Koronavirüse nasıl yakalanıyoruz

29 Temmuz 2020 Çarşamba 14:09

ANKARA (AA) – Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) bulaşma riski uzun seyahatlerde, insanların bir araya geldiği törenler ve ziyaretlerde, toplu yapılan etkinliklerde artıyor.

Öksürme, aksırma, hapşırma ile havaya saçılan virüs, bulunduğu ortam veya eşyalara dokunulduktan sonra ağız ve buruna taşınıyor, solunum yolu, karaciğer, mide, bağırsak, sinir sistemine ulaşıyor ve hastalığa yol açıyor.

Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çin’in Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde Aralık 2019’da ortaya çıkan ve kısa sürede dünyaya yayılan Kovid-19’un etki gücünün hala son derece yüksek olduğunu, kısıtlama, karantina gibi tedbirlerin ardından normalleşme sürecinde de vakaların görüldüğünü vurguladı.

Koronavirüslerin (CoV), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara kadar çeşitli hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesi oldunu anlatan İlhan, Kovid-19’un da ölümcül seyredebilen bir hastalık olduğunu anımsattı.

Söz konusu virüsün bilim için çok yeni olduğunu ve henüz tam bilinmediğini hatırlatan İlhan, Kovid-19’un insandan insana damlacık yoluyla bulaştığını söyledi.

İlhan, “Virüs, solunum yolundan öksürme, aksırma, hapşırma ile havaya saçılan virüslerin bulunduğu ortam veya eşyalara dokunulduktan sonra ağız ve buruna taşınır. Virüs alındıktan sonra solunum yolu, karaciğer, mide, bağırsak, sinir sistemine ulaşır ve hastalık yapar.” dedi.

Virüsün, herkesi farklı etkilediğine dikkati çeken, enfekte kişilerin çoğunun hafif ila orta düzeyde bulgular geliştirdiğini ve hastaneye kaldırılmadan iyileştiğini dile getiren İlhan, hastalığın en yaygın belirtilerinin ateş, kuru öksürük, yorgunluk; daha seyrek olarak boğaz ağrısı, ishal, konjunktivit, baş ağrısı, tat alma veya koku duyusunun kaybı, ciltte döküntü ya da el veya ayak parmaklarında renk değişimi ve ciddi bulguların ise solunum güçlüğü veya nefes darlığı, göğüs ağrısı veya göğüste baskı, konuşma veya hareket kaybı şeklinde bulgular gösterdiğini anlattı.

Bulguların ciddi boyutlara ulaşması halinde, derhal tıbbi yardım alınması gerektiğini vurgulayan İlhan, hafif belirtiler gösteren ve başka bir sağlık sorunu olmayan kişilerin, tedavi sürecini evde geçirebildiğini ifade etti.

İlhan, “Virüsle enfekte olan kişiler ortalama 5-6 gün içinde semptomları göstermeye başlar. Bununla birlikte, bu süre 14 günü bulabilir.” dedi.

“İller arası seyahatler koronavirüsün bulaşmasına zemin hazırlamaktadır”

Normalleşme adımları hayata geçirilirken virüsün etki gücünün bittiği yanılgısıyla hareket edilmemesi gerektiğini, bunun, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabileceğini belirten İlhan, bu süreçte yeni vakaların ihmallerden kaynaklandığının ortaya konulduğuna dikkati çekti.

İlhan, “İller arası seyahatler koronavirüsün bulaşmasına zemin hazırlamaktadır.” uyarısında bulunarak mümkün olduğunca toplu bir araya gelinen uzun seyahatlerden kaçınılması, zorunluluk halinde ise maskenin yol boyunca çıkarılmaması, ellerin ağız, burun ve göze değmemesine özen gösterilmesi ve hijyenin sağlanması gerektiğini belirtti.

Necmi İlhan, “Koronavirüs mücadelesinde geldiğimiz aşamada yeni vakaların daha çok düğün, nişan, sünnet, asker uğurlama gibi toplu olarak bir arada bulunulan yerlerden kaynaklandığı belirlendi. Yapılan filyasyon çalışmalarında (sahada temaslı arama) aynı törene katılan, hatta aynı soy isme sahip bireyler daha fazla sayıda karşımıza çıktı.” diye konuştu.

“Mümkün olduğunca iletişim araçları ile bayramlaşma yapılmalı”

Bu dönemde çok daha dikkatli olunması ve bilim insanlarının yaptığı uyarıların artık bir davranış biçimine dönüştürülmesi gerektiğini anlatan İlhan, yakın dönemde en büyük tehdidin Kurban Bayramı’nda yapılabilecek ihmallerden kaynaklanabileceğini aktardı.

Prof. Dr. İlhan, sözlerine şöyle devam etti:

“Hem Kurban Bayramı’nın yaklaşması hem yaz dönemi olması nedeniyle iller arası seyahatler artacaktır. Tüm bunlar koronavirüsün bulaşmasına zemin hazırlamaktadır. Bugün Kovid-19 ile ilgili en iyi bilinen konu bulaşma yoludur ve virüs kalabalık ortamlarda çok hızlı yayılmaktadır. Öyle ki geçtiğimiz hafta açıklanan günlük koronavirüs tablosunda Anadolu’daki bir ilimizde tek bir düğün sırasında o günkü Türkiye vakalarının yüzde 10’u saptanmıştır. Hangi ortam olursa olsun mutlaka fizik mesafe, maske, hijyene dikkat edilmelidir.

