Türkiye’de Dünden Bugüne Konut Piyasası

Şehirleşme

17 Aralık 2020 Perşembe 15:23

Türk halkının belli başlı yatırımları vardır; yaşlılarımız altın alıp bileklerine takardı, kur artışından sonra dolarizasyon yani dolar almak bu yatırımlar arasına girdi ama yatırım olarak aslında biz en çok konut ve arsa almayı severiz. Her ailenin bir satılan tarla hikayesi, her ailenin bir ev alma macerası dillerde döner durur. Gelin konutlara bir göz atalım…

Türkiye kurulduğu günden beri konutların başından geçen maceraları başlıklara ayırırsak:

  • Osmanlı Devleti’nin mirası
  • Sanayileşmenin Başlangıcı
  • Aşırı Konut Talebinin Doğması
  • Gecekondulaşma (Diğer adıyla imar affı)
  • Konut Üretimine Devlet Katkılarının Başlangıcı
  • Marmara ve Düzce Depremi
  • Kentsel Dönüşüm

Başlangıç

-Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra karmaşık bir yeniden kurulma süreci başladı. Osmanlı toprakları İslam Hukuk’una göre dağıtmıştı. Farklı isimler vermişti. Bugün bu isimler gayet basit satılık arsa, devletin arazisi bir yer satılırsa özelleşiyor kalan toprakların hakkı da devletin elinde oluyor. Tabi bunu böyle söylemek kolay olsa da birbirine sınırı olan araziler yüzünden kanlı kavgalar günümüzde bile yer yer çıkabiliyor.

Şehirleşme

-Sanayileşme Avrupa’da başlamıştı ama bize bu sanayileşme akımı 1930’larda anca gelebildi. Bu akım konutları çok farklı etkiledi. Köylerde oturan dede ve ninelerimiz şehirlere göç etmeye başladı çünkü artık Türkiye’de fabrikalar kuruluyordu. Gerek para kazanmak için, gerekse iş bulmak için insanlar fabrikalar neredeyse oralara gidip iş başvuruları yapmaya başladılar. Ve kalacak yerlere ihtiyaçları vardı.

Eski İstanbul

-Fabrikalarını yeni yeni kurmaya başlayan Türkiye cebindeki parayı üretime döküyordu. Karşılığını da ileride alacaktı ama şehirlerde durum çok kötüydü. İnsanların kalacak yere ihtiyacı vardı; ev yapmak uzun süren ve maliyetli bir süreçti. Devlet’ten arsayı almak ayrı bir uğraş, binayı usule uygun yapmak ayrı bir uğraş bir de inşaatın kendisi var!

Ne devlet ne özel sektör bu ev talebine yetişemezdi.

Gecekondulaşma

-Bu probleme çözüm için “imar affı” ortaya çıktı. İmar affıdiyordu ki alın çimentonuzu, harcınızı gecekondunuzu yapın devlet bunlar için tapunuzu verecektir. Bunun üzerine şehirlere akın iyice arttı, iş gücü ucuzladı, üretime can suyu verildi. Ancak bu gelişi güzel dikilen gecekondular ve dağıtılan tapuların bedeli çarpık kentleşme, gecekondulaşma ve toplumun kesimlere ayrılması olarak geri dönecekti. Şehirlerde bir uçtan diğer uca gittiğinizde soluğunuz hava bile değişiyordu.

Gecekondulaşma

-Bu maceranın sonuna gelindiğinde artık şehirler gelişmişti. Üreten ve çalışan Türkiye’nin elinde parası vardı. Yabancı yatırımcıdan sıcak parayı isteyip bunu elde edince de yeni bir süreç başladı. Konut üretimine devlet destekleri dönemi. Devlet artık konut üretecek olanlara aflar ve destek paketleri çıkarıyordu. Almak isteyenlere ise kredi faizleri konusunda avantajlar sunuyordu.

Deprem

Marmara Depremi

-Ancak konut üretimi bir yere kadar iyi gitti. Para kazanma arzusuyla gelişigüzel, depreme dayanıksız binalarda dikilmişti. Ne yazık ki Türkiye acı bir gerçekle tanıştı. Deprem gerçeğiyle!

7.5 büyüklüğünde tamı tamına 45 saniye boyunca Gölcük sallandı ve evleri dümdüz etti. 18.373 kişi can verdi. Bu yıkımdan sonra artık Türkiye’nin içi yanmıştı. Artık yeni bir terim gündemdeydi “Konutları yenileme”.

Kentsel Dönüşüm

-2012 yılında depreme dayanıksız ve eski konutların yeniden yapılması için “start” verildi. Kentsel dönüşüm başladı. Eski binalar yıkılıyor ve yerine yenileri yapılıyordu. Gecekondu sahibi olanlar daire sahibi oluyor, eski binalarda oturanlarsa dairelerini yenileyebiliyordu. Kentsel dönüşüm 2. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkmıştı. Kentsel dönüşümün gerekliği olduğu tartışılmaz bir gerçek olsa da projenin doğru yapılıp yapılmadığı hala daha tartışılan bir konudur.

ParaAjansı(PA) Anıl Adalıer