Bakan Mevlüt Çavuşoğlu :”Türkiye güçlü bir NATO müttefikidir ve geleceğini AB’de görüyoruz”

2 Aralık 2020 Çarşamba 13:21

TRT World Forum’a katılan Bakan Çavuşoğlu, “Doğu Akdeniz’de diyalog ve iş birliğine hazırız. Bu nedenle Kıbrıslı Türkler dahil olmak üzere, tüm kıyı devletlerinin katılımıyla bir Doğu Akdeniz Bölgesel Konferansı için çağrıda bulunduk.” dedi. Çavuşoğlu ayrıca, “Türkiye güçlü bir NATO müttefikidir ve geleceğini Avrupa Birliği’nde görüyor.” ifadesini kullandı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Pandemi Sonrası Dünyada Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler” başlığıyla 4’üncüsü gerçekleştirilen TRT World Forum 2020’de, “COVID-19 Sonrası Dış İlişkiler ve Devletlerarası İlişkilerde Yeni Gerçekler” başlıklı oturumda konuştu.

Çavuşoğlu, TRT World’un sadece 5 yıl içinde önemli bir küresel haber kaynağı haline geldiğine işaret ederek TRT World Forum’un da şimdiden dünyanın önde gelen konuşmacılarını bir araya getiren, tanınmış bir platform olduğunu belirtti.

Bu yılın en acil konusunun yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, birçok kişinin hayatını kaybettiğini, ekonomilerin zarar gördüğünü ve sağlık sistemlerinin sınırlarının zorlandığını kaydetti.

Çavuşoğlu, COVID-19 salgının, eşi görülmemiş küresel kriz olduğunu ancak krizlerin, aynı zamanda fırsatlar da getirdiğine dikkati çekerek “Bu fırsatla, sonrasına yönelik sürdürülebilir bir vizyonu daha iyi geliştirmek için işleri yapma şeklimizi nasıl değiştirebileceğimizi düşünme zamanı.” ifadesini kullandı.

Bu forumun başlığından da anlaşılacağı gibi yeni gerçekleri belirleyerek başlanılması gerektiği değerlendirmesinde bulunan Çavuşoğlu, “İlk olarak, salgın mevcut çok taraflı sistemin zayıf yönlerini ortaya çıkardı. Uluslararası örgütlerde reform çağrımızın geçerliliğini teyit etti.” dedi.

Çavuşoğlu, bu nedenle salgın döneminde çok taraflılığı ve güçlü kurumları teşvik etme ihtiyacını vurguladıklarının belirterek şunları söyledi:

“Buna birçok örnek vermek gerekirse, G20 kapsamındaki çabaları güçlü şekilde destekledik. MIKTA’da Meksika, Endonezya, Güney Kore ve Avustralya ile güçlü uluslararası iş birliğinin önemini vurguladık. Zorlukları daha iyi ele almak için Türk Konseyi liderlerini olağanüstü zirveye davet ettik. İslam İşbirliği Teşkilatında (İİT) da benzer amaçla yürütme kurulu toplantısı çağrısında bulunduk. Temel tıbbi malzemelere ve gelecekteki aşılara adil, şeffaf ve eşit erişim çağrısında bulunan BM Genel Kurul Kararı’na ortak sponsor olduk. AB’nin Küresel Mukabele Uluslararası Taahhüt Etkinliği’ne katıldık. Ayrıca, Küresel Aşı Zirvesi’ne de katıldık.”

Bakan Çavuşoğlu, ikinci olarak, “Herkes güvende olana kadar kimse güvende değildir” anlayışıyla dünya çapında insani yardım çalışmalarına aktif katıldıklarını belirterek 156 ülke ve 11 uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme sağladıklarını da kaydetti.

Salgından önce, insani yardım ve kalkınma yardımında en çok bağışta bulunan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, “COVID-19 salgını bize başka bir onur nişanesi daha kazandırdı. Dünya çapındaki en büyük tıbbi yardım tedarikçisi olduk.” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, COVID-19 salgını döneminde, Türkiye’nin, 141 ülkeden 100 binden fazla Türk vatandaşını ülkeye geri getirdiğini anımsatarak “Tarihimizin en kapsamlı geri dönüş operasyonuyla meşgulken diğer vatandaşlarını da unutmadık. Geri dönüş uçuşlarımız da 67 ülkeden 5 bin 500 civarında yabancıyı uçağa aldı.” diye konuştu.

Bu çalışmalar sırasında, Türkiye’nin geniş diplomatik ağı ve Türk Hava Yollarının (THY) yeteneklerinden faydalandıklarını söyleyen Çavuşoğlu, dünyanın en büyük 5. diplomatik ağına ve en büyük 4. uçuş ağına sahip olmanın, büyük fark yarattığının altını çizdi.

“AB dayanışmasının nasıl suistimal edildiğini sık sık görüyoruz”

Çavuşoğlu, jeopolitik söz konusu olduğunda, bunun, devletlerarası ilişkilerin kalıcı bir gerçeği olduğunu ve bu durumun, COVID-19 sonrası dönem için de geçerli olacağını belirterek “Birkaç aktör bölgemizi aktif olarak istikrarsızlaştırıyor. Türkiye, bu girişimlere karşı durmada kilit rol oynuyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Doğu Akdeniz’de, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tek taraflı ve maksimalist yaklaşımlarını empoze etmeye çalışırken Türkiye’nin, birincil meselesinin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) yanı sıra Türkiye’nin haklarını korumak olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu üyelerin (Yunanistan ve GKRY) milliyetçi gündemini desteklemek için AB dayanışmasının nasıl suistimal edildiğini sık sık görüyoruz. Son zamanlarda İrini Operasyonu, Türkiye’ye karşı bir araç olarak kullanıldı. 22 Kasım’daki operasyon, bizim ön iznimiz olmadan Türk bayraklı bir ticari gemiye çıkma emri verdi. Bu, uluslararası hukukun açık bir ihlaliydi. Mürettebat üyelerine kötü davranıldı ve rahatsız edildi. 11 saat süren aramanın sonunda, gemide silah ambargosuna aykırı hiçbir şey bulunamadı. Bu yasa dışı eylemi şiddetle protesto ediyoruz. Libya silah ambargosuna ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararları, seyrüsefer serbestisini geçersiz kılmaz. Yanıt vermek için mevcut her yasal ve meşru araca başvurma hakkımızı saklı tutuyoruz. Her durumda, Doğu Akdeniz’de diyalog ve iş birliğine hazırız. Bu nedenle, Kıbrıslı Türkler dahil olmak üzere tüm kıyı devletlerinin katılımıyla bir Doğu Akdeniz Bölgesel Konferansı için çağrıda bulunduk.”

“Libya Hükümeti’ne eğitim ve danışmanlık desteğimiz iç savaşı önledi”

Çavuşoğlu, Türkiye’nin yürüttüğü askeri operasyonlarla Suriye’de 8 bin kilometrekareyi aşkın alanın DEAŞ ve PKK/YPG’den temizlendiğini belirterek Türkiye’nin çabaları sayesinde 411 binden fazla Suriyelinin evlerine döndüğünü ifade etti.

Türkiye’nin İdlib’deki varlığının, bir başka insani felaketi ve göç dalgasını engellediğini söyleyen Çavuşoğlu, “Astana Garantörleri olarak BM ile birlikte çabalarımız, Anayasa Komitesi’nin çalışmalarının önünü açtı.” dedi.

Çavuşoğlu, Libya’da da başka bir insani felaketi önlemek için Türkiye’nin inisiyatif aldığını belirterek “Türkiye’nin BM tarafından tanınan Libya Hükümeti’ne verdiği eğitim ve danışmanlık desteği bir iç savaşı önledi. Bu, aynı zamanda BM önderliğindeki siyasi sürecin yolunu da açtı.” dedi.

“Türkiye barışı koruma ve ateşkesi izleme rolünü de üstlenecek”

Azerbaycan topraklarının beşte birinin, 1990’ların başından beri yasa dışı işgalinin, “donmuş çatışma” olarak kabul edildiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, “Son gelişmeler, donmuş bir çatışma olmadığını göstermiştir. Çatışma, çatışmadır ve her an tırmanabilir. Donmuş olan bu çatışmalar değildir. Donmuş olan, çatışmaların çözümleridir.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, Ermenistan’ın saldırganlığını sürdürmesi sonucunda çatışmanın yeniden şiddetlendiğini hatırlatarak Türkiye’nin, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde, uluslararası hukuka ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayalı müzakere edilmiş bir çözümü desteklediğini belirtti.

Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya arasında imzalanan ortak bildiriyi memnuniyetle karşıladıklarını söyleyen Çavuşoğlu, “Azerbaycan’ın talebi üzerine Türkiye barışı koruma ve ateşkesi izleme rolünü de üstlenecek.” dedi.

“Türkiye güçlü bir NATO müttefikidir ve geleceğini Avrupa Birliği’nde görüyor”

Çavuşoğlu, bu tür istikrarsızlaştırıcı gelişmeler karşısında Türkiye hareketsiz kalsaydı, çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalınacağını belirterek, şöyle devam etti:

“Aslında yaptığımız şey NATO için de iyidir. Bugün İttifak’ın Dışişleri Bakanları bünyesinde toplantılarımıza devam ediyoruz. Ne yazık ki, her defasında, her zaman en baştan başlamak ve arkadaşlarımızın apaçık olanı görmesini beklemek zorunda kalıyoruz. Türkiye güçlü bir NATO müttefikidir ve geleceğini Avrupa Birliği’nde görüyor. Çoğunlukla Avrupa tarafında bulunan kafa karışıklığının üstesinden geldiğimizde, Türkiye’nin AB’ye katılımına ilişkin tarihi adımının atılabileceğine inanıyorum. Bu aynı zamanda bölgemiz üzerinde de dönüştürücü bir etkiye sahip olacaktır.”

“Diplomasi araçları zamana uyum sağlamalıdır”

Çavuşoğlu, dış politikayı ilerleme göstermeyen bir kamu alanı olarak görmediklerini ve konuya sadece jeopolitik açıdan bakmadıklarını belirterek “Zaman değiştikçe diplomasi araçları da buna uyum sağlamalıdır.” dedi.

Geçen yıl üç önemli dış politika inisiyatifini duyurduklarını hatırlatan Çavuşoğlu, COVID-19 sürecinde bu girişimlerin ne kadar gerekli olduğunun da gözler önüne serildiğini vurguladı.

Çavuşoğlu, “dijital diplomasi” inisiyatifini küresel salgından önce duyurduklarına dikkati çekerek, “Amacımız, dijital altyapımızı geliştirmek ve yeni teknolojilerin dönüştürücü gücünü diplomatik çalışmalarımızın tüm alanlarında kullanmaktır.” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin, “Yeniden Asya” inisiyatifiyle de bölgeyle ilişkisini daha bütünsel ve uzun vadeli bir yaklaşımla ilerletmeyi hedeflediğini söyleyen Çavuşoğlu, “Bu inisiyatif, Afrika ve Latin Amerika’daki başarılı katılım faaliyetlerimizi tamamlıyor.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, artan belirsizlik, karmaşıklık ve değişimle birlikte, bölgesel ve küresel sorunları tartışmak için yenilikçi platformların oluşturulmasının bir zorunluluk olduğunu da vurgulayarak “Antalya Diplomasi Forumu”nun da bu hedefi yerine getirdiğini anlattı.

Türkiye’nin Balkanlar, Orta Asya, Afganistan ve kardeş Pakistan çevresinde bölgesel iş birliği inşa etmeye yönelik daha köklü yaklaşımını da sürdüreceğini söyleyen Çavuşoğlu, “Barış İçin Arabuluculuk gibi küresel girişimleri teşvik etmeye devam edeceğiz. Medeniyetler İttifakı’nı teşvik ederken yabancı düşmanlığına ve İslam karşıtlığına karşı duracağız.” dedi.

Çavuşoğlu, Türk diplomatların, çok taraflılığın etkin şekilde sağlanması için BM Genel Kurulu’na ve UNESCO Genel Konferansı’na halihazırda başkanlık ettiklerini hatırlatarak “Pandemi sonrası dünyaya baktığımda, Türkiye’nin girişimci ve insani diplomasisine her zamanki gibi büyük gereksinim duyulacağını görüyorum.” değerlendirmesini yaptı.

Çevrim içi düzenlenen oturuma, Çavuşoğlu’nun yanı sıra Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto da katıldı.

(dünya.com)