Dr. Ender Saraç'tan sağlıklı kişilere 'oruç tut sağlık bul' tavsiyesi

20 Nisan 2020 Pazartesi 15:06

ANKARA (AA) – Uzman Dr. Ender Saraç, AA muhabirine, ramazanda oruç ve beslenmeye ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bu yıl ramazanın tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisine denk geldiğini anımsatan Saraç, bu dönemde fiziksel ve ruhsal sağlığın korunmasına çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

Pandemi sürecinde insanların evde kaldıkları zamanı, “bir yandan fiziksel sağlıklarını koruma diğer yandan da öz eleştiri yapma için fırsata dönüştürebilecekleri” değerlendirmesinde bulunan Saraç, bunu tırtılın kelebek olma sürecine benzetti. Saraç, sözlerine şöyle devam etti:

“Tırtıl gibi dünyaya geldik diyebiliriz. Tırtıl ona atılan format gereği sürünerek ilerler, sürekli yaprak yer ve belli bir an geldiğinde artık yaprak yemez ve ağzından ağ çıkartmaya başlar. Sonrasında ise ağı rastgele püskürtmez, mimarlık harikası olarak bir yere çekilir ve kozasını örer. Kozanın içine girerek yemez, içmez, ilişkide bulunmaz yani hiçbir şey yapmaz. Tüm yediği yapraklardan ördüğü ağ ile ördüğü kozanın içinde adeta kendine göre dönüşüm hatta belki de bir tefekkür yaşar. Tam gününde kozayı deler, kısa bir mesafede dakikalar içinde zar zor ilerleyen tırtıl, artık kanatları olan muhteşem bir canlı olmuştur. Bir saatte gidemediği yeri bir saniyede uçar, 2 boyutlu algıdan üç boyuta geçer.

Hem Kovid-19 pandemisinin hem de ramazanın olduğu bugünlerde tırtılın yediği yapraklar bizim deneyimlerimizdir. Evdeyiz ve Allah bizi adeta kozamıza soktu. Şimdi, tefekkür, öz eleştiri zamanı. Bu zaman, kendimizi dönüştürme zamanı. Pandemi bittiğinde bir kelebek olarak çıkabiliriz. Bu dönemi tesadüf olarak düşünmemeli, bunu dönüşüm için kullanmalıyız.”

Risk grubundaki kişilerin oruç tutması için hekim onayı şartı

Saraç, orucun da hem bedensel hem ruhsal sağlığın korunmasında önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Oruç, sağlıklı kişiler için beden sağlığının ve maneviyatın korunması açısından oldukça önemlidir. Ancak, özellikle salgın sürecinde bazı kişilerin oruç tutması risklidir. Kovid-19 geçirmiş, çok yaşlı olan ve genel bir düşkünlük hali içindekiler, böbrek yetmezliği olanlar, diyaliz tedavisine girenler, ciddi karaciğer hastalığı olanlar ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar, belli saatlerde tansiyon, kalp-damar hastalıkları dolayısıyla ilaç kullananlar, ağır depresyon bozukluğu bulunan hastalar, epilepsisi olanlar, kronik tıkayıcı hava yolu hastalığı bulunanlar (KOAH), insüline bağlı şeker hastalarının oruç tutmaları sakıncalı olabilir.

Riskleri bulunanların ısrarla oruç tutmak istemeleri halinde ise onları tıbbi anlamda tanıyan, bilen ve aynı zamanda hayat görüşüne de saygı duyan bir hekimden onay almaları şarttır.”

Dr. Saraç, bu kişilerin kendilerini manevi açıdan rahat hissetmeleri için belli günlerde oruç tutabileceklerini anlatarak, “Örneğin, ramazanın başı, ortası, sonu ya da Kadir Gecesi gibi günlerde oruç tutabilir. Sağlığı iyi olduğunda kaza yapabilir.” ifadelerini kullandı.

“Virüs, sigarayı ve kan şekerinin yükselmesini seviyor”

Risk grubunun dışındaki kişiler için “oruç tut sağlık bul” sözünün çok doğru olduğunu belirten Saraç, “2016 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü alan Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi tarafından orucun kansere iyi geldiği tespit edildi. Yaklaşık 16 saat açlıkta insanın lehine çalışan vücuttaki katil hücrelerin açığa çıktığı ortaya konularak, oruç sürecinde vücut tarafından sağlıklı ve genç hücrelerin yapıldığı belirlendi.” bilgisini verdi.

Saraç, bu çalışmanın, dünyada oruca bakışı çok değiştirdiğinin altını çizerek, “Bu noktadan sonra aralıklı oruç uygulanmaya başlandı. Bilimsel araştırma ile orucun kansere karşı koruyucu olduğu, romatizma, kronik hastalıklar, ağır metal birikmesine karşı faydalı olduğu belirlenince Batı dünyasında da popüler hale geldi.” diye konuştu.

Bu ramazanda, Kovid-19 pandemisinin devam edeceğinden iftarda ve sahurda beslenme esaslarına ilişkin önerilerde bulunan Saraç, şunları kaydetti:

“İftarda, sahurda ve arada kan şekeri yükseltilmemeli. Çünkü, Kovid-19 bir sigara içenleri bir de kan şekerinin yükselmesini çok seviyor. Uzun süreli açlık sonrası iftarda birden sigaraya yüklenildiğinde kalbe, akciğerlere, damarlara büyük baskı yapılıyor. O nedenle kesinlikle iftardan hemen sonra sigara içilmemeli. Sigaranın yanında koyu kahve ya da koyu çay içilmemeli. Çin ve ABD’de yapılan araştırmalara göre, Çin’de ölenlerin yüzde 80’i, ABD’de ölenlerin ise yüzde 85’i sigara içenler. Çin’de ve ABD’de iyileşenlerin yüzde 90’ı sigara içmeyenler.

Kan şekerinin yükselmesi Kovid-19’un yanı sıra mantar ve bakterilerin de en sevdiği şey. Bu dönemde sigara, alkol ve kan şekerini yükselten gıdalardan uzak durulmalı.”

Saraç, sosyal izolasyon döneminde birçok kişinin evde hamur işlerine ağırlık vermeye başladığını belirterek, bunun da kan şekerinin yükselmesine neden olduğuna işaret etti.

Sosyal izolasyon sürecinde obeziteye dikkat

Kovid-19 sürecinde en büyük tehlikelerden birinin sağlıksız ve sık beslenmeye bağlı obezite riski olduğuna dikkati çeken Saraç, “Eğer dikkat edilmezse koronavirüse bağlı ölümlerden çok daha fazlası obeziteye bağlı hastalıklar nedeniyle olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Saraç, sosyal izolasyon döneminde evde kalınan süreçte sağlıklı beslenmeye özen gösterilmesi ve ramazanda buna göre sofra hazırlanması gerektiğini aktardı.

Fiziksel aktivitenin de artırılması gerektiğini ifade eden Saraç, evde yürüyüşe ağırlık verilmesinin, basit egzersizler yapılmasının uygun olduğunu vurguladı. Saraç, “Bu yıl teravih namazı da yapılamıyor. Mutlaka namaz kılanlar namazları evde kılmalı, kılmayanlar ise 45 dakika ev içinde yürüyüş yapmalı.” önerisinde bulundu.

Saraç, bağışıklık sisteminin ve vücudun güçlenmesi için uyku düzenine de önem verilmesi gerektiğine işaret etti.

Örnek iftar menüsü

Dr. Saraç, örnek iftar menüsü olarak da şunları paylaştı:

“- Oruç bir iri ya da üç küçük hurma ile açılmalı.

– Bir bardak ılık suya yarım tatlı kaşığı bal konularak bu içilmeli.

– Ardından bir kase sebze, posalı mercimek ya da tarhana çorbası tüketilmeli.

– Sonrasında 7-8 dakika beklenilmeli. Bu süreçte namaz kılınabilir. Namaz kılmayanlar ise dik bir şekilde 7-8 dakika evde yürüyüş yapılmalı. Bu şekilde olduğunda sofraya dönüldüğünde aşırı yemek yenilmeyecektir. Hurma ve bal kan şekerini dengeleyecek, çorba ve su bağırsakların su ihtiyacını karşılayacaktır.

– Sonrasında ise genellikle hayvansal protein, vejeteryan ya da veganlar ise bitkisel protein almalı. Bir porsiyon et, köfte, serbest gezen tavuk yenilebilir. Bu ramazanda Omega3 alımı için haftada 2 kez mutlaka balık tüketilmeli. Kızartma yapılmadan pişirilmiş balığın yanında bol yeşillik yenilmeli. Çok küçük bir parça da nefsi köreltmek için ramazan pidesi yenilebilir.

– Tok karnına tatlı ya da şekerli meyve yenilmemeli. İftardan 1,5 saat sonra hafif yürüyüş yapılmalı ve sonrasında güllaç, armut, elma, ayva gibi fırınlanmış meyve tatlıları tüketilebilir. Kakao çekirdeği hem kan şekerini dengeliyor hem de magnezyum eksikliğine iyi geliyor. Üç-dört kakao çekirdeği hurma ya da kayısının içine konularak tatlı olarak yenilebilir. Bunun dışında az şekerli kivi, yeşil elma, erik gibi meyveler yenilebilir. İftarda 3-4 tane de ceviz yenilmeli.

– Reflüsü olanlar için rezene çayı, sarı leblebi, kudret narı hapı alınabilir. Bundan sonra bir şey yenilip içilmemeli.

Sahurda ne yenilmeli?

– Mutlaka bir tane katı yumurta, 3-4 yemek kaşığı çökelek ya da az yağlı beyaz peynir yenilmeli. Bunlar, kalsiyum ve B vitamini açısından çok önemli.

– Yanında 2 ince dilim tost ekmeği büyüklüğünde ekşi maya ile yapılmış tam buğday, çavdar gibi doğal ekmek yenilebilir. Arada ramazan pidesi de yenilebilir. Bol limonlu yeşil salata tüketilmeli. Hararet yapmasın diye salatalık ve taze nane yenilmeli.

– Bunların dışında bir tatlı kaşığı kuşburnu marmelatı, bir tatlı kaşığı bal, 7-8 tane tuzsuz zeytin yenilmeli. Zeytinin üzerine zahter, kekik ve zeytinyağ konulabilir.

– Haftada bir kez sahurda börek, iftarda kebap ya da mantı ile yine ara öğünde tatlı gibi yiyecekler tüketilebilir.

– İftar ve sahur arasında bol su tüketilmeli. Mineral desteği sağlanması açısından maden suyu da içilebilir. Hazım için yasemin, canlanma için yeşil, spazm için rezene, kabızlık için de rezene, barut ağacı kabuğu ve bir iki yaprak sinameki çayı içilebilir. Ayrıca, bağışıklığın korunması için mürver, ebegümeci çiceği, zencefil, ıhlamur ve ekinezya ile karışım çayı yapılabilir.”