MHP Genel Başkanı Bahçeli: Sayın Akşener'in derhal evine dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır

4 Ağustos 2020 Salı 18:06

ANKARA (AA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

“Ayasofya’nın ibadete açılması ve 24 Temmuz’daki Cuma namazına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener katılmadı. Fakat geçtiğimiz günlerde Akşener, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’ne giderek namaz kıldı. Siz bu gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?” sorusu üzerine Bahçeli, Ayasofya’nın ibadete açılmasının inanç özgürlüğünün, irade gücünün, istiklal hükmünün tarihsel bir gereği olduğunu belirtti.

“Hamdolsun Müslüman Türk milletinin 86 yıldır bir sır gibi vicdanında mahfuz tuttuğu ikamesi imkansız olan haklı beklentisi gerçekleşmiştir.” ifadelerini kullanan Bahçeli, şunları söyledi:

“CHP’nin Ayasofya’ya nasıl baktığı bellidir. Müze olarak kalması CHP’nin yegane arzusuydu. Hatta Sultan Ahmet Camii’nin bile müze olmasını telaffuz etmişlerdi. CHP’nin milletimizin ruh köküne bu kadar yabancı olması bizim için şaşırtıcı değildir. Müze olması gereken, vitrin süsünden farksız olan aslında CHP’nin köhne siyasetidir. Yunanistan ne dediyse CHP tekrarladı. Yunan bayrağı yarıya indi, CHP yönetiminin yüzü asıldı, yelkenleri suya düştü. Ne üzücü bir durumdur ki Türkiye’nin inanç ve egemenlik haklarını kullanmasına dış odaklarla birlikte CHP de tepki gösterdi. İleri düzeyde rahatsızlık yaşadı. Malum gafile kelam nafile kelamdır. Gözleri var görmez, kulakları var duymaz, dilleri var söylemez. CHP istikametini kaybetmiş, siyasi iffetini ikbal kaygısıyla heba etmiştir.”

Bahçeli, HDP’nin Ayasofya-i Kebir Camisi’ne soğuk, mesafeli ve uzak tavrının ortada olduğunu vurgulayarak, Ayasofya’nın ibadete açılmasının HDP’nin karalar bağlamasına, Yunan zihniyetiyle eşzamanlı yas tutmasına neden olduğunu dile getirdi.

“İki ayağı huzursuz ve kederli”

“Yani zilletin iki ayağı huzursuz, keyifsiz ve kederlidir. Çünkü bunların kumanda odasında ezana, bayrağa, vatana ve mukaddes emanetlere husumet duyan çevrelerin ağırlığı söz konusudur.” diyen Bahçeli, şöyle konuştu:

“Fakat İYİ Parti Genel Başkanı Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’i geçtiğimiz günlerde ziyaret ederek iki rekat Tahiyyetü’l-mescid namazı kıldı. Tahiyyetü’l-mescid namazı mescidin selamlanması, saygı gösterilmesi demek ise de esasen Yüce Allah’a şükür, saygı ve tazimdir. Bana göre bu ziyareti ve ibadeti ziyadesiyle memnuniyet vericidir. Allah kabul etsin. Zillet ittifakının üç asıl ortağından ikisinin, yani CHP ile örtülü ortak HDP’nin Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’e menfi yaklaşımı ortadadır. Ancak İYİ Parti Genel Başkanı son hareketiyle onlardan ayrışmış, ayrı düşmüştür. Meral Hanım’ın kendisi adına hayırlı bir gelişmedir. Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde evine dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır. Evinde rahatı ve huzuru bulacaktır. İkbal ile idbar arasında sıkışıp kalmak yerine, kaldı ki zillete düşmektense evde olmak isabetli bir tercihtir.”

“CHP’nin başına gelmedik kalmaz”

“CHP’li Muharrem İnce’nin yeni parti kurma çalışmalarının” sorulduğu Bahçeli, “CHP’de sular durulmaz, nitekim kaynayan tencere kapak tutmaz. CHP hiziplerin, farklı ideolojik akımların, fuzuli politik akıntıların baskısı altında.” yanıtını verdi.

Bahçeli, şunları kaydetti:

“Sayın İnce parti kurar mı kurmaz mı bilemem, ama bildiğim bir şey var, CHP’yi saat gibi kuranlar, sabırla kurgulayanlar, Türkiye’nin karşısına kurşun asker gibi dikenler boş durmuyor. Siyasi akıl gayri milli olunca bu CHP’nin başına gelmedik de kalmaz. Sayın Muharrem İnce, ince ince siyasi hedeflerini dokuyor, bu da CHP yönetiminin kanına dokunuyor. 37. Olağan Büyük Kurultay bir fırsattı, belki de bu fırsat kapısı ardına kadar açıldı. CHP, vaki geleneğiyle vahim gerçeği arasında kalmanın ağır sıkıntısını yaşıyor. Bana göre kökünden ve tarihinden kopan hiçbir sosyal ve siyasal oluşum çok yaşamaz. CHP iktidar hedefini falan bırakıp, girdiği tünelde karşısından gelen tehlikeli ışığa kafa yormalıdır. Bu ışık kurtuluş değil, şiddetli çarpışmadır, dağılmadır, parçalanmadır.”