BAE'nin Gannuşi'yi karalama kampanyasının hedefi aynı zamanda Tunus tecrübesi
23 Mayıs 2020 Cumartesi 17:06
TUNUS (AA) – Tunus’taki Nahda Hareketi lideri ve Tunus Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi, bugünlerde ülkede devrim ve demokratik geçişin garantisi olarak telakki edilen duruşlarının neticesinde, hem içerideki hem de bölgedeki devrim karşıtı tarafların sistematik karalama kampanyasına maruz kalıyor.
Uzmanlara göre, Gannnuşi’ye karşı başlatılan sistematik karalama kampanyasını, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderliğindeki bölgesel bazı taraflar, Tunus içindeki karşı devrimi destekleyen güçler aracılığı ile yönetiyor. Yerel medyanın da katıldığı karalama kampanyasının hedefinde sadece Gannuşi değil, aynı zamanda Tunus tecrübesinin yıkılması da bulunuyor.
Nahda Hareketi bu kampanyaya karşı tepki olarak “Karalama ve tahrik kampanyasına katılan herkese dava açacağını” duyurdu.
Saldırının hedefi Tunus devrimi
Nahda Hareketinin Parlamento Grubu Başkanı Nureddin el-Buheyri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bu kampanya yeni değil. Tunus devrimini yıkmak ve ülkeyi çatışmaya sürüklemek için yürütülen bölgesel bir planın parçalarından birisi. Tunus’ta, devrimin yaşandığı diğer bazı Arap ülkelerinde olduğu gibi bir iç savaş yaşanmıyor.” ifadelerini kullandı.
Söz konusu karalama kampanyalarının asıl hedefinin, Raşid Gannuşi ve Nahda olmadığını dile getiren Buhayri, “Kampanyanın asıl hedefi Tunus, devrim, siyasi sistem, ulusal egemenlik ve halkı kimin yöneteceği, Tunusluların kalkınması ve ilerlemesi konusunda seçme hakkıdır.” dedi.
Buhayri, yürütülen kampanyalara ilişkin “Tunus, 2011’den beri BAE ile ikili ilişkilerin özüne zarar verecek hiçbir şey yapmamasına rağmen, Tunuslular egemenliklerini özgür seçimlerle uyguladığından dolayı, BAE’nin başını çektiği birtakım bölgesel taraflar devrimi kabul etmedi ve karşı kampanyalar yürütüyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
BAE medyası devrede
BAE’nin Gannuşi üzerinden Tunus’u hedef alan planında medyayı da devreye soktuğuna işaret eden Buhayri, “BAE’nin tanınmış medya organlarından bazıları, devrimi hedef almak suretiyle, Tunus’un egemenliğini ve kendi kaderini belirleme hakkını zedeleyerek, ekonomi ve toplumsal alanlarda elde ettiği başarıların önünü kesmeyi amaçlayan bu kampanyaların parçası haline geldi.” diye konuştu.
Buhayri, yürütülen kampanyada ileri sürülen bahaneler ve asıl nedenlere de değinerek şöyle devam etti:
“Bu kampanyanın, devrimi yıkmak için (Özgür Anayasa Partisi Başkanı) Abir Musa gibi rejimin eski sembolleri, koronavirüs krizi, ekonomik ve sosyal zorluklar sebebiyle dünyanın ve Tunus’un yaşadığı sıkıntılar gibi bazı sömürü bahaneleri ve araçları var.
Nahda ve Nahda’nın başkanı (Gannuşi) ülkedeki güvenliğin garantisidir. Devletin, demokrasinin ve özgürlüğün devamı için bir güvencedir. Tunus’a karşı başlatılan bu kampanyanın nedenlerinden birisi de Gannuşi’nin uluslararası meşruiyete sahip Libya hükümetini destekleyen tutumudur.”
Buhayri, Libya’daki gelişmelerin, Hafter’in arka arkaya aldığı hezimetlerin, söz konusu kampanyayı yönetenleri ve devrimi yıkmak isteyen bölgesel tarafları, medya ve sahadaki hareketleri kullanarak doğrudan Tunus’u hedef almaya ittiğini söyledi.
“Hafter’in Libya’da aldığı yenilgilerin ardından kampanyayı yürüten güçler Nahda ve Gannuşi’yi hedef alarak Tunus’u karıştırmak için çark ettiler. Çünkü Tunus’ta devrimin koruyucusu ve insanlar için darbe planlarının önündeki engel Nahda ve Gannuşi’nin varlığıdır.” diyen Buhayri, Hafter’i her türlü silah, teçhizat ve paralı askerlerle destekleyenlerin, Libya’da yenildiği gibi Tunus’ta da halkın onuruna ve bağımsızlığına sahip çıkan duruşu sayesinde yenileceğini vurguladı.
