Altın Artık Seçenek Değil Portföylerde Değişmeyen Yatırım Aracı Oldu
Altın Artık Seçenek Değil Portföylerde Değişmeyen Yatırım Aracı Oldu. HSBC yayınladığı raporla artık dünyada ALTIN a bakışın ve yaklaşımın değiştiği tespitinde bulundu. Altın ın artık sadece bir yatırım enstrümanı olarak değil, portföylerin demirbaşı haline geldiğini söyleyen banka, Altın yatırımlarının devamını beklediğini açıkladı.
22 Aralık 2025 Pazartesi 14:00
Altın Artık Seçenek Değil Portföylerde Değişmeyen Yatırım Aracı Oldu. HSBC yayınladığı raporla artık dünyada ALTIN a bakışın ve yaklaşımın değiştiği tespitinde bulundu. Altın ın artık sadece bir yatırım enstrümanı olarak değil, portföylerin demirbaşı haline geldiğini söyleyen banka, Altın yatırımlarının devamını beklediğini açıkladı.
Yeniyıl raporunda konu Altın
HSBC'nin "2026 Global İnvestment Outlook' raporunda yer alan değerlendirmede altının cazibesinin tarihsel olarak iki döngüsel koşula dayandığı, bunların da; yükselen enflasyon ya da düşen reel faizler olduğu ve bu koşulların olmadığı dönemlerde, getiri sağlamayan bir varlık olan altını elde tutmanın fırsat maliyetinin yükseldiği, altının stratejik öneminin sınırlı kaldığı anımsatılıyor. Ancak son dönemde altının gösterdiği performans, HSBC'ye göre bu yerleşik kabulleri ciddi biçimde sorgulatıyor.
2024-2025 döneminde altın, riskli varlıklarla birlikte yükseldi. Bu yükseliş, reel faizlerin yüksek seyrini koruduğu ve enflasyonun gerilediği bir ortamda gerçekleşti. Bu sıra dışı tablo, altının fiyatlanma dinamiklerinin temel olarak değişip değişmediği ve uzun vadeli stratejik varlık dağılımlarında yeniden değerlendirilip değerlendirilmeyeceği sorularını gündeme getirdi.
Altın fiyatları yıl başından bu yana %50'nin üzerinde artarken, merkez bankalarının küresel altın rezervlerindeki payı da belirgin biçimde yükseldi. Bugün merkez bankaları, küresel rezervlerin yaklaşık dörtte birini altın olarak tutuyor. Bu durum, altının artık yalnızca döngüsel bir bakış açısıyla
değerlendirilemeyeceğini ortaya koyuyor.
Bakış değişti
Bu dönüşümün merkezinde, altının en büyük alıcısının değişmesi yer alıyor. 2023'e kadar altın fiyatları ile ETF (borsa yatırım fonu) pozisyonları arasında güçlü bir ters korelasyon vardı. Ancak 2023'teki sert yükselişe rağmen ETF'lerde ciddi çıkışlar yaşandı. Bu eğilim ancak altın fiyatı 2.700 dolar seviyesinin üzerine çıktığında tersine döndü.
Bu tablo, geleneksel yatırımcı akımlarının -ETF pozisyonları ve özel sektör hedge taleplerinin- önemini yitirdiğini; özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki merkez bankalarının kalıcı ve istikrarlı alımlarının fiyatlamada belirleyici hale geldiğini gösterdi.
Merkez bankaları altını; manşet enflasyon verilerine ya da göreli faiz oranlarına bakarak değil, rezerv güvenilirliği, jeopolitik parçalanma ve rezervlerin yabancı yargı alanlarında tutulmasına ilişkin kırılganlıklar nedeniyle tercih ediyor.
Dönüşüm devam ediyor
HSBC'ye göre portföy oluşturma yaklaşımları henüz bu dönüşümü tam olarak içselleştirmiş değil. Ancak sonuç net: Altın artık yalnızca taktiksel bir enflasyon koruması değil. Devlet tahvilleri büyüme şoklarına karşı hala işlevsel olsa da, ülke risklere karşı daha zayıf. Döviz hedge'leri kur oynaklığını azaltıyor ama rezervlerin tek bir para sisteminde yoğunlaşmasından doğan riskleri ortadan kaldırmıyor. Nakit, faiz dalgalanmalarına karşı koruma sağlasa da, yapısal borçluluk çağında değer kaybına karşı yetersiz kalıyor.
Altın ise karşı taraf riski olmaksızın, bu risklerin tamamına karşı aynı anda koruma sunuyor. Bu nedenle soru artık "altın ne zaman alınmalı?" değil, "ülke bilançoların büyüdüğü, yaşlandığı ve siyasallaştığı bir dünyada portföylerde ne kadar altın bulunmalı?" sorusuna dönüşüyor.