“Şeker hastalığı kalp yetmezliğine neden olabilir” uyarısı
28 Eylül 2020 Pazartesi 16:06
İSTANBUL (AA) – Medicana Avcılar Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Adnan Özdolap, bozulmuş açlık şekeri ve şeker tolerans bozukluğu olan kişilerin, ileride şeker hastalığı gelişme ve kalp-damar hastalıkları oluşması açısından risk altında olduğunu bildirdi.
Medicana Avcılar Hastanesi açıklamasında görüşlerine verilen Özdolap, şeker hastalığının kan şekeri yüksekliği ile birlikte karmaşık bir metabolizma bozukluğu olduğuna işaret ederek, şeker hastalığının birçok değişik tipi bulunduğunu, bu tiplerin oluşmasında genetik, çevresel faktörler ve hayat tarzlarının önemli rolü olduğunu kaydetti.
Şeker hastalığına eşlik eden metabolik bozukluğun, pek çok organı ilgilendiren yapısal değişikliklere yol açarak kişi ve toplum üzerinde ciddi bir sağlık yüküne neden olduğunu aktaran Özdolap, “Gelişmiş ülkelerde son dönem böbrek hastalığının, travmatik olmayan ayak amputasyonlarının, erişkin körlüklerinin ve kardiovasküler hastalıkların başta gelen nedeni şeker hastalığıdır. Şeker hastalığı giderek artan sıklığıyla dünya çapında başta gelen ölüm ve sakatlık sebebi olmaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.
– “Günümüzde şeker hastalığı sınıflaması bazı farklılıklar gösterir”
Dr. Adnan Özdolap, şeker hatalığının tip 1 ve tip 2 olmak üzere iki ana gruba ayrıldığını, tip 1’de pankreasta beta hücre harabiyeti olup genellikle mutlak insülin eksikliği bulunduğunu, tip 2 şeker hastalığında ise insülin direnci ve nispi insülin eksikliği veya insülin salınım bozukluğu olabildiğini bildirdi.
Özdolap, şunları kaydetti:
“Günümüzde şeker hastalığı sınıflaması, önceki sınıflamalardan bazı farklılıklar gösterir. Birincisi, insülin bağımlı şeker hastalığı ve insülin bağımlı olmayan şeker hastalığı terimlerinin kullanımı artık önerilmemektedir. Bu terimler tip 1’de mutlak insülin ihtiyacı olması, buna karşılık tip 2’de insüline gerek olmayışı esasına dayanılarak kullanılmaktaydı. Ancak birçok tip 2 şeker hastalığı olan hastada kan şekerini kontrol altına almak için eninde sonunda insülin kullanmak gerektiğinden insüline bağımlı olmayan kavramı sorun oluşturmaktadır.
Yeni sistemde ikinci bir farklılık, hasta yaşının sınıflamada artık bir ölçüt olarak kullanılmamasıdır. Her ne kadar tip 1 çoğunlukla 30 yaşın altında ortaya çıkarsa da otoimmün beta hücre harabiyeti herhangi bir yaşta oluşabilmektedir. Benzer şekilde, tip 2 şeker hastalığı genellikle ileri yaşta ortaya çıkmakla birlikte özellikle şişmanlarda olmak üzere çocukluk döneminde de oluşabilmektedir. Diğer şeker hastalığı sebepleri arasında insülin salınım veya etkisindeki genetik defektler, insülin etkisini bozan metabolik anormallikler ve glukoz intoleransı yapan birçok sebep yer almaktadır.”
– “Gebeliklerin yüzde 4’ünde şeker yüksekliği görülür”
Medicana Avcılar Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özdolap, gençlerdeki duruma değinirken, “Gençlerin erişkin tipi şekeri (MODY) otozomal dominant geçişli, erken yaşta başlayan şeker yüksekliği ve insülin salınım bozukluğu ile karekterize bir tablodur.” ifadesini kullandı.
Özdolap, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:
“Gestasyonel şeker hastalığı olarak ifade edilen gebelik sırasında glukoz intoleransı veya var olan bozukluk ilk defa gebelikte kendini gösterebilir. Gebeliğin geç döneminde oluşan metabolik değişiklikler insülin direnci yaptığından insülin ihtiyacı artabilir, şeker yüksekliği veya şeker tolerans bozukluğu gelişebilir. Gebeliklerin yüzde 4’ünde şeker yüksekliği görülür. Bunların çoğu doğumdan sonra normale döner. Gebelikte şeker bozukluğu oluşan kadınlarda yaşam boyu şeker hastalığı gelişme riski yüzde 30-60 gibi oldukça yüksek düzeylerdedir.
Dünyada her iki şeker hastalığı tipi de artış göstermekle birlikte tip 2’deki artış daha fazladır. Bu durum, hareketsiz yaşam ve şişmanlığın artışına bağlıdır. Ülkemizde son çalışmalar toplam nüfusun yaklaşık yüzde 13’ünde şeker hastalığı olduğunu ortaya koymaktadır. Bunların yüzde 90’ından fazlası tip 2 şeker hastalığıdır. Tip 2 şeker hastalığı sıklığı yaşla birlikte artmaktadır. 20-39 yaş grubunda yüzde 1,5 olan sıklık, 60 yaştan sonra yüzde 20’leri bulmaktadır.”
– “Kan şekeri ile HbA1c arasındaki ilişki net değildir”
Dr. Adnan Özdolap, şeker hastalığı tanısının kan şekeri yüksekliğinin açlık ve/veya toklukta yüksek saptanması ile konulduğunu belirterek, “Fazla yeme, kilo kaybı, çok su içme ve fazla idrara çıkma gibi klasik şeker hastalığı belirtileri ile birlikte herhangi bir zamanda ölçülen kan şekerinin 200 mg/dl olması veya açlık kan şekerinin 126 mg/dl olması veya 75 gram ile yapılan şeker yükleme testinde 2. saatte kan şekerinin 200 mg/dl olması şeker hastalığı tanısını koydurur.” ifadesini kullandı.
Bazı tıp çevrelerinin HbA1c ölçümünün de tanıda kullanılmasını önerdiğini aktaran Özdolap, şunları kaydetti:
“HbA1c, geriye doğru 3 aylık şeker seyrini göstermesi bakımından hem tanıda hem de şeker hastalığının takiplerinde sık olarak kullanılmaktadır. Kan şeker düzeyi yüksekliği ile birlikte HbA1c arasında kuvvetli bir korelasyon olmasına rağmen hafif şeker tolerans bozukluğu olanlarda açlık kan şekeri ile HbA1c arasındaki ilişki net değildir. Ancak gene de yüzde 6,5 üzeri şeker hastalığını büyük oranda destekler.
Açlık kan şekerinin 110 mg/dl ile 126 mg/dl arasında olması bozulmuş açlık glukozu olarak tanımlanır. Bozulmuş açlık glukozu tanımı bozuk glukoz tolerans bozukluğuna (OGTT testinde 2. saat şeker düzeyinin 140-200 mg/dl arasında olması durumu) benzer bir durumdur. Bozulmuş açlık şekeri ve şeker tolerans bozukluğu olan kişiler, ileride şeker hastalığı gelişme ve kalp-damar hastalıkları oluşması açısından risk altındadır.”