Libya’da Hafter’in başarısızlığıyla gelen kampanya
Gazeteci ve yazar Bulubabe Salim, söz konusu kampanyanın yeni olmadığını, Arap devrimleri ve Arap ülkelerindeki demokratik özgürlüklerin karşısında duran kesimler tarafından yönetildiğini hatırlattı.
Salim, kampanyanın eski örneklerine göre daha net olduğunu, Tunus’taki bazı kiralık borazanlarla başlayan kampanyaları daha sonra BAE ve Mısır medyasının devraldığını ve Gannuşi’yi “şeytanileştirdiğini” ifade etti.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in de daha önce maruz kaldığı gibi, kampanyanın yalnızca Gannuşi’yi hedef almadığına dikkati çeken Salim, hedefin aynı zamanda Tunus devrimini sembolize eden tüm değerlere ve seçimle gelen demokratik kurumlara da uzandığını söyledi.
Salim, Tunus’un Arap devrimlerinin beşiği olduğunu, bundan dolayı demokratik süreci koruyan bu ülkenin vurulmak istendiğini dile getirdi.
Salim sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fransa ve BAE’nin desteklediği Hafter milislerinin uğradığı hezimetlerin ardından başlatılan bu kampanyanın daha da alevleneceğini düşünüyorum. Parlamento Başkanını karalama kampanyasını yürüten ve kaos çağrısı yapan tarafların tamamı Fransa ve BAE’ye yakın taraflardır. Kampanyanın başka bir siyasi lideri değil de Gannuşi’yi hedef alması, onun Tunus’taki eski rejime karşı duran en büyük partinin lideri olmasından kaynaklanıyor.”
Fransa ve BAE’ye yakın duran Tunus’taki kesimlerin, son seçimlerde başarısız olduğuna işaret eden Salim, bu kesimlerin özellikle BAE’ye bağlı dış medya merkezlerinin ajandalarına hizmet eden eski nüfuz merkezleriyle ilişkili yerel basın araçları üzerinden karalama kampanyalarına katıldığını vurguladı.
Salim, “Bu kampanyaların medyatik etkisi vardır ancak sokakta herhangi bir etkiye sahip değiller.” dedi.
Gannuşi’nin hedef alınması deneyimin hedeflenmesidir
Siyasi Analist Habib Buacile ise Gannuşi’yi hedef alan kampanyanın, parlamentonun ilgası, tüm siyasi süreci durdurma ve siyasi sistemi değiştirme çağrılarıyla birlikte eş güdümlü yürütüldüğüne dikkati çekti.
Buacile, “Gannuşi’nin hedefe alınması, Parlamentonun karşı karşıya kaldığı saldırının bir parçasıdır.” dedi.
Karalama kampanyasının, Libya’daki gelişmelerle de ilişkili olduğunu belirten Buacile, Libya’nın adım adım siyasi sürece yöneleceği, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır tarafından desteklenen Hafter’e ipotek edilmiş durumun yok olacağı öngörüsünde bulundu.
Buacile, adı geçen ülkelerin Tunus’taki devrimi ve demokratik geçişi sabote etmeye çalıştıklarına işaret etti.
“Bu karalama kampanyasını besleyen iç siyasi tarafların seçimlerde kaybeden taraflar olduğunu” hatırlatan Buacile, bundan istifade edenlerin eski rejimin bir parçası olan Hür Anayasa Partisi ve Başkanı Abir Musa, bir de siyonistleşmiş Batı ile irtibatlı, demokrasiyi kabul etmeyen aşırı kullanışlı solun yanı sıra Tunus tecrübesinin başarısını hazmedemeyen tüm güçler olduğunu öne sürdü.
Raşid el-Gannuşi, geçen çarşamba maksatlı yalan söylentiler çıkarma ve yayma suçlamasıyla bazı şahıs ve kurumlar aleyhinde hukuki dava açılması için başvuruda bulundu.
Öte yandan sosyal medyada yayımlanan çeşitli dilekçe örneklerinde de bazı Tunus vatandaşları tarafından, Gannuşi’nin servetine ilişkin inceleme başlatılması davası açıldığı bilgileri paylaşıldı.