Önümüz bayram ve herkes gittiği yere Kovid-19 riskini beraberinde götürdüğünü ve gittiği yerin de risk taşıdığını iyi bilmelidir. Bu nedenle bayramda mümkün olduğunca iletişim araçları ile bayramlaşma yapılmalı, mümkün olmayacaksa açık alanda ve fizik mesafe ile bir araya gelinmeli, ziyaretler kısa tutulmalı, ev içinde oturuluyorsa camlar sürekli açık olmalı, ziyaretler öncesinde telefon açılarak saat belirlenmeli, bir grup misafir çıktıktan ve ortamda en az yarım saat havalandırma yapıldıktan sonra ve maske ile misafir kabul edilmeli ve ortamda herkesin maske takması sağlanmalı.”

“Plajlarda fiziksel mesafe önemli ve maske takılmalı”

Tatil beldelerinde de ihmallerin de çok risk taşıdığını anımsatan İlhan, “plajda, denizde ya da havuzda virüs bulaşmaz” algısının yanlış olduğunun altını çizdi.

İlhan, “Görülüyor ki çoğu zaman plaj ve denizde fizik mesafeyi sağlamak mümkün olmamakta, daha da riskli olarak plajda vatandaşlar maske takmamaktadır. Oysa bu alanlar virüs için çok uygun ortam oluşturmaktadır. Türkiye’de farklı illerden gelen vatandaşlar, hatta gurbetçi vatandaşlarımız ile risk daha da artmaktadır. Bu nedenle, tatil beldelerinde plajda etraftakilerle aradaki mesafenin en az 1,5-2 metre olması, deniz ya da havuzda yakın yüzülmemesi, ortak alanların kullanımında hijyene dikkat edilmesi, ortak duş, kabin kullanımından kaçınılması önem taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.

“Kışlık erzak için hazırlıklar toplu olarak yapılmamalı”

Sonbaharın da yaklaşmasının riski artıracağına değinen Prof. Dr. İlhan, “Önümüzdeki süreci en az temasla, en az bulaşma geçirmek zorundayız. Zira ağustos ayı geliyor ve sonbahara, insanların işine, okuluna, büyük şehirlere dönmesine az zaman kaldı. Bu nedenle ne kadar düşük rakamlar ile sonbahara girilirse o kadar az zarar ile süreç atlatılacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Eylül ayı ile mevsimsel grip, zatürre gibi bu dönemde en sık görülen ve ölümcül sonuçlara yol açabilen solunum yolu hastalıklarının da görülme sıklığının artacağını vurgulayan İlhan, bağışıklık sisteminin güçlü olmasının önemine işaret etti.

Sonbaharla birlikte kışlık yiyecek için de hazırlıkların yapılmaya başlandığını, bunun için çok sayıda kişinin bir araya gelebildiğini anlatan İlhan, şöyle konuştu:

“Malum yaz aylarında Anadolu’da kadınlarımız bir araya gelip kış hazırlığı yapıyor, tarhana, yufka gibi çeşitli erzaklar hazırlıyor. Kurban Bayramı sonrası etlerin parçalanması ve hazırlanması için de bir araya geliniyor. Kışlık erzak için hazırlıklar toplu olarak yapılmamalı, herkes kendi evinde yapmaya çalışmalı, birliktelikten olabildiğince kaçınılmalı. Eğer yapılacaksa bile maske takılmalı ve fiziksel mesafe korunarak çalışılmalı.”

“Taziyeler, mümkünse iletişim araçları ile verilmeli”

Türk gelenek ve göreneklerinde acı tatlı günde bir araya gelinmesinin çok önem taşıdığından düğün, asker uğurlama, sünnet ve cenaze törenlerinde çok sayıda kişinin aynı ortamda yer alabildiğine dikkati çeken İlhan, bu süreçte bundan kaçınılmasının hayati öneme sahip olduğuna işaret etti.

Yeni vakalarda asker uğurlama ve taziye ziyaretlerinin etkisinin olduğunun verilerle ortaya konduğunu hatırlatan İlhan, bunların da iletişim araçları kullanılarak yapılmasının uygun olduğunu belirtti.

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Cenazelerde, özellikle camilerde fiziki mesafe kuralına uyulduğunu görüyoruz ancak taziyelerde kimi zaman fizik mesafe ve maske kuralına uyulmuyor. Her ne kadar bizim değerlerimizde taziye vermek çok önemli olsa da mümkünse şu an için iletişim araçları ile taziye verilmeli ya da kısa süreli temas etmeden fizik mesafe ve maske ile taziye yapılmalı. Mutlaka yapılacaksa, ziyarete gelenler toplu olarak kabul edilmemeli, maske asla çıkarılmamalı ve diğer tedbirlere uyulmalı. Unutmayalım, yaşamak ve yaşatabilmek için fiziksel mesafe, maske ve hijyen en büyük kalkanımız olacak.”