Korona salgını havaların ısınmasıyla beraber gerçekten sona erecek mi?
15 Mart 2020 Pazar 21:09
PARAAJANSI ÖZEL HABER
Prof. Dr. Utku Perktaş, Hacettepe Üniversitesi, Biyoloji Bölümü öğretim üyesi,bu konuda bir araştırma yazısı yayınladı.Yetkinreport.com’da yayınlanan rapora göre havaların ısınması bu konuda ümit verici gelişmelere neden olabilir.Yazıda Perktaş’ın ifadeleri şöyle :
‘’Gelelim yeni çıkan bilimsel kanıtlara. Son aylarda artan bilgiler korona virüs ile iklim arasında önemli bir ilişki olabileceğini gösteren kanıtları destekliyor. Bugüne kadar okuduklarımız ve uzmanların söylediklerine göre virüs nemli ortamlarda, damlacık içinde belli bir süre hayatta kalma eğiliminde. Peki, bu ne anlama geliyor? Karmaşık düşünmeden şunu söyleyebiliriz; ortam kurudukça, yani havalar ısındıkça virüsün dış ortamda hayatta kalma şansı azalacak. İşte bu nedenle, uzmanlar bu günlerde bulunduğumuz ortamları sıklıkla havalandırmamız gerektiğini söylüyorlar. Yani, sabah uyandığınızda ilk iş evinizin perdelerini ve camlarını açın, evinizi bir süre temiz havaya ve güneşe maruz bırakın; bunu her gün yapın. “Güneş girmeyen eve doktor girer” atasözünü de unutmayın!
Peki, bu nem durumunu dünya geneli için düşünürsek ve yıl içinde gördüğümüz ortalama sıcaklıklarla ilişkilendirirsek virüsün dağılımını anlamak açısından nasıl bir sonuç ortaya çıkar? Yani, virüsün önümüzdeki aylarda iklime bağlı olarak dünyada belli bir dağılım deseni oluşturacağını öngörebilir miyiz? Bir biyocoğrafyacı olarak bunun cevaplanması elzem sorulardan biri olduğunu söyleyebilirim. Nitekim, İspanya’daki biyocoğrafaycılar da benim gibi düşünmüş olmalılar ki, bilimsel bir yol izleyerek, modern analizler ışığında virüsün iklimle olan ilişkisini modellemişler. Virüsün, bir yıl içinde dünya genelinde nasıl bir dağılım seyri izleyeceğini de bilimsel bir perspektif içinde ortaya koymuşlar. Sonuçlar çok ilginç ve virüsle ilgili gelecek planlamalarına rehber olacak nitelikte. Kısaca özetleyeyim…
Miguel B. Araújo, iklim değişikliğinin biyoçeşitlilik üzerindeki etkileri konusunda dünya çapında otoritelerden biri olarak kabul ediliyor. İspanya, Portekiz ve Danimarka’daki araştırma enstitüleriyle bağlantılısı olan Prof. Araújo, araştırma ekibiyle birlikte korona virüs hakkında kapsamlı bir model ortaya koydu. Bu modelle virüsün ekolojik nişini, yani virüsün iklimsel tercihine bağlı olarak dünyada bulunabileceği yerleri gösteriyorlardı. Sonuçlar yıl içinde sıcaklık ve yağıştaki mevsimsel değişiklikleri dikkate alarak virüsün ekolojik nişini tahmin etmekteydi. Elde edilen tahmin sonuçlarının 3 aylık aralıklarla neyi işaret ettiği metin içinde verilen şekil içinde görülebilir. Şekil, maviden kırmızıya değişen renklere sahip dağılımlar içermekte ve renklerin maviden kırmızıya doğru kaydığı coğrafyalar virüsün bulunma olasılığın en yüksek olduğu yerler olarak belirtilmekte. Yani, harita üzerindeki bu coğrafyalar virüs için iklimsel uygunluğun en iyi olduğu yerler.
a
Yaz aylarında hangi ülkelerde risk artabilir?
Şekilden anlaşılacağı üzere, korona virüs için yayılma riski iklim uygunluğundaki mevsimsel değişikliklerle ilişkili. Bu sonuçlardan en önemli çıkarım ise riskin dünyanın kuzey ve güney yarım küreleri arasında olmayıp, dünyanın ılıman ve soğuk ılıman bölgeleri arasında olduğu. Sıcak-ılıman kuşağa, Çin’in geniş kısımları, Orta Asya ülkeleri, İran gibi Asya ülkeleri, Avrupa’nın büyük kısmı, Türkiye de dahil, Yunanistan, İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya, Portekiz gibi ülkeler, Kuzey Amerika’da ABD dahil. Sıcak-ılıman ülkelerde COVID-19 virüsü sonbahar, kış ve ilkbahar gibi mevsimlerinde daha aktif. Oysa Rusya’nın büyük kısmı, Kuzey Avrupa/İskandinav ülkeleri ve örneğin Kanada gibi soğuk-ılıman iklimin hâkim olduğu ülkelerde virüs ilkbahardan yaz sonuna kadar daha aktif ve risk yaz aylarında zirve yapıyor. Bu noktada pandemi durumunun küresel olmakla birlikte, aynı yoğunlukta aynı anda her yeri etkilemeyeceği de tartışılıyor. Atlanmaması gereken bir nokta da kurak bölgelerin ılıman kuşağa göre düşük risk taşıyan bölgeler olarak değerlendirilmesi.
Bu çalışma iklime bağlı kalarak virüsün dağılımını yorumluyor. Ancak, iklim önemli bir değişken olsa da virüsün dağılımıyla ilgili her şeyi tek başına açıklamaya da elbette yetmez. Virüs taşınmak için bir konağa ihtiyaç duymaktadır. Pandemi durumunun en önemli nedeni olan bu konak ise insan. İnsanın hareket kabiliyeti ve davranışı konağın yoğunluğunu etkileyecek en önemli faktör esasında. Yazıya başlarken virüsün dünyanın en uzak köşelerinde bile görülmeye başladığını belirtmiştim. Dolayısıyla insan hareketlerini sınırlandırmaya yönelik atılan adımlar salgının yayılmasını şüphesiz engelleyecek. Sonrasında da iklime bağlı olarak yavaş yavaş virüsün ortadan kalkması mümkün olacak.
Sonuç, panik yapmadan, bilimsel sonuçlara itibar ederek sabırla bir süre daha izole kalmaya devam…’’