Bayram Sonrası Türk ve Dünya Ekonomisi Nereye Gidiyor?

Uzun bayram tatili ardından yılın ikinci yarısı başladı. Ekonomide, yurtiçinde radikal değişikliklerin yaşandığı bu günlerde küresel piyasalarda da dalgalanmaların ardından belirginleşme sinyalleri alınıyor. Dünya ekonomisi nereye gidiyor? Cevabı işin uzmanına sorduk: Finansal Yatırımcılar Derneği (FİNYAD) Eğitim Komitesi Başkanı Dr. Murad Kayacan akıllardaki soruları cevapladı!

3 Temmuz 2023 Pazartesi 09:20

BAYRAM SONRASI EKONOMİDE BEKLENTİLER?
Hikayedeki, çok hızlı gittikleri için ruhları kendilerine yetişemeyen Afrikalı yerlilerin safari sahibinin talimatına rağmen ruhlarının yetişmesi için beklemeleri gibi Bayram vesilesi ile geriye dönüp baktığımızda son yıllarda ekonomi ve finansal piyasalarda yaşadıklarımız şaşırtıyor!

Kovid salgını ve tarihte görülmemiş karlara ulaşan uluslararası ilaç şirketleri, artan taşıma maliyetleri gölgesinde gıda ve enerji krizi, Ukrayna-Rusya Savaşı, ülkemizde yaşanan çifte deprem felaketi ve tabi tarafların seçilebilmek için her türlü yol mübahtır yaklaşımı ve gerçekleşemeyecek onca sözün verildiği bıkkınlık veren seçimler…

Geçen zamana neleri sığdırdı Türkiye ve tabi ki Dünya…
Yıkılan bir sürü ezber, dokunulan bir sürü tabu da cabası……

Brexit ile sallanan yıkılmaz AB, sonrasında hükümet kuramayan bir İngiltere ve düşen refah seviyesi ile siyasette tekrar AB’ye geri dönme söylemleri, Kovid sonrası enflasyonun kalıcı olduğunu öngöremeyen dünyanın en borçlu ülkesinin merkez bankası FED’in karizmasını sağlam çizdirmesi, resesyon var mı yok mu derken batan bankalarıyla önce ABD ve ardından İsviçre, KOVİD’i icat etti diye Trump’ın dilinden düşmeyen ve salgında ciddi sarsıldıktan sonra hızlıca toparlanan insan haklarının yerlerde süründüğü ÇİN, küresel hasılada G7’nin BRICS ülkelerinin gerisinde kalması, Ortodoğu’da iktidara kene gibi yapışan siyonist ve siyasal İslamcı siyasetçilerin kardeş milletler arasındaki sürtüşmenin devamına yönelik adımları atmaya devam etmesi vs..

Özetle Dünya ekonomileri artan nüfusu beslemek için kendine yeni yollar ararken, içeride ve dışarıda meydana gelen ezber-bozucu gelişmeler; marjinalleşmiş ve iktidarda kalma hırsı devlet adamlığından fazla siyasetçilerin artan enflasyon ve işsizlik karşısında çözüm bulamamaları, alışageldik ekonomi-politiğin yetersizliği geriye baktığımızda yaşananlara damgasını vuran temel tespitlerden….

Yakın zaman ekonomi tarihine ayrıntılı baktığımızda, aslında sadece banka ve finans kurumlarının mali yapılarını koruma amaçlı bir emniyet sübabı olan “Politika Faizi” ve merkez bankalarına ekonominin sağlıklı hale gelmesinde verilen aşırı önem EZBER’i yıkılmaya başlamış!

Ama ‘bas faizi düşür enflasyonu’ EZBER’i denenmeye devam ediliyor ve tabi faizin her kötülüğün anası ve günah keçisi olduğu EZBER’i de “indir faizi sıfıra ulaş huzura” tadında ekonomik politikalar ile aynı çözümsüzlük yumağına katkı sağlamaya devam ediyor!
Türkiye'de ise gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi acil çözüm gerektiren sorun artan CARİ AÇIK!

