Konkordato Başvurularında Rekor Artış! 2025'in İlk 9 Ayında Geçen Yılın Tamamı Geride Kaldı
2023, 2024 ve 2025 (ilk 9 Ay) dönemlerine ait konkordato başvuru, tasdik ve iflas kararı verilen firma sayılarını sizler için derledik. Detaylar haberin devamında...
8 Ekim 2025 Çarşamba 21:45
Türkiye'de konkordato başvurularında son üç yılda dikkat çekici bir artış yaşandı. Adalet Bakanlığı verilerine ve yapılan son açıklamalara göre, 2023 yılında toplam 1.516 olan konkordato dosyası sayısı, 2024'te yaşlaşık %130 artarak 3.497'ye ulaştı. 2025'in yalnızca ilk dokuz ayında ise bu sayı 4.424'e çıkarak, bir önceki yılın tamamını geride bıraktı.
Verilere göre, geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı 2023'te 519 iken, 2024'te 1.723'e, 2025'in ilk dokuz ayında ise 2.085'e yükseldi.
Benzer bir yükseliş, kesin mühlet kararında da dikkat çekiyor. 2023'te 353 olan kesin mühlet sayısı, 2024'te 827'ye çıktı. 2025'in ilk üç çeyreğinde ise bu sayı 1.212'ye ulaşarak iki yıl öncesine göre üç kattan fazla artış gösterdi.
Öte yandan, red kararları da aynı dönemde belirgin şekilde arttı. 2023'te 408 olan red sayısı, 2024'te 701'e, 2025'in ilk dokuz ayında ise 895'e çıktı.
İflas kararında da benzer bir eğilim göze çarpıyor. 2023'te 65 olan iflas kararı, 2024'te iki kattan fazla artarak 132'ye, 2025'in ilk dokuz ayında ise 165'e ulaştı. Buna karşın tasdik kararları, yani konkordato planının kabul edilip uygulamaya geçtiği dosya sayısı azaldı. 2023'te 171 olan tasdik kararı, 2024'te 114'e geriledi; 2025'in ilk dokuz ayında ise 67 olarak kaydedildi.
Dönem/konkordato sayıları | Geçici mühlet kararı | Kesin mühlet kararı | Red kararı | İflas kararı | Tasdik kararı | Genel toplam |
2023 | 519 | 353 | 408 | 65 | 171 | 1516 |
2024 | 1723 | 827 | 701 | 132 | 114 | 3497 |
2025 (ilk 9 ay) | 2085 | 1212 | 895 | 165 | 67 | 4424 |
Konkordato sürecinin aşamaları
Konkordato, mali sıkıntıya düşen ancak faaliyetlerini sürdürme potansiyeli bulunan şirketlere tanınan yasal bir yeniden yapılandırma sürecidir. Süreç üç temel aşamadan oluşur: geçici mühlet, kesin mühlet ve tasdik kararı.
Geçici mühlet kararı, konkordato talebinin ardından mahkemenin verdiği ilk koruma adımıdır. En fazla beş ay sürebilen bu dönemde şirket aleyhine icra ve haciz işlemleri durur, rehinli mallar satılamaz. Mahkeme, borçlunun mali durumunu incelemek üzere konkordato komiseri atar.
Kesin mühlet kararı, mahkemenin geçici mühlet süresindeki rapor ve incelemeler sonucu borçlunun toparlanabileceğine kanaat getirmesiyle verilir. Bir yıl süren bu aşama, konkordato planının uygulanabilirliğinin test edildiği ve alacaklıların proje üzerinde oy kullandığı dönemdir.
Sürecin son aşamasında mahkeme, gerekli çoğunluk sağlanmış ve planın alacaklıların menfaatine olduğuna kanaat getirmişse tasdik kararı vererek konkordatoyu onaylar. Bu kararla konkordato resmen yürürlüğe girer; borçlar, mahkemece tasdik edilen plana göre yeniden yapılandırılır ve tüm taraflar için bağlayıcı hale gelir.
Son üç yılda hem başvuruların hem de mahkeme kararlarının hızla artması, konkordatonun Türkiye'de borçlarını yeniden düzenlemek isteyen şirketler tarafından her geçen gün daha fazla tercih edildiğini gösteriyor.Uzman Ekonomist Ali Bahçuvan'dan konuyla ilgili açıklama geldi
Konunun yüksek faiz, düşük kur, yüksek enflasyon zincirinin bir türlü kırılamamasına bağlı olduğunu söyleyen FİNYAD (Finansal Yatırımcılar Derneği) Başkanı Ekonomist Ali Bahçuvan, "Tekelci uluslararası zincirler daha fazla kâr ederken bunlara mal ve hizmet üreten KOBİ'ler yok oluyor." dedi.Siyaset ve yargı, ekonomide çok büyük dalgalar yaratıyor diyen Bahçuvan, "Para, el konma riskinin çok yüksek olduğu bir ülkeye asla girmez, bu da kıt kaynakların daha da azalması anlamı taşır. Firmalar ortak, yatırımcı ve kredi bulamazlar, sonuçta konkordato ve zincirleme batışlar normal hale gelir." ifadelerini kullandı.
Sermaye sahipleri, iş insanları ve borsacıların devamlı tutuklandıkları bir ülkeye daha temkinli yaklaşılacağının altını çizen Ekonomist Ali Bahçuvan şunları söyledi:
"Yüksek faizler nedeniyle, enflasyonla mücadele kapsamında faizlerin artırılması, şirketlerin borçlanma maliyetlerini rekor seviyelere çıkardı. KOBİ'ler için uygun maliyetli işletme sermayesi kredisine erişim neredeyse durdu .Yüksek faiz ortamında kredi bulamayan firmalar, artan operasyonel maliyetleri (kira, enerji, ham madde) karşılayamayınca nakit akışları bozuldu.
Kobi'lerin maliyetleri sürekli artarken, fiyat rekabeti ve uluslararası tekel konumundaki firmaların aç gözlülüğü nedeniyle bu maliyetlerin tamamını tüketiciye yansıtamayan firmaların kâr marjları eridi.
Yüksek faizler ve ekonomik belirsizlik nedeniyle iç tüketimin zayıflaması, özellikle perakende ve inşaat gibi sektörlerdeki ciroları düşürdü. Bu zincirleme reaksiyonlar, bu bozulan ekonomik durumu ortaya çıkardı.
Buna bir an önce müdahale edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde bu süreç kendi haline bırakılamaz."