Kamu-özel iş birliği projelerinin geleceği Kovid-19 sonrası parlak
15 Kasım 2020 Pazar 12:22
İSTANBUL (AA) – Uluslararası Sürdürülebilir Dayanıklılık Merkezi (ISRC) Baş Danışmanı David Baxter, kamu ve özel sektör iş birliğiyle gerçekleştirilecek projelerin geleceğinin Kovid-19 sonrası dönemde çok parlak olacağını belirterek, “Eğer kamu-özel sektör iş birliği projeleri ders alınarak daha iyi yapılabilirse bunların geleceği çok parlak olacak. Gerçek şu ki; kamu da, özel sektör de ekonomik toparlanmaya odaklanan projeleri gerçekleştirmek için birbirinin tecrübesine ve kaynaklarına ihtiyaç duyuyor.” dedi.
David Baxter, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19’un, bir oyun değiştirici olduğunu, farkında olunmayan ve göz ardı edilen ekonomik kırılganlıkları ortaya çıkardığını söyledi.
Kovid-19’un bir sonucu olarak kamu-özel sektör iş birlikleri için proje riski ve azaltımlara daha fazla dikkat edilmesini gerektiren yeni bir paradigmanın ortaya çıktığını belirten Baxter, ülkelerin, kalkınma için bir araç olarak kullanılan altyapı alanında, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine odaklanan kamu-özel iş birliklerinin uygulanmasına daha fazla önem vereceğini ifade etti.
Baxter, işleri daha iyi yapma şekli değiştirildiğinde ekonomilerin daha dirençli olacağı için 2 yıl içerisinde daha güçlü olacağına işaret ederek, “Esnekliğin daha popüler hale geldiğine inanıyorum. Çünkü başka seçeneğimiz yok. Dünyanın sınırlı sayıda kaynağı var ve bu hedefe ulaşmak için güçlü kamu-özel sektör ortaklıkları yoluyla yenilik yapmanın yollarını bulmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Hükümetlerin, dayanaklılık olmadan sürdürülebilirliklerinin olmayacağını anlamaları gerektiğini vurgulayan Baxter, özel sektörün ise zorluklar karşısında karlı kalmak için dayanıklılığı benimsemesi gerektiğini aktardı.
Dayanıklılığın bütünsel olarak görülmesi gerektiğini belirten Baxter, şunları kaydetti:
“Kamu-özel sektör iş birliği projeleri için bu, tam bir yaşam döngüsü dayanıklılığı anlamına gelir. Yani, dayanıklı tasarım, dayanıklı yapı, dayanıklı finans, dayanıklı operasyonlar ve dayanıklı bakım gerekiyor. Bu, ‘paranın karşılığı’ projesini yeniden anlamamız ve aynı zamanda ‘gelecek için değer’ konusuna odaklanmamız gerektiği anlamına geliyor. Bu seçim kriterlerine uyulursa sürdürülebilir ve uzun vadede kaynakların boşa harcanmadığı daha dayanıklı projelere sahip olacağımıza inanıyorum.”
“Kovid-19, ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedefleri üzerinde büyük etkiye sahip”
David Baxter, Kovid-19’un ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedefleri üzerinde büyük etkiye sahip olduğunu vurgulayarak, son 9 ayda meydana gelen küresel değişiklikler nedeniyle bunları ülke düzeyinde yeniden gözden geçirme ve yeniden önceliklendirme ihtiyacı bulunduğunu, birkaç yıl önce tanımlanacak olan sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin artık geçerli olmayabileceğini söyledi.
Ülkelerin sağlık, eğitim ve dijital altyapının oluşturulmasıyla elde edilebilecek sürdürülebilir kalkınma hedeflerine daha fazla odaklandığını belirten Baxter, “Kısa vadede Kovid-19’u yenmeye yardımcı olan geliştirme altyapısına odaklanmak için daha anlamsız sürdürülebilir kalkınma hedefleri bir süreliğine kenara itilebilir ve durmuş ekonomileri başlatmaya odaklanan, onları gelecekteki tehditlere karşı daha dirençli hale getiren diğer uzun vadeli hedeflere yoğunlaşılabilir.” ifadelerini kullandı.
Ekonomik olarak dirençli ve daha az gösterişli projelere odaklanma, uzun vadeli projelere odaklanma ve güçlü ortaklıklarla kamu ve özel sektörün birbirini destekleyebileceğini belirten Baxter, “Kaynakların tükenmesi sebebiyle maliyetli ve zaman alan mega projelerden uzaklaşma, kısa sürede ve maliyetli de olsa inovasyon için daha büyük bir aciliyet gösterilmesi sürdürülebilirlik parametrelerdir.” dedi.
“Yeni kurulan şirketler, daha rekabetçi bir piyasada mücadele etmek zorunda”
ISRC Baş Danışmanı Baxter, önce insan kamu-özel ortaklıklarının norm haline geleceğine işaret ederek, toparlanma stratejileri göz önüne alındığında, ülkelerin bakanlıklarının projeleri koordine etmek, bunları ulusal hedeflerle uyumlu hale getirmek ve özel sektöre “eşit ortaklar” olarak elini uzatmak zorunda olduğunu söyledi.
Yeni kurulan şirketlerin eskiye göre daha rekabetçi bir piyasada mücadele etmek zorunda olduğunu vurgulayan Baxter, “Yeni kurulan şirketler, değişiklikleri ve zorlukları benimsemek durumunda. Çünkü bu şirketler, kendilerini geçmişe göre çok daha rekabetçi bir durum içerisinde bulacak. Bu ise yeni kurulan şirketlerin yenilikçi düşünmek, operasyonlarının verimliliğini artırmak zorunda oldukları anlamına geliyor. Yeni kurulan şirketler, sürdürülebilir bir şirket stratejisi ve agresif bir pazar stratejisi geliştiremezse pazar payı elde edemezler.” değerlendirmesinde bulundu.
Kamu ve özel sektör iş birliğiyle gerçekleştirilecek projelerin geleceğinin Kovid-19 sonrası dönemde çok parlak olacağını belirten Baxter, “Eğer kamu-özel sektör iş birliği projeleri ders alınarak daha iyi yapılabilirse bunların geleceği çok parlak olacak. Gerçek şu ki; kamu da, özel sektör de ekonomik toparlanmaya odaklanan projeleri gerçekleştirmek için birbirinin tecrübesine ve kaynaklarına ihtiyaç duyuyor.” dedi.
Muhabir: Yunus Türk,Muhammet Emin Horuz