Kovid-19 salgını sigarayı bırakma motivasyonunu artırdı

18 Kasım 2020 Çarşamba 12:31

İSTANBUL (AA) – Yeşilay’ın “Sigara Kullanım Alışkanlıkları ve Bırakma Eğilimi Araştırması”, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının sigarayı bırakma motivasyonunu artırdığını ve son 6 ayda her 10 kişiden 1’inin salgın nedeniyle sigarayı bıraktığını ortaya koydu.

Araştırma, 26 ilden, yüzde 62’si erkek, yüzde 38’i kadınlardan oluşan, yüzde 95’i aktif sigara içicisi, yüzde 5’i ise sigara kullanmayı bırakmış 15 yaş ve üzeri yaklaşık 2 bin 500 kişi üzerinde yapıldı.

“Sigara Kullanım Alışkanlıkları ve Bırakma Eğilimi Araştırması”, Türkiye genelinde sigarayı ilk deneme yaş ortalamasının 18,6 olduğunu, kullanıcıların yüzde 21’inin 15 yaş öncesinde sigarayla tanıştığını gösterdi.

Sigaraya başlayanların, bırakılan dönemler haricinde 15 yıla yakın süre bu alışkanlıklarını devam ettirdikleri kaydedilen araştırmada, erkeklerin kadınlara göre daha erken sigaraya başladığı ve daha yoğun tükettiği anlatıldı.

Araştırmada, 15-19 yaş arası sigara içen gençlerin evinde sigara kullanan kişi sayısının diğer yaş gruplarına kıyasla yüksek olduğuna, dolayısıyla ebeveynlerin devam eden kullanımının bu noktada ailedeki genç bireyleri tetiklediğine dikkati çekildi.

Her 5 kişiden 4’ünün yakınlarının pasif içici olmasını engellemek adına bilinçli davrandığı ve evde yakınlarının yanında sigara içmediği belirtilen araştırmada, çocukların yarattığı hassasiyetle evli ve çocuklu ailelerin sadece yüzde 14’ünün aynı ortamda sigara kullandığı, diğerlerinin ağırlıklı olarak balkonu tercih ettiği kaydedildi.

Her 10 kullanıcıdan 1’i sigarayı bırakma konusunda kararlı

Her 10 kullanıcıdan 1’inin sigarayı kısa zamanda bırakma konusunda kararlı olduğu aktarılan araştırmada, kullanıcıların bırakma motivasyonunun oldukça yüksek olduğu halde ilk adımı atamadıklarının görüldüğü, evli ve çocuklu ailelerin bırakma motivasyonunun daha yüksek olduğu ifade edildi.

Sigara içenlerin yüzde 26’sının bırakmayı düşünmediği, yüzde 16’sının kararsız olduğu kaydedilen araştırmada, her 10 aktif kullanıcıdan 6’sının daha önce sigarayı bırakmayı denediği, ortalama 1,5 ay sigara içmediği ancak devamını getiremediği belirtildi.

Araştırmada, son 6 ayda sigarayı bırakmış olanların yüzde 62’sini tek başına karar verip harekete geçenlerin oluşturduğuna dikkati çekildi.

Son 6 ayda her 10 kişiden 1’i Kovid-19 nedeniyle sigarayı bıraktı

Araştırmada, son 6 ayda sigarayı bırakan her 10 kişiden 1’inde Kovid-19 salgınının etkili olduğu vurgulandı.

Kısa zaman içerisinde sigarayı bırakacağını söyleyen kişilerin Kovid-19 salgını döneminde sigara kullanımını azalttığı ifade edilen araştırmada, her 4 kişiden 1’inin de salgın döneminde sigara kullanımını azalttığına dikkati çekildi.

Araştırmada, evde yapılacak şeylerin kısıtlı olması ve yoğun stresin sigara kullanımını artırdığı, sigaranın virüs kaynaklı hastalığa yakalanma riskini artırmasının ve hastalıkla mücadelede yarattığı dezavantajın ise sigarayı azaltmayı tetiklediği ifade edildi.

Salgın sırasında sigara kullanımını azaltanların yüzde 85’inin sigaranın koronavirüs tedavisini olumsuz etkilediğine inandığı aktarılan araştırmada, salgın döneminde sigara ile arasına mesafe koyan bu kişilerin, hastalığın sigara ile bütünleşen olumsuz etkilerine dair gerekli bilgiye sahip olduğu ve salgın döneminin sigarayı bırakmak için doğru zaman olabileceğini düşündüğü kaydedildi.

“KOAH Günü’nde sigarayı bırakın” çağrısı

Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 18 Kasım’ın Dünya KOAH Günü olduğunu anımsatarak, KOAH’ın en ölümcül üçüncü hastalık olduğunu söyledi.

KOAH’dan korunmanın mümkün olduğunu dile getiren Öztürk, KOAH’ın çoğunlukla akciğerin tahribatına bağlı geliştiğini, yüksek oranda da tütün ve tütün ürünleri kullanımı ya da pasif içicilikle alakalı olduğunu belirterek, “KOAH Günü’nde sigarayı bırakın ve sağlığınıza kavuşun.” çağrısında bulundu.

