Ermenistan'ın Azerbaycan'da işlediği savaş suçları raporla dünyaya duyurulacak

24 Kasım 2020 Salı 10:33

ANKARA (AA) – Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Ermenistan ordusunun Azerbaycan’da işlediği savaş suçlarının anlatıldığı raporu, bu haftadan itibaren Türkiye ve dünyadaki ilgili kurum ve kuruluşlar ile Avrupa Birliği ülkelerinin parlamentolarının insan hakları komisyonlarına göndereceklerini bildirdi.

Kamu Denetçiliği Kurumunca (KDK), Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde Ermenistan ordusunun yaptığı insan hakları ihlallerine ilişkin rapor hazırlandı.

Rapora ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Malkoç, ombudsmanların iki görevinin bulunduğuna işaret ederek, bunlardan ilkinin ülkede kamu hizmeti sunan idare ile vatandaşlar arasındaki sorunları ara buluculuk yöntemiyle gidermek, ikincisinin de ulusal ve uluslararası alanda insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar yapmak olduğunu söyledi.

Raporun hazırlanma sürecinde, Azerbaycan’a giderek Ermenistan ordusunun saldırılarında zarar gören sivil yerleşim yerlerinde incelemelerde bulunduklarını anlatan Malkoç, “Azerbaycan’a yaptığımız seyahatte, özellikle savaş alanları dışındaki sivil yerleşim bölgelerinde, Gence, Terter, Goranboy, Ağdam hatta Bakü civarında füzelerle vurulan yerleri dolaştık. Gence, savaş alanının kilometrelerce dışında olmasına rağmen Ermenistan’dan atılan füzelerle vuruldu, Terter de aynı şekilde vuruldu.” diye konuştu.

“Bilerek sivil yerleşim bölgelerini vurmak bir insanlık suçudur”

Malkoç, Ermenistan’ın saldırıları sonucu 94 sivil Azerbaycan vatandaşının hayatını kaybettiğini, 414’ünün de yaralandığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Savaşın olmamasını hepimiz temenni ederiz ama uluslararası hukuka göre meşru müdafaa ve benzeri nedenlerle savaş cephede olabiliyor. Ama kasten, bilerek savaş cephesinin 100-150 kilometre ötesindeki sivil yerleşim bölgelerini vurmak bir insanlık suçudur. Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen temel haklara, Cenevre Sözleşmesi’ne aykırıdır.”

“Yasak silahların, bombaların nasıl kullanıldığını gördük”

Azerbaycan’daki incelemelerinde, saldırıların elim sonuçlarına tanıklık ettiklerini ifade eden Malkoç, “Saldırılar sonucu ölen insanların yakınlarıyla, yaralananlarla konuştuk. Annesi ve babasını kaybeden çocuklarla konuştuk. Yıkılan okulları, evleri gördük. İbadethanelerin bu saldırılardan dolayı uğradıkları zararı gördük. Çevrenin nasıl tahrip edildiğini, yasak silahların, bombaların nasıl kullanıldığını gördük. Raporda hepsini anlattık.” dedi.

“Saldırıların kronolojik sıralamasını yaptık”

Malkoç, 7 bölümden oluşan raporda, “Dağlık Karabağ sorunu”, “Yerinde inceleme neticesinde elde edilen tespitler”, “İnsan hakları açısından çatışmaların değerlendirilmesi” gibi başlıkların bulunduğunu aktararak, “Bunun dışında raporumuzda, Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen saldırıların kronolojik sıralamasını yaptık. Ermenistan silahlı kuvvetlerinin saldırıları sonucu hayatını kaybeden sivillerin fotoğraflarını ve nerelerde şehit edildiklerini ayrı ayrı inceledik.” bilgisini paylaştı.

KDK olarak hazırladıkları raporla tarihe not düşmek istediklerini dile getiren Malkoç, şunları kaydetti:

“Savaş suçu işleyenlerin, sivilleri katledenlerin, çevreyi tahrip edenlerin, gecenin 01.00’inde 1 yaşındaki çocukları veya yaşlıları, savaşla ilgili olmayanları öldürenlerin tespitini yaparak, bunların uluslararası mahkemede yargılanması için çaba göstermeye çalıştık. Raporu, bu haftadan itibaren Türkiye’deki ilgili kurum ve kuruluşlar ile dünyadaki bütün insan hakları kurumlarına, ombudsmanlara ve insan hakları savunucularına göndereceğiz. Avrupa Birliği ülkelerinin parlamentolarının insan hakları komisyonlarına göndereceğiz. Ayrıca tabii Azerbaycan’a da göndereceğiz. İnsanlık ve insan hakları adına sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalıştık. Bundan sonrası uluslararası diğer kurumların işi. Bu suçları işleyenleri, sivilleri katledenleri, Cenevre Sözleşmesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne aykırı davrananları yargılamak için savcıların, mahkemelerin önüne çıkarmak, elbette başkalarının da sorumluluğundadır. Bize düşen görev bunları kayıt altına almaktır.”

“Rapor, uluslararası yargılamada delil olacak”

Ermenistan’ın savaş suçu işlemesine rağmen kendisinden hesap sorulmayacağını düşündüğüne dikkati çeken Malkoç, “Unuttukları bir şey var, artık dünya eski dünya değil, Azerbaycan eski Azerbaycan değil, Türkiye eski Türkiye değil. Dolayısıyla kendilerini bugüne kadar şımartanların koruyacağını zannediyorlar. Ama bu rapor, Ermenistan’ın insan hakları ihlalleri karşısında uluslararası yargılamada delil olacak.” diye konuştu.

“Camileri domuz ahırına çevirmişler”

Malkoç, Ermenistan’ın 10 Kasım’da yürürlüğe giren ateşkesin ardından geri çekilmesiyle işgal ettiği bölgelerdeki tahribatın ortaya çıktığını belirterek, “Şuşa, Ağdam, Terter ve Kelbecer’de, tarihe karşı işledikleri suçlar var. Camileri domuz ahırına çevirmişler, Müslümanların mezarlarını tahrip etmişler. Bu olacak şey mi? Hocalı’daki katliamın veya benzeri katliamların, bunların hesabı mutlaka sorulacak ki bundan sonra kimse böyle yanlışlara cesaret edemesin.” ifadelerini kullandı.

Rapordan

Ermenistan tarafından çatışma bölgelerinden oldukça uzaktaki sivil yerleşim yerlerinin hedef alındığının vurgulandığı raporda, “Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, sivil yerleşim merkezlerine saldırarak, misket bombası gibi ayrım gözetmeyen ve bu nedenle kullanımı yasaklanmış silahları kullanarak hem sivillerin yaşam hakkını ihlal etmiş hem de Uluslararası İnsancıl Hukuku kapsamında savaş suçu işlemiştir.” ifadeleri kullanılıyor.

Rapordaki, füzelerle vurulan sivil yerleşim yerlerinin fotoğrafları yaşanan yıkımı gözler önüne sererken, saldırılarda 3 bin 410 müstakil ev, 120 çok daireli konut binası ve 512 sivil tesisin ağır hasar aldığı belirtiliyor.

Saldırılar sonucu yakınlarını kaybedenlerle yapılan görüşmelerin de anlatıldığı raporda, Gence’deki bir ev ziyaretine ilişkin “Saldırıda anne ve babası ile büyükannesini kaybeden 2 yaşındaki Nilay’ın teyzesi ile tanışılmıştır. Teyzesi, Nilay’ın annesinin hamile olduğunu, doğmamış kardeşini de kaybeden Nilay’ın sürekli ağladığını ve annesini sorduğunu belirtmiştir.” bilgisi aktarılıyor.