Körfez'deki Katar'a yönelik abluka 3,5 yıl sonra bitiyor

5 Ocak 2021 Salı 12:51

ANKARA (AA) – Kuveyt Dışişleri Bakanı Ahmed Nasır Muhammed es-Sabah’ın, Suudi Arabistan ile Katar arasındaki kara, deniz ve hava sınırlarının açılması için anlaşmaya varıldığını söylemesi, Körfez’de yıllardır devam eden düğümün çözüldüğüne ilişkin ilk işareti temsil etti.

Ardından, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin bugün Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek 41. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi’ne şahsen katılacağı bildirildi.

Krizin tarafı BAE’den olumlu mesaj

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, Suudi Arabistan ve Katar arasındaki anlaşmaya ilişkin Twitter üzerinden yaptığı paylaşımında, “Körfez birliğini yeniden sağlayacağımız tarihi bir zirvenin arifesindeyiz. Önceliğimiz, halkımız ile devletimizin güvenliği, istikrarı ve kalkınmasıdır.” ifadelerini kullandı.

Gargaş, doğru yolda olduklarını ancak daha çok çalışmaları gerektiğini kaydetti.

Suudi Arabistan’ın Al Ula kentinde düzenlenecek toplantıya BAE de üst düzey bir isimle katılım gösterecek. BAE medyasına göre Devlet Başkanı Yardımcısı, Başbakan ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum’un toplantıda yer alacağı aktarıldı.

Anlaşma bugün KİK zirvesinde imzalanıyor

Haber sitesi Axios’un ABD’li kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Katar ve Suudi Arabistan arasında 3,5 yıldır süren krizin ardından varılan anlaşma için imzalar bugün atılacak.

Bazı Körfez ülkeleri ile Katar arasında süren krizin çözülmesi için “büyük bir adım” olarak nitelendirilen anlaşmaya ABD’nin ara buluculuk ettiği belirtiliyor.

Axios’a konuşan kaynaklar, hem Katar hem Suudi Arabistan’ın bu anlaşmayı Donald Trump yönetimine yönelik bir “jest” olarak gördüğünü ve bu ülkelerin yeni ABD Başkanı Joe Biden yönetimi için temiz bir sayfa açmaya hazırlandığını belirtti.

Anlaşmada, Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’in Katar’a 2017’den bu yana uyguladığı hava, kara ve deniz ambargosunu kaldırması bekleniyor.

Buna karşılık ise Katar, 3 Körfez komşusuna açtığı davaları geri çekecek ve taraflar birbirine yönelik medyada yürüttükleri karalama kampanyalarına son verecek.

Katar ve Suudi Arabistan arasında varılan bu anlaşmada Trump’ın Başdanışmanı ve damadı Jared Kushner’in payının büyük olduğu ifade ediliyor.

Körfez krizi nasıl başladı?

Körfez ülkeleri arasında benzeri görülmemiş krize yol açan gelişmeler, 23 Mayıs 2017 gecesi geç saatlerde Katar resmi ajansı QNA’da Katar Emiri Şeyh Temim Al Sani’ye atfen ABD karşıtı ve İran’a destek açıklamalarının yayınlanmasının ardından başladı.

Doha, bunun siber saldırı sonucu ajansın sistemine sızan bilgisayar korsanlarının işi olduğunu ve Emir Şeyh Temim’in böyle bir açıklama yapmadığını duyurdu. Ancak BAE, Suudi Arabistan ve Mısır medyası konuyla ilgili Katar’ı eleştiren çizgide yayınlarını yoğunlaştırarak devam ettirdi.

Takvimler 5 Haziran’ı gösterdiğinde Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Bahreyn, sabah saatlerinde Doha ile diplomatik ilişkilerini sonlandırdığını, hava sahalarını Katar’a kapattıklarını açıkladı. Katar’ın dış dünyaya açılan tek kara kapısının da Riyad tarafından kapatılmasıyla Körfez’in tarihteki en büyük diplomatik krizi başladı.