Koronavirüsün yerleştiği ve hastalığı ölümcül yapan merkez organın akciğer olduğuna işaret eden Öztürk, şöyle konuştu:

“Bu süreçte özellikle tütün ve tütün ürünleri kullanan vatandaşlarımızın bir an önce bırakmaları ve zaten risk altında olan akciğerlerini temiz tutmaları gerektiği yönünde mesajlar verdik. Bu noktada gerek sosyal medyada gerek medyada kamu spotlarıyla büyük kampanyalar düzenledik. Bunlar da karşılığını buldu. Korona ile akciğer arasındaki bağlantının, direkt olarak korona ile tütün ve tütün ürünleri arasında da olduğunu anlatmaya çalıştık. Pandemi sürecinde online hatlarımızın sayısını artırdık. Özellikle yaptığımız bilinçlendirme çalışmalarıyla tütün ve tütün ürünlerini bırak isteyen vatandaşlarımızdan çok sayıda telefon almaya başladık. 9-10 kat daha fazla telefon aldık. 15 bin kişiye ulaştık ve destek verdik.”

Öztürk, tütün ve tütün ürünlerini bırakmak isteyenlere “10 adımda sigarayı bırakma” önerisinde bulunduklarını, birebir online psikolojik destek verdiklerini ve olumlu geri dönüş aldıklarını anlattı.

“Sigarayı bırakmak isteyenlerin oranı yüzde 58’lere yükseldi”

Yeşilay Genel Başkanı Öztürk, araştırmada insanların pandemi sürecinde sigara kullanımı konusundaki alışkanlıklarını ne yönde değiştirdiğini incelediklerini ve bırakma eğilimlerini ele aldıklarını dile getirerek, “Araştırmamızda Kovid-19 salgınının insanların sigarayı bırakma motivasyonunu artırdığını gördük. Bu çok önemli bir bulguydu. Çünkü demek ki insanımız sağlıkla alakalı direkt bir ilinti kuruyorsa sigara bırakma konusunda daha motive oluyor.” bilgisini paylaştı.

Araştırmada, sigara kullananların önemli bir kısmının bırakmak istediklerini gördüklerini dile getiren Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2017’de yapılan bir araştırmada sigarayı bırakmak isteyenlerin oranı yaklaşık yüzde 37 iken, bu araştırmamızda oran yüzde 58’lere çıktı. Oldukça yükseldi. ‘Kısa sürede bırakacağım.’ diye kararlılık gösteren yaklaşık 10 kişide 1 kişi. Biz bu oranın artmasını istiyoruz. Bırakma isteği var ama bırakma olayının başlangıcında ne yapacağını bilememe, karar ve eyleme geçme noktasında sıkıntılar var. İşte biz bütün çalışmalarımızda bunları nasıl yapacaklarını öğretiyoruz. ‘Ertelemeyin, sonra bırakırım demeyin, bir an önce bırakın.’ diyoruz.”

Öztürk, salgın sürecinde pasif içicilik konusunda da bilinçlendirme çalışması yaptıklarını ifade ederek, “Yaptığımız araştırmalarda özellikle genç ve orta yaş nüfusun bu konuda çok bilinçlendiği, önemli bir kısmının kendine göre daha korunaklı alanlarda, insanların pasif içici olmamalarını sağlayacak şekilde tütün kullandıklarını gözlemledik. Yine önemli bir kısmının yaklaşık yüzde 25-30’unun da kullanma sıklığını azalttığını gördük.” değerlendirmesinde bulundu.

“Sağlık eşittir bağımlılıktan uzak kalmak”

Özellikle erken yaşta sigaraya başlayanların daha uzun süre kullanmaya devam ettiklerini belirten Öztürk, bu noktada çocukları ve gençleri korumanın önemine işaret ederek, okullarda “Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı” uyguladıklarını ve çocukları erken yaşlarda bilinçlendirdiklerini dile getirdi.

Bağımlılıklarla yaptıkları bütün çalışmalarda sağlıklı yaşamın tercih edilmesini öncelediklerini ifade eden Öztürk, Vücudunuza aldığınız bir maddenin, alkolün ya da tütün ürününün sadece sağlığın bir alanda etkisi yok. Genelde tütün eşittir akciğer diye değerlendirilir. Hayır, tütün vücudun birçok organına zarar veren bir madde. Bu anlamda bir bilinç artışı olduğunu gözlemledik. Biz de ‘Nice sağlıklı nesillere.’ diyerek aslında ‘Sağlık eşittir bağımlılıktan uzak kalmak.’ fikrini insanlarımızın zihnine yerleştirmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.

Prof. Dr. Öztürk, elektronik sigara ve nargilenin tütünden daha masum gibi gösterilmeye çalışıldığına ancak bunların tütünden daha riskli ve tehlikeli olduğuna dikkati çekti.

“Kamuya açık alanlarda sigara yasağı, bırakmayı düşünenleri destekleyecek bir karar”

Halka açık alanlarda sigara içmenin, pasif içicilik riskinin yanında maskenin çıkarılması nedeniyle koronavirüsün bulaşma riskini de artırdığını belirten Öztürk, sözlerini, “Kamuya açık alanlarda sigara içilmemesine yönelik bazı düzenlemeler yapıldı. 81 ilde kamuya açık alanlarda sigara içilmesi kısıtlamasının devreye girmesinin sigarayı bırakmayı düşünenleri destekleyecek bir karar olduğunu söyleyebiliriz. Hem halk sağlığı hem de iyi ve sağlıklı bir gelecek için atılan bu adımların desteklenmesi gerekiyor.” diye tamamladı.