Lale Çılgınlığı

29 Aralık 2020 Salı 13:20

Filiz Gür/ Tarihçi,Yazar

“Herkes camdan atlasa sen de mi atlayacaksın?“

Yukarıdaki ifade öğretmenlerin derslerde “ad populum” mazeretleri çürütmek için çokça kullandığı bir ifadedir. Çünkü belli bir çılgınlığa ya da toplu yaramazlığa alet olan öğrenci “Ama hocam herkes konuşuyor/ yapıyor.” mazeretini sunar. Hatta kimi zaman çok aklı başında öğrenciler bile sosyal uyumluluğu kaybetmemek ve sınıfta yalnız kalmamak için çoğunluğa uyar.

Burada size Ash’in sosyal uyumluluk deneyinden bahsetmeden “borsada sürü davranışı” konusunu açıklamam zor. Kısaca özetlemek isterim. Seçilmiş kişilerden ve bir denekten oluşan gruba çeşitli sorular yöneltilir, önce seçili kişiler sorulara doğru yanıtlar vererek deneğin güvenini kazanırlar. Sonrasında deneğin cevabını bildiği kolay sorulara bile yanlış yanıtlar vermeye başlarlar. Zavallı deneğimiz sorunun doğru yanıtından emin bile olsa gruptan ayrı düşmemek ve belki de çoğunluk bunu diyorsa belki ben yanlış biliyorumdur güvensizliğiyle yanlış yanıtları seçer. Bana da oluyor, üç beş kişilik gruplarda dönen muhabbette tam tersi fikirlerim varsa bile beyan etmiyor, çok katılmasam da sessizce oturup kafa sallıyorum, ne yani cenazemi hoca yalnız mı kaldırsın?

Geçtiğimiz aylarda dünya borsaları 1987 yılından beri gerçekleşen en büyük düşüşü yaşadı. Yatırımcılar manyak gibi ellerindeki hisseleri satmaya başladılar. Buradaki davranışın rasyonel bir sürü davranışı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü küresel salgının boyutları ve önlenemezliği düşünülünce ne yani adamlar ellerindeki kağıtları ve altınları mı yiyeceklerdi? Çılgınca nakde dönerek (buradaki nakdi dolar olarak okuyun) bir süre pause tuşlarına bastılar. Çoğunluk basarsa herkes basar yani. Sadece ekonomik kayıp ve kazançlar konusu incelenirken “algılanan riskle” “beklenen riske” rasyonel bakılması her zaman mümkün olmayabilir. Bu salgın döneminde de kişisel duygusallıklar ve korkular yüzünden “algılanan risk” beklenen riskten çok büyük oldu. Buna benzer kitlesel bir çılgınlık daha önce de olmuş. Lütfen “çılgınlık” ve “manyaklık” ifadelerimi amiyane bulmayınız çünkü ekonomi tarihine dahi “tulipmania” olarak geçmiş bir dönemsel gerçekten bahsediyorum: Lale Çılgınlığı.

Daha önce bu mecrada spekülasyon konusunda yazmıştım. İşte misal bu lale çılgınlığı spekülasyona da güzel bir örnek teşkil edebilir. 17.yüzyılda Hollanda’ya –ki o dönemde dünyadaki en büyük finans merkezi ve kişi başına düşen gelir diğer ülkelere göre yüksek- Osmanlı Devleti’nden lale soğanı gidiyor. 1636’da lale borsası kuruluyor ve birkaç ay içinde bir adet lale soğanının fiyatı bir işçinin on yıllık maaşı düzeyinde yükseliyor. Öyle bir talep ortamında lale soğanı arzı da yükselmeye başlıyor tabii. Bir süre daha elinde nakdi olan üst/orta gelirli grup çılgınca parasını lale soğanına yatırmaya başlıyor. Allah korusun ya fırsat kaçarsa? ( Literatürde Fear Of MissingOut olarak geçer)

Tabii bu iş şöyle işler normalde. Riski ilk alan ve parasını yatıran grup zaman içinde büyük kar elde eder. Onların elde ettiği kar yavaş yavaş komşularının iştahını kabartmaya başlar, onlar da durmazlar ve elde avuçta ne varsa soğana yatırırlar. Ama geçen zaman içinde piyasada soğan bollaşmaya başlar, çünkü artık çiftçi de gözü açmış mevcut tarlaları bozmuş, bulduğu her yere lale soğanı dikmiştir. O işler öyle değil işte bebeğim. Neyse, 1636 yılında bazı günler bir lale soğanı on defa el değiştirir hale gelmiş (soğan değil kağıt üzerindeki varlığı). Sonra lale piyasasının geleceği hakkında bahis yapılmaya ve bu bahislerden de para kazanılmaya başlıyor (Futures Piyasası) Konuyla ilgili dinlediğim bir podcastte bu çılgınlığın Jan Brueghel adlı ressam tarafından tablosunun bile yapıldığını öğrendim: Satire on TulipMania.(Görseldeki resim) Resimde lale spekülatörleri maymun olarak resmedilmiş. Ressam aslında krizin nasıl sona erdiğini de şu şekilde betimlemiş tablonun bir köşesinde: Maymunlardan biri zamanında bir işçinin on yıllık maaşına eşit lalelerin üzerine işiyor. Bu çılgınlık, ilk risk alan yatırımcıların yüksek kazanç elde edip, öngörüleri dolayısıyla piyasadan tam vaktinde çekilmesi, sürü davranışında geç hamle yapan yatırımcıların da zararıyla 1637 yılında sona eriyor.

Peki bu bir yıllık çılgınlık bize ne anlatmalı?

Piyasada rasyonel ve irrasyonel sürü davranışı olması çok normal. Bunların da bilgisel, saygınlığa dayalı, sezgisel…vs pek çok çeşidi var. Sürüye uyarken dikkat edilmesi gereken en önemli şey “kendini kandırma”ya dayalı zarar. Çünkü bu tip yatırımcılar, başarılı yatırımların kendi yeteneği, başarısız kararların da kötü şans olduğunu düşünerek kendilerini ve başkalarını kandırmaya devam ederler. O zaman yazıyı ne kendinizi ne de başkalarını kandırmayın, hangi sürüyü takip edeceğinize dikkat edin diye bitirelim. Sakın onlar atladı diye de siz de camdan atlamayın.