Lübnan Büyükelçisi Çakıl: Lübnan ekonomik olarak çok kötü bir dönemde patlamaya yakalandı

19 Ağustos 2020 Çarşamba 17:06

BEYRUT (AA) – Büyükelçi Çakıl, Beyrut Limanı’nda 4 Ağustos’ta 2 bin 750 ton amonyum nitratın infilak etmesiyle yaşanan felaketi ve bu zor durumda Lübnan’ı yalnız bırakmayan Türkiye’nin desteklerini AA’ya anlattı.

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 4 Ağustos akşam saatlerinde çok büyük bir patlamanın meydana geldiğini söyleyen Çakıl, “Uzmanların ifadelerine göre, 2. Dünya Savaşı’ndan beri sayılı güçlü patlamalardan biri yaşandı.” dedi.

Türk Büyükelçiliğinin resmi konutunun da patlama alanına yaklaşık bir buçuk kilometre mesafede yer aldığını hatırlatan Çakıl, itfaiye araçlarının siren seslerini duymasının ardından elçiliğin ikametgahından Beyrut Limanı’nı izlediğini ve patlama anına tanıklık ettiğini belirtti.

Büyükelçi Çakıl, şiddetli patlamanın ardından halk arasında büyük bir korku ve paniğin yaşandığına dikkati çekerek, olayda “200’den fazla kişinin öldüğü ve binlerce kişinin yaralandığının ifade edildiğini” kaydetti.

Lübnanlı makamların verdiği bilgiye göre, Beyrut Limanı’nda 2014 yılından beri bekletilen amonyum nitrat maddesinin bir kaza sonucu patladığını anlatan Çakıl, sorumluların bulunması için ise hükümet tarafından soruşturma başlatıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, patlamadan sonra Lübnanlı yetkilileri aradı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın patlamadan hemen birkaç saat sonra Lübnanlı yetkilileri arayarak başsağlığı dileklerini iletmenin yanı sıra Türkiye’nin her alanda ve özellikle de yaraların sarılması konusunda Lübnan’ın yanında olduğunu ifade ettiğini söyleyen Çakıl, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Patlamanın üzerinden 24 saat geçmeden Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Sağlık Bakanlığı UMKE ve Türk Kızılay ekipleri Beyrut’a gelerek arama kurtarma ve diğer çalışmalarda yer aldı. Aynı zamanda Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ve Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca da Lübnanlı mevkidaşlarıyla konuşarak yapılabilecek yardımlar konusunda görüş alışverişinde bulundular. Türkiye, 3 gün üst üste 5-6-7 Ağustos tarihlerinde 3 askeri uçakla Lübnan’a tonlarca tıbbi malzeme yardımında bulundu.”

“AFAD ekibi, profesyonelliğiyle herkesin takdirini kazandı”

AFAD ekibinin, olayın üzerinden henüz bir gün geçmeden önce patlamanın meydana geldiği alanda bir bölgeyi alarak arama kurtarma çalışmalarına başladığının altını çizen Çakıl, “AFAD ekibi, profesyonelliğiyle herkesin takdirini kazandı. Patlamanın olduğu alan üçe bölündü, bir alan Türkiye, bir alan Fransa ve diğer alan da Rusya’dan gelen ekiplere tahsis edildi.” diye konuştu.

Büyükelçi Çakıl, Türkiye’den Sadakataşı Derneği, İHH İnsani Yardım Vakfı ve Deniz Feneri gibi yardım kuruluşlarının da Lübnan’da insani yardım faaliyetlerine yoğunlaştıklarını söyledi.

Çakıl, Türkiye’nin patlamanın yaşandığı daha birinci günden itibaren Lübnan halkının yanında yer almasının yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun birkaç gün sonra Beyrut’ta bulunmalarının Lübnan kamuoyunda çok olumlu biçimde yankılandığını dile getirdi.

Büyükelçi Çakıl, şöyle devam etti:

“Özellikle bütün Lübnan halkı, Türkiye’nin gönderdiği yardımlardan çok büyük memnuniyet duydu. Şunu da belirtmek istiyorum ki: Türkiye’nin Lübnan’a yaklaşımı bütüncüldür. Biz baktığımız zaman karşımızda Lübnan’ı görürüz, ne Müslüman ne de Hristiyan, bizim için din ya da mezhep farkının hiçbir önemi yok. Nitekim biz de yardımlarımızı dağıtırken buna çok dikkat ettik.”

Büyük cami ve tarihi kilisenin onarım talebi

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Beyrut ziyareti sırasında verdiği talimatlar doğrultusunda eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin kabrinin hemen yanı başında duran Muhammed Emin Camisi ve hemen yanında yer alan tarihi Hristiyan Maruniler için önem arz eden tarihi kiliseyi ziyaret ettiğini paylaşan Büyükelçi Çakıl, söz konusu patlama nedeniyle her iki dini mekanda bazı hasarların oluştuğu ve Türkiye’nin bu hasarları gidermeye hazır olduğunu Lübnanlı ilgili makamlara ilettiğini kaydetti.

Çakıl, Türkiye olarak Lübnan halkının yanında yer aldıklarını ve yer almaya devam edeceklerini vurgulayarak, “Lübnan toplumunda, basında ve sosyal medyada Türkiye’nin yaptığı yardım faaliyetleri büyük bir takdirle izlenmektedir.” ifadelerini kullandı.

“Lübnan ekonomik olarak çok kötü bir dönemde patlamaya yakalandı”

Lübnan’ın, tarihinin en büyük ekonomik ve mali krizlerinden birini yaşadığına ve bu nedenle 17 Ekim 2019 tarihinden bu yana hükümet karşıtı gösterilerin çeşitli aralıklarla sürdüğüne işaret eden Büyükelçi Çakıl, “Lübnan ekonomik olarak çok kötü bir dönemde patlamaya yakalandı. Patlamanın gerçekleştiği liman, Beyrut’un vitrini olarak kabul edilen merkeze bir buçuk kilometre mesafede. Ve o merkeze geçmiş yıllarda bütün Lübnan hükümetleri tarafından çok fazla yatırımlar gerçekleştirildi.” diye konuştu.

Limanın yakınında oteller, kafeler, restoranlar ve eğlence yerleri bulunduğunu hatırlatan Çakıl, Lübnan ekonomisinin finans ve hizmet sektörüne dayandığını ifade etti.

Büyükelçi Çakıl, finans sektörünün yaklaşık 8-9 aydır çok ciddi bir kriz içerisinde olduğunu ve hizmet sektörünün de bundan etkilendiğini söyleyerek, şunları kaydetti:

“Şimdi bu çok büyük patlamayı yaşayınca şehrin merkezinde yer alan birçok otel, kafe ve restoran çok ağır hasar gördü. Bunların bazılarının yeniden açılması çok uzun zaman alacak hatta belki bazıları bir daha hiç açılmayacak. Şehir merkezinde yer alan çok muteber 5 yıldızlı oteller şimdi kapalı durumda, çünkü çok ağır hasar gördüler.

Tabiatıyla bu otel ve işletmelerde çalışan kişiler de şu anda işsiz kaldılar. Zaten patlama öncesi yüzde 35’lere varan bir işsizlik vardı. Şimdi işsizliğin biraz daha artması bekleniyor.”

Finansal krizin zaten halkı derinden etkilediği ve bu patlamanın ekonomik krizi derinleştirerek işsizliği artıracağına vurgu yapan Büyükelçi Çakıl, kötüleşen ekonomik durumun bir tezahürü olarak patlamadan birkaç gün sonra başlayan protestolar üzerine hükümetin istifasını açıkladığını hatırlattı.

Resmi makamlar, Türkiye’nin izlediği politikadan memnun

Lübnan resmi makamlarının, Türkiye’nin patlamanın ardından izlediği politikadan son derece memnun kaldığını belirten Çakıl, ülkenin güneyinde bulunan Sayda Türk Hastanesi’yle ilgili de bilgi verdi.

Büyükelçi, “Sayda Türk Hastanesi, 2010 yılında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığınca (TİKA) inşa edilerek ve o tarihe göre son derece modern teçhizatlar eklenerek Lübnan hükümetine verilmiştir. Fakat çeşitli nedenlerden dolayı hastane o tarihten beri kapalıdır. Patlamada yaralananların bir kısmı yanıktan muzdaripti. Bu hastane açık olsaydı söz konusu yaralıların tedavi edilebilecekleri imkan olacaktı.” dedi.

Beyrut Limanı’ndaki şiddetli patlama sırasında kentteki 4 hastanenin de ağır hasar gördüğü için şu anda kullanılamadığını hatırlatan Büyükelçi Çakıl, dolayısıyla Sayda’daki Türk Hastanesi açık olsaydı sağlık konusunda ciddi bir açığı kapatmış olacağına dikkati çekti.

Başkent Beyrut’un yaklaşık 70 kilometre güneyinde yer alan Türk Hastanesi’nin 100 yataklı olduğunu ancak tam kapasitesiyle 150 yatağa çıkabileceğini ifade eden Çakıl, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda bir sağlık heyetinin Lübnan’a gelerek ülkenin Sağlık Bakanı Hamad Hasan ile görüştüğünü ve hastanede incelemelerde bulunduğunu belirtti.

Türk Hastanesinin açılması için bir eylem planı imzalandı

Hastanenin açılması konusunda Lübnanlı makamlarla yapılan görüşmelerin son derece verimli geçtiğini dile getiren Çakıl, Lübnanlı yetkililerin de Türk Hastanesi’nin bir an önce açılmasını istediklerini kaydetti.

Büyükelçi Çakıl, bir aksilik olmaması halinde birkaç gün sonra Türk Hastanesi’nin açılması çalışmaları kapsamında Türkiye’den bir teknik heyetin Lübnan’a geleceğini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sayda Türk Travma ve Rehabilitasyon Hastanesi’nin bir an önce hasta kabulüne başlamasını sağlamak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından özel temsilci olarak görevlendirilen Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Serkan Topaloğlu’nun Lübnan’a ziyareti sırasında iki ülkenin makamları arasında bir eylem planı imzalandı. Bu eylem planı çerçevesinde bir çalışma takvimi oluşturuldu ve bu kapsamda 15 gün ila 3 ay arasında geçecek bir süre zarfında eksiklerin tamamlanarak hastanenin bir an önce açılması planlanıyor.”