzerine geçme gerekliliğimiz doğdu. Merkez Bankası bugünkü hamlesiyle, ABD’deki faiz artışlarının devam etme ihtimaline karşın önlemini aldı. Merkez Bankası, hem mevcut enflasyon hem de önümüzdeki aylarda enflasyon artışındaki beklenti için ihtiyaç duyulan faiz seviyesini sağlamış oldu. Unutmamak gerekir ki; faiz sadece enflasyondan etkilenmiyor risklerden de etkileniyor. Önümüzdeki aylarda küresel ve siyasi potansiyel riskler fiyatları belirlemede etkili olacak.”

En yüksek reel faiz seviyesi

Bürümcekçi Araştırma ve Danışmanlık Kurucu Ortağı Haluk Bürümcekçi, Reuters’e yaptığı açıklamada “Karar sonrası gerçekleşen enflasyona göre hesaplanan politika reel faizi yüzde 2.9 ve beklenen enflasyona göre hesaplanan reel faiz yüzde 7,7 seviyesine yükselmiş bulunuyor. Bu ise, benzer gelişmekte olan ülkelerine göre çok daha yüksek reel faiz seviyelerine işaret ederek yabancı yatırımcı girişlerinin tekrar yoğunlaşması açısından yeterli olabileceğini düşündürüyor” dedi.

Sermaye çıkışını durdurucu etki

Dünya Yazarı Tuğrul Belli, kimsenin beklemediği bir faiz kararı olduğunu kaydederek şöyle konuştu: “Merkez Bankası’nın elindeki veri seti enflasyonun daha yüksek noktalarda plato yapabileceğini gösteriyor olabilir. Doğru bir karar olduğunu TL’nin değer kazanmasından da görüyoruz. Piyasanın önüne geçmek adına alınmış bir karar. Dünya piyasalarındaki gelişmeler de karar da etkili oldu. ABD uzun vadeli tahvilleri 1,75’e kadar çıktı.

Daha da çıkabilir. ABD’de bu çıkışın yüzde 2,5’lere kadar gelebileceği konuşuluyor. Bu bizim gibi gelişen ülkeler için risk unsuru. Gelişmekte olan ülke merkez bankaları faiz arttırıyor. Sonuçta global anlamda faizlerde bir artış varken Naci Ağbal da doğruyu yaparak önden artırım ile piyasaların önüne geçti. Kısa vadede yabancı yatırımların gelmesi anlamında etki yapabilir. Reel faizi de yüksek tutabilir. Enflasyonun gidişatını da düşürürsek önümüzdeki dönemde iyi bir reel faiz verebiliriz. Öncelikle yabancı sermayenin çıkışını durdurucu bir etki olacaktır ancak önümüzdeki dönemde bu açıdan dalgalı bir seyir yaşanması da mümkün görünüyor.”

Basiretli bir Merkez Bankacılığı

Dünya Gazetesi Yazarı ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Hakan Kara, Merkez Bankası’nın enflasyona yönelik yukarı yönlü risklere atıfta bulunarak güçlü bir sıkılaştırma yaptığını kaydederek “Naci Bey göreve geldiğinden bu yana gerek aldığı kararlar gerekse iletişimi ile iyi bir sınav verdi.

Kasımdan bu yana atılan bütün adımları dikkatle incelediğimizde basiretli bir merkez bankacılığı örneği görüyoruz. Elbette şu hususu da eklemek lazım. Sürekli faiz artırarak bir yere varamayız. Siyasi, jeopolitik ve uluslararası ilişkiler alanlarında beklentileri iyileştirecek güçlü adımlara ihtiyaç var. Merkez Bankasının kararı bu tedbirlerin atılması için sadece bir zaman kazandırıyor. Adımlar gecikirse bu defa sıcak para akımı ve bilançolardaki uyuşmazlıklar bir süre sonra tekrar kırılganlığı besleyebilir. Bu nedenle enflasyonla mücadele ve beklenti yönetiminde maliye politikası ve diğer alanlarda merkez bankasını yalnız bırakmamamız gerekiyor” dedi.

Risk primindeki azalışa en ciddi katkı

Dünya Gazetesi Yazarı ve Deniz Yatırım Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek, toplantı sonuç metninde gerek yurtiçindeki enflasyonu etkileyen unsurlar gerekse yurtdışındaki gelişmelerin kapsamlı şekilde değerlendirilmesi ve gelecek dönem beklentilerini çıpalama isteği dikkat çektiğini belirterek “Merkez Bankası’nın bugüne dek yaptığı kuvvetli yönlendirmeler paralelinde gerçekleştirdiği faiz artışının pozitif kredibilite katkısı, ülke risk priminde azalış ve gerektiğinde önden yüklemeli şekilde para politikasını ayarlayacağına dair verdiği mesajların somutlaşması açısından son derece olumlu okuyoruz. Bu nedenle TCMB’nin ‘piyasa beklentilerinin önünde’ yer almasını ülke risk primindeki azalışa en ciddi katkıyı sağladığına inanıyoruz. Bugün atılan para politikası adımının global risk artışı dönemlerinde yerel varlıklardaki stresi azaltıcı yönde katkı sağlayacağına inanıyoruz” dedi.

