Normalleşme sonrası Fas'ın Filistin konusundaki tutumu değişmeyecek mi?
12 Aralık 2020 Cumartesi 19:51
RABAT (AA) – ABD Başkanı Donald Trump, dün Fas ve İsrail’in tam diplomatik ilişki kurulmasına yönelik anlaşmaya vardığını ve Batı Sahra’da Fas’ın hakimiyetini tanıdıklarına dair bir bildirge imzaladığını duyurmuştu.
Fas Kraliyet Divanı’ndan dün yapılan yazılı açıklamada, Fas Kralı Muhammed’in ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Fas’ın İsrail ile “en yakın zamanda resmi ve diplomatik ilişkiler kurmayı” planladığını söylediği ifade edilmişti.
Kral Muhammed’in Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’la yaptığı telefon görüşmesinde de, Abbas’a ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin içeriğine ilişkin bilgi verdiği ve “Filistin meselesini meşguliyetlerinin ön sıralarına koyan Fas, Filistin halkının meşru haklarını savunmadaki rolünden asla vazgeçmeyecek.” ifadelerini kullandığı aktarılmıştı.
“Rabat yönetimi İsrail ile normalleşmesini bir denge ve pazarlık unsuru olmasını istemiyor”
Sidi Muhammed Bin Abdullah Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Nebil Zekavi, Fas ile İsrail’in anlaşması hakkında AA’ya değerlendirmelerde bulundu.
Zekavi, “Rabat yönetiminin İsrail ile normalleşmesini bir denge ve pazarlık unsuru olmasını istemediğini, Fas’ın Filistin konusundaki tutumunun sabit olduğunu” belirtti.
Kraliyet divanının bildirisinin siyasi gerçekçilik yaklaşımını benimsediğini, ancak aynı zamanda çıkarları ve ilkeleri de koordine etmeye çalıştığını ifade eden Zekavi, “Fas bildirisi, ilk olarak, Washington’ın Rabat ile ilişkisinin gelişmesi bağlamında, Fas dış politikasının ilk meselesi olmasıyla uyumlu olarak Sahra meselesine değindi.” ifadelerini kullandı.
“Daha sonra Filistin meselesinin bu politikadaki durumu ele alınırken, Fas’ın Filistin konusundaki ilkeli duruşunu vurguladı. Üçüncü sırada ise İsrail ile ilişkiler konusu ele alındı.” diyen Zekavi, “Fas’ın tutumu Sahra konusunda yeni ABD tutumu ile Fas’ın İsrail ile soğuk barıştan sıcak barışa geçişi arasındaki bağlantıyı doğruluyor.” şeklinde konuştu.
Rabat ve Tel Aviv arasındaki düşük düzeyli ilişkiler, 1993’te (Filistinliler ile İsrail arasında) imzalanan Oslo Anlaşması’nın ardından başlamış ancak 2. İntifada’nın başladığı 2002 yılında Fas bu ilişkileri durdurmuştu.
Buna karşın, İsrail medyasına göre, İsraillilerin turizm veya dini törenlere katılmak için Fas’ı düzenli olarak ziyaret ederken, son yıllarda Fas heyetleri de İsrail’e ziyaretlerde bulundular.
“Trump’ın Beyaz Saray’dan ayrılma zamanının yaklaşması sebebiyle, normalleşme adımı daha fazla ertelenmedi”
Bu gelişmenin, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki normalleşme anlaşmasının açıklanmasından bu yana masada olduğunu aktaran Zekavi, “İsrail’in Arap ülkeleriyle normalleşme anlaşması yapmasının arkasındaki isim olan ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’dan ayrılma zamanının yaklaşması sebebiyle, normalleşme adımı daha fazla ertelenmedi.” dedi.
Zekavi, “Fas, Filistin davasını bir pazarlık konusu yapmadan İsrail ile normalleşmeye çalışıyor. Filistin davasındaki pozisyonunun sabit kalacağını belirtiyor, yani normalleşmenin bir son olmadığını varsayıyor. Böylece bunu talep eden tarafın kendisi olmadığını, anlaşmaya ihtiyacı olan tarafın İsrail olduğunu göstermeye çalışıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Zekavi, Fas’ın İsrail ile normalleşme karşılığında, ABD’yi Batı Sahra’daki egemenliğini tanıması üzerine bir strateji izlediğini, bu stratejinin Fas ve İsrail arasında tam ilişkiler merhalesