“Kefiri sofranızdan eksik etmeyin” uyarısı
13 Haziran 2020 Cumartesi 08:13
İSTANBUL (AA) – Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Vedat Göral, “Bağırsak mikrobiyatasının bozulması, obezite, alerjik durumlar, davranış bozuklukları, anksiyete, depresyon gibi sayısız nörolojik ya da psikolojik sorunlara sebep olabiliyor. Yoğurttan daha fazla probiyotik bulunduran kefiri sofralarınızdan eksik etmeyin.” açıklamasında bulundu.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof.Dr. Vedat Göral, yazılı açıklamasında, kefir ve yoğurt arasındaki farklara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kefir ve yoğurdun farklı özelliklere ve besin değerlerine sahip olduğunu dile getiren Göral, “Kafkasya ve Tibet orijinli olan kefir fermente bir süt ürünü olup maya, süt proteini ve bakteri karışımıdır. Günde yaklaşık 200-300 mililitre tüketmelisiniz. Kefir, yoğurttan daha fazla yağ içerir, ancak daha fazla protein ve daha fazla probiyotik içerir. Kefir, daha incedir ve sıklıkla bir içecek olarak tüketilir. Yoğurt daha kıvamlı olduğu için bu sıcak yaz günlerinde ayran yapılarak içilebilir. İkisi de sağlık için yararlıdır.” bilgisini paylaştı.
– “Astıma, fazla kiloya ve depresyona karşı faydalı”
Mikrobiyota ile ilişkili hastalıklara değinen Göral, şunları kaydetti:
“Son yıllarda yapılan araştırmalarda karaciğer yağlanması, huzursuz/hassas veya mutsuz bağırsak sendromu, alerji ve astım, kanser, çölyak, şeker hastalığı, egzama, akne, ürtiker gibi deri rahatsızlıkları, otizm, bronşit, sinir sistemiyle ilgili sorunlar, Alzheimer, multipl skleroz, Parkinson, migren, depresyon ve anksiyete ve bazı otoimmün hastalıklarının mikrobiyota ile ilişkisi ortaya çıktı. Bu nedenle probiyotiklerin soframızda bulunmasında yarar var.
Bunun yanı sıra kefirin içindeki polisakkaritler ve peptitler gibi bileşiklerin bazılarının, tümör hücrelerinde hızlı artışı yavaşlattığı ve azalttığı öne sürülüyor. Bağırsak mikrobiyatasının bozulması, obezite, alerjik durumlar, davranış bozuklukları, anksiyete, depresyon gibi sayısız nörolojik ya da psikolojik sorunlara sebep olabiliyor. Yoğurttan daha fazla probiyotik bulunduran kefiri sofralarınızdan eksik etmeyin.”
Kefirin bakterilere, mantarlara (antifungal), alerjiye ve iltihaba karşı (anti-enflamatuar) olumlu etkileri bulunduğunu belirten Göral, “Kefir, bol protein, B vitaminleri, potasyum ve kalsiyum içeren besin açısından da yoğun bir gıda. Süt intoleransı yani süt içiminin rahatsız ettiği kişiler de, kefiri rahatlıkla kullanabilir. Nadiren kabızlık ve karında gaz gibi yan etkileri görülür. Birçok çalışma, kefirin tüketilmesinin, kalın bağırsak kanseri, meme kanseri ve akciğer kanseri gibi farklı kanserler üzerinde olumlu etkili olduğunu gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
– “Antibiyotik ve ilaç kullananlar düzenli içmeli”
Göral, bozulan bağırsak florasını düzeltmek için kefir içilmesinin önemli olduğunu belirterek, şunları aktardı:
“Sağlıklı bir insanın bağırsaklarında trilyonlarca sayıda, canlı mikroorganizma bulunur. Önemli bir kısmı yararlı olan bu organizmalar, besinlerin emilimine, yağların yakılmasına, vitamin, mineral ve proteinlerin sentezlenmesine yardımcı olur. Modern yaşam koşullarında, gıdalarda kullanılan bazı katkı maddeleri, değişen beslenme alışkanlığı, geçirdiğimiz hastalıklar, kullandığımız antibiyotikler ve diğer birçok ilacın kullanımı, bağırsaklarımızda, vücudumuza dost olan bakterileri azaltıp, zararlı olanların çoğalmasına yol açar. Bu nedenle, bozulmuş bağırsak florasını düzeltmek için kefir ve yoğurt gibi probiyotikler tüketmelisiniz.”
Kefir’in tıbbi amaçla kullanılmasının uygun olmadığını da aktaran Göral, “A vitamini, B12, folik asit, biotin ve folat, diğer bazı vitaminleri ve doymamış yağ asitlerini de içeren kefir, destek amacıyla alınabilir. Gıda takviyesi olarak mutlaka canlılığını muhafaza eden, taze, kaliteli, bilimsel çalışması yapılmış ve içeriği bilinen ürünler kullanılmalıdır.” ifadelerini kullandı.