Katar’ı “terör gruplarını desteklediği” suçlamasıyla diplomatik ablukaya alan Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE, 14 gün içinde vatandaşlarının Katar’ı terk etmelerini, Katarlıların da aynı şekilde ülkelerinden ayrılmalarını talep etti.

Katar’ın Arap Baharı sonrasında elde ettiği yumuşak güçten rahatsız olan ya da abluka uygulayan ülkelerin “çek defteri diplomasisi”nden faydalanan bazı ülkeler de aynı şekilde Katar’a yönelik abluka kararına destek verip diplomatik ilişkilerini kestiler.

Trump’tan ablukaya destek

Bu arada dönemin ABD Başkanı Donald Trump da abluka uygulayan ülkelerin söz konusu girişiminden haberdar olduğunu ve abluka kararını desteklediğini, adeti olduğu üzere sosyal medya paylaşımlarıyla dünyaya duyurdu.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ise ABD ordusunun Katar’ın ev sahipliğindeki Orta Doğu’daki en büyük merkez komutanlığı El-Udeyd Hava Üssü’nden yürüttüğü Afganistan, Irak ve Suriye’deki operasyonlarında herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını açıkladı. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da abluka uygulayan ülkelere, itidal ve Katar ile uzlaşma çağrısı yaptı.

Ankara’nın krize yönelik tutumu

Katar’a uygulanan ambargo Doha’yı “stratejik ortak” kabul eden Ankara’yı da harekete geçirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ramazan ayında kardeş Müslüman bir ülkeye abluka kararını “doğru bulmadıklarını” ifade ederken, birçok liderle telefon diplomasisi yürüttü.

Öte yandan, günlük gıda tüketiminin yüzde 75’inden fazlasını kara yolu ile Suudi Arabistan’dan temin eden Katar’ın yardımına Türkiye ve İran’dan kalkan kargo uçakları yetişti. Krizin başlaması ile marketlere akın eden Katarlılar, raflarda Türk ürünlerini buldu.

Lojistik desteğin yanı sıra Katar’da bulunan askeri üsteki varlığını artırma kararını hızlandıran Türkiye, ambargodan birkaç gün sonra Katar’daki asker sayısını 600’e kadar çıkaran kararı Mecliste kabul etti.

Abluka uygulayan ülkelerin talepleri

Körfez krizine taraf dört ülkenin Doha’ya ilettiği 13 maddelik talep listesi arasında, “Katar merkezli Al Jazeera kanalının kapatılması, Katar’ın abluka uygulayan ülkelere tazminat ödemesi, Doha’nın Türk askeri üssünü kapatması” gibi maddeler yer aldı.

Doha, abluka uygulayan ülkelerin taleplerini reddettiklerini açıklayarak, söz konusu taleplerin egemenliklerini ihlal anlamına geldiğini savundu.

Abluka ile haksızlığa uğradıklarını düşünen Katarlılar arasında da Emir Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’ye destek görünür biçimde arttı.

Kuveyt ara buluculuk çabalarını sürdürdü

Kuveyt gerek hayatını kaybeden eski Kuveyt Emiri Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah gerekse eylül ayında tahta çıkan Emir Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah yönetimi süresince ara buluculuk çabalarını kesmedi.

Aynı şekilde, ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı Jared Kushner’ın da son dönemde bölgeye gerçekleştirdiği ziyaretlerde krizin çözümü için girişimlerde bulunduğu ve bunun sonucunda önemli aşamanın kaydedildiği uluslararası basına yansıdı.

Uzmanlar, Trump yönetimiyle çok yakın ilişkiler geliştiren ve bölgede bir nevi “açık çekle” adım atan Suudi Arabistan yönetiminin, ABD’de yakın zamanda Oval Ofis’e taşınacak Biden döneminde manevra alanının kısıtlanacağı endişesiyle bölgesel ortaklıklarını geliştirme çabasına girdiği görüşünü paylaşıyor.