Faiz artırımları devam edecek

BlueBay Asset Management’tan Timothy Ash yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın faiz kararının kendini şaşırtmadığını dile getirerek “Ben yüzde 20’ye çekmelerini bekliyordum. Ama yüzde 19 da iyi bir hareket. Bu adım Başkan Ağbal’a kredibilite veriyor. Beklentileri aştı ve iyi bir iş yaptı. Türkiye’nin kendine has problemleri var yüksek enflasyon ve dolarizasyon. Bunu yapmak zorundaydı ve faiz artırımına devam edecek. Merkez Bankası’na güvenilirlik kazandırıyor. Belki yılın sonuna veya önümüzdeki yılın ilk döneminde faiz indirimi yapabilir.

Ama birkaç ay daha agresif bir Ağbal göreceğiz. Ne kadar agresif olursa kısa vadede ne kadar yüksek kalırsa faizler enflasyon o kadar ılımlılaşmaya başlar” dedi.

TL mevduat faizi 1-2 puan yukarıya gidebilir

Garanti Yatırım Koordinatörü Tufan Cömert, yayımladığı notta faiz artışının hem enflasyondaki yukarı yönlü riskleri, hem de ABD tahvil verim eğrisinin yukarı kaymasının yurtiçi piyasalarda yarattığı olumsuz etkiyi azaltabileceğini belirterek “Bu hamle ile TL mevduatlarda kabaca yüzde 17 çevresinde olan piyasa faizinin 100-200 baz puan daha yukarı gitmesi olası. Ayrıca mart sonu itibarı ile mevduat stopajlarındaki indirimin süresi bitince artık brüt yüzde 18 olan mevduat faizinin stopajlar eskiye döndükten sonra aynı net getiriyi sağlaması için yüzde 20 seviyesinde kote edilmesi gerekecek. Bu durum brüt faizlerde de ek yukarı yönlü bir hareket ihtimalini artırıyor. Türkiye CDS primleri ise TL’nin diğer GOÜ para birimlerine göre oldukça olumlu ayrışması nedeni ile önümüzdeki günlerde gerileyebilir” dedi.

Enflasyon beklentilerine dikkat çekildi

PPK metninde iç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyelerin, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam ettiği belirtildi. Metinde, “Öte yandan, bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini korumaktadır. Son dönemde kredi büyümesindeki yükseliş eğilimi ile ithal maliyetlerdeki artış, talep ve maliyet unsurlarında öngörülen kademeli iyileşmeyi geciktirmektedir” denildi.

Küresel enflasyon endişeleri metinde

PPK metninde önceki aylardan farklı olarak Merkez Bankası küresel gelişmelere de işaret ederek şu noktalara dikkat çekti: “Genişleyici parasal ve mali politikalar ile aşılama sürecinde yaşanan olumlu gelişmelerin etkisiyle küresel büyüme görünümünde iyileşme ve uluslararası emtia fiyatlarında artış görülmektedir. Yükselen küresel enflasyon beklentileri, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizliklere ve küresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açmaktadır.”

MÜSİAD: Konjonktürel bir zorunluluk olarak değerlendirmek isteriz

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın yaptığı artışın piyasaların beklediği bir gelişme olmadığını kaydederek “Bu noktada başta gıda ve emtia olmak üzere küresel piyasalardan kaynaklanan fiyat artışlarının T.C. Merkez Bankası’nın etki alanının dışında kalması sebebiyle, enflasyonla mücadelenin yalnızca politika faizi enstrümanı ile sürdürülmesinin yeterli olmayacağı kanaatindeyiz. Bundan sonra atılacak adımların iş dünyasının yatırım hevesi ve borç yapılandırması adına nasıl bir seyir izleyeceğini görmek gerekecektir” dedi. Kaan, ABD teşvik paketinin ardından gelişen piyasaların bu akımdan pay alması ve para birimlerindeki değerlenmeyi destekleyici politikalar uygulamasının anlaşılır olduğunu belirterek şunları söyledi: “Ancak burada iki önemli husus söz konusudur: Yüksek faizin iyi iç piyasadaki talep üzerindeki etkisi ve dış ticaretin cari denge adına olumlu işletilmesi için uygun Dolar/TL düzeyinin bulunması. Bir başka beklenti ise Merkez Bankasının dolarizasyon yönetimi konusunda atacağı adımlar ve dolar alım ihalelerinin ne zaman başlayacağıdır. İş dünyası olarak bu endişeleri taşımakla beraber, alınan kararın bilhassa yurtdışı piyasalarda TCMB bağımsızlığı ve yönetişim itibarı açısından olumlu neticeler getirmesini temenni ederiz. Neticede bu geçici bir süreçtir ve enflasyon hedeflerinin tutması adına rahatlatıcı verilerle beraber faizde indirim sürecinin de bu kez kalıcı bir şekilde sağlanması için uygulanan konjonktürel bir zorunluluk olarak değerlendirmek isteriz.” Öte yandan Yüksek faizin canlarını yaktığını belirten ASKON Genel Başkanı Aydın, “Yatırıma ve harcamalara ihtiyacımız olduğu bir ortamda faiz artışı yaşanması canımızı yakıyor. Bu alanda farklı kategoride yer almak ise canımızı sıkıyor” dedi.

(dunya.com – Şebnem Turhan )