Aslında çözümü de belli: üretim, yatırım, dolayısıyla artan istihdam, dolayısıyla ihracat yani nitelikli üretimle dış ticaret fazlası vererek daha fazla döviz kazancı!!!
Sorun bu kadar netken neler yapıldı?:

Korona baskısı ekonomilerden kalkar kalkmaz “Türkiye Ekonomi Modeli” ile yola çıkıldı ama maalesef paydaşlara ve halka ne içerdiği yeterince anlatılamadı ve bu durum finansal piyasalarda Siyah Kuğu etkisi yaratarak belirsizlik ve güvensizliği artırdı.

Ekonominin tüm kesimlerine süreç yeterince anlatılamamışken bir de ‘politika faizi’ ezberinin bozularak faiz düşüşünün kalıcı hale getirilmesi, finansal piyasalardaki tüm tarafların Ortodoks beklenti ile dövize hücum etmesine neden oldu!

FED’in son zamanlar da karizmayı çizdirene kadar kadar çok övündüğü teknik olan ‘beklentileri yönetebilme’ maalesef ekonomimizde yeterince gerçekleştirilemedi ve gelinen manzara TL’den ciddi bir kaçış ile bankacılık sistemimizdeki mevduatın, BDDK ve TCMB’nin onca inzibati tedbirine rağmen %55lerde DTH dönmesi oldu!

Böylece TÜFE ve ÜFE’nin makasının gittikçe açıldığı enflasyonist bir ekonomide reel getiriyi bulamayan mudinin DTH mevduata kaçmasını karşısında Kur Korumalı Mevzuat (KKM) gibi eski dönemlerin raflarından indirdiğimiz geçici çözümlere sarıldık! Finansal piyasalardaki bu güvensizlik ile DTH’a kaçış, reel sektörde iktisat teorisindeki kur geçişkenliği mekanizması ile rezerv paralardan enflasyon devşirilmesini gündemimize getirdi. Tabi ulaşılan bu enflasyonda enerji maliyetlerinin yanında fahiş fiyat artışları ve istifçi esnafımızın da katkısı büyük!!!
Sonrasında TL miktarını kısıtlı tutma ve döviz alımı için kullanılmasını engelleme adına atılan inzibati adımlar, selektif kredi ya da KGF uygulamalarından da istenilen verim uygulamada gerçekleşmedi!

Ve ekonomi mantığına aykırı gerçek dışı birçok sözün havalarda uçuştuğu itişmeli bir seçimden sonra geldiğimiz nokta, siyasetin çözemediği döviz kuru kaynaklı artan CARİ AÇIK ve enflasyon gibi sorunlarda tekrar ortodoks uygulamalara geri dönerek yurt içi ve yurt dışı yatırımcının güvenini tekrar sağlayabilmek adına güven tazeleme!!!

Bu noktada bir hikayeyi paylaşmak isterim:
"Bir Alman ekonomi profesörünün kızı bebek arabası almaya kalkışır.
Alacağı ürün Almanya'da 700 Eurodur.
İnternette bulduğu Çin malı muadili ise 250 Euro'dur.
Babasına ‘’ne yapayım’’ sorar. Babası tercih senin cevabını der.
Kız gidiyor Alman malı arabayı 700 Euro'ya alır. Baba sorar; -Neden pahalısını seçtin? Kız başlar anlatmaya...
Eğer Çin malını alsaydım; -O para dışarı gidecekti.. -Alman ürünü satılmayınca fabrika işçi çıkaracaktı..
- İşsiz insanlar harcama yapamayacakları için devletin vergi geliri düşecekti..
- Devletin geliri düştüğü için çocuğuma iyi bir eğitim veremeyecekti..
- Güvenliğini sağlamakta finansal sorunlar yaşayacaktı.
- Yeterli sağlık hizmeti veremeyecekti..
Ben Alman malı almakla "çocuğumun geleceğini garanti altına aldım" der!
Baba da gururlanarak kızını tebrik edip demek ki ben görevimi yapmışım der..
-İşte, onun için Almanya'nın yıllık 225 Milyar dolar dış ticaret fazlası var..
-İşte halkın bu bilinci sayesinde Almanya
Avrupa Birliğinin patronluğuna soyunabiliyor."
Hikayede de aslında anlatıldığı gibi CARI ACIK derdinin yegane ilacı bir ulusun kendi ürettiği mala ve kullandığı paraya güven duymasıdır.

Bu da hükümetlerin söz konusu üretimi özel sektör için karlı ve cazip hale getirecek bir ekonomik ortamı yaratmasını ve tabi ki eğitim sistemimizin de çocukluğumuzda olduğu gibi YERLI MALI tüketimini özendirmesini gerektirmektedir.

Peki, bu kadar temel iktisat ve ülkemizin yakın geçmişte yapılanlardan bahis ettikten sonra finansal piyasalarda Bayram sonrası eğitimler ne olacak sorusuna da cevap vermeye çalışalım)

- Bahis ettiğimiz yakın geçmişte finansal piyasaların yönetimine ilişkin kilit olan TCMB Başkanının piyasaların beklentisi aleyhine siyasi sebeplerle aniden değiştirilmesi sonrasında, yani BİST endeksi 1400 puanlardayken, kaçan yabancı yatırımcının seçim sonrası atanan yeni ekonomi yönetimindeki isimlerin ve tekrar tercih edilen ortodoks politikaların etkisiyle geri döneceği öncelikli beklentimizdir!
Yani SICAK PARA GİRİŞİ!

Ve TCMB Politika Faizinin gerçekçi bir şekilde piyasa faizleri ile yakınsaması…..

- Diğer bir beklentimiz de BİST’i 1400 endeksten 5750 puanın üstüne yabancı yatırımcı olmadan da taşıyarak rüştünü ispatlayan yerli yatırımcının, sermaye piyasalarında daha fazla beklenmedik idari karar ya da uygulama ile karşılaşmayacağı varsayımıdır.
Bu durumda Borsa İstanbul A.Ş. Pay Senetleri Piyasası yatırımcının öncelikle tercih etmesi gereken yatırım araçlarının başında gelecektir.

Böylelikle milli tasarrufların halka açık şirketlerimize ucuz finansman sağlaması sayesinde istihdam ve vergi geliri artarken yatırımcı da enflasyonu yakalama imkanı bulabilecektir.
BİST 100’de 10.000 PUAN HEDEFİ!!!

Öte yandan yukarıdaki varsayımların gerçekleşmesi ve yerli yatırımcının piyasa yönetimine güveninin artması durumunda DÖVİZ KURLARI' nda da görece oynaklığın düşmesi beklenebilir ama yatırımcının portföyünde her durumda belli bir oranda bulunması kaçınılmazdır.
Ve gelelim hukuki altyapısı olmamakla beraber çok ciddi bir gelecek vadeden kripto para piyasalarına…

Kripto para piyasalarına baktığımızda, öncelikle ABD’de işlem platformlarının halka açılmalarının önünün açıldığını ve ilk vadeli Bitcoin fiyatlamasının da Chicago Merchantile Exchange (CME)de başladığını görüyoruz.

Son olarak da uzun süredir düşmekte olan kripto para piyasalarının dikkati, kaldıraçlı BTC Borsa Fonuna SEC tarafından verilen izin sonrası Blackrock’ın ilk spot BTC Borsa Yatırım Fonu başvurusundaydı.

Menkul Kıymetler ve  Borsa Komisyonu SEC, Wall Street şirketleri tarafından başlatılan  Bitcoin Spot ETF başvuruları hakkında açıklamalarda bulundu. Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), BlackRock ve Fidelity Investments gibi büyük varlık yöneticileri adına başvuruda bulunan Nasdaq ve Cboe Global Markets borsalarının, spot Bitcoin borsa  yatırım fonları başlatmak için yapılan son başvurularının yeterince açık ve kapsamlı olmadığı konusunda açıklamada bulundu!

Haberin yayınlanmasının ardından da Bitcoin ve altcoinlerde sert düşüşler yaşandı. 31.000 dolar sınırında olan Bitcoin, 29.500 dolarlara kadar geriledi.
Bu gelişmelerin de işaret ettiği gibi sahip olduğu büyük potansiyele rağmen portföyde %10un üstüne çıkartmamakta fayda olan bir yatırım tercihi olduğu kanaatindeyim. Yurt içi ve yurt dışı gelişmeleri sürekli takip etmek de tabi ki büyük fayda var.

Dr. Murad Kayacan (smmm)