İnatçı kuru öksürüğe dikkat

18 Eylül 2020 Cuma 17:05

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Funda Coşkun, 14-20 Eylül Dünya İdiyopatik Pulmoner Fibrozis Farkındalık Haftası kapsamında yaptığı yazılı açıklamada, toplumda çok fazla tanınmayan İdiyopatik Pulmoner Fibrozis’in (İPF) henüz kesin tedavisi bulunmadığını ancak hastaların yaşam süresini uzatan ve kalitesini artıran ilaçlar olduğunu aktardı.

Bütün hastalıkların tedavisinde erken tanı ve tedavinin büyük önem taşıdığını ancak bazı hastalıklar yeterince bilinmediği için belirtilerin ihmal edildiğini, bu hastalıklardan birinin de İPF olduğunu belirten Coşkun, şu bilgileri verdi:

“Bu hastalığın Türkiye’de görülme sıklığı 100 binde 5. KOAH ya da astım hastalıkları ile karşılaştırılabiliyor. Bu nedenle bu konuda farkındalık oluşturmak büyük önem taşıyor. Halk arasında akciğer sertleşmesi olarak bilinen İPF’nin en belirgin işaretleri nefes darlığı ve inatçı kuru öksürüktür. Bu belirtilerin ihmal edilmemesi gerekir. İPF nispeten nadir görülen bir hastalık olması nedeniyle belirtileri göz ardı edilebiliyor. Tedaviye erken başlanması halinde olumlu gelişmeler görülüyor. İPF’nin herhangi bir spesifik semptomu olmamasına rağmen, çoğu hasta, özellikle egzersiz yaparken, inatçı kuru öksürük ve ilerleyen nefes darlığı ile başvuruyor. Ayrıca hastaları bu duruma yatkın hale getirebilecek romatoid artrit veya lupus gibi belirli cilt ve eklem rahatsızlıkları ile ilişki de gözleniyor.”

Sigara içen erkekler risk grubunda

Akciğerlerin yaralanmasına neden olan İPF’nin, tedavi edilemez bir durum olduğunu belirten Coşkun, özellikle sigara içme öyküsü olan ileri yaş erkek hastalarda görülme sıklığının daha fazla olduğuna dikkati çekti.

Doç. Dr. Coşkun, açıklanamayan, giderek artan nefes darlığı ve öksürük şikayetleri olduğunda ve uzun sürdüğünde mutlaka bir göğüs hastalıkları hekimine başvurulması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Tanı için bilgisayarlı akciğer tomografisi, difüzyon testi, kan tetkikleri, otoantikorlar gibi testlere ihtiyaç var. Gerek duyulduğu takdirde akciğer biyopsisi yapılarak tanı konulabiliyor. Tanı konulmuş hastalarda altta yatan bir etken saptanamadığında idiyopatik yani nedeni bilinemeyen pulmoner fibrozis olarak hastalık adlandırılıyor. İPF’nin kesin bir tedavisi olmamakla birlikte tedavi konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Son yıllarda geliştirilmiş ilaçlarla hastaların yaşam süresi uzatılmış, atak geçirme sıklığı ve şiddeti azalmış, hastalarımızın hastaneye yatışları azalmıştır. Bu tedavilere ulaşılabilmek içinse mutlaka hekiminize başvurmanız gerekiyor.”

Pandemi döneminde İPF hastalarının tedavi süreçlerini aksatmadan devam ettirmelerinin önemini değinen Coşkun, “Koronavirüs riski ile ilgili İPF hastalarına dair henüz bir çalışma bulunmuyor. Bu nedenle diğer kronik hastalıklara sahip olanların aldığı sıkı önlemlerin bu hasta grubu için de geçerli olduğunu bir kez daha hatırlatmalıyız. İPF hastaları bu dönemde tedavi süreçlerini aksatmaması ve düzenli ilaç kullanımına devam etmesi önemini koruyor. Herkes gibi bu dönemde İPF hastaları için de maske, mesafe ve hijyen kuralı büyük önem taşıyor.” tavsiyelerinde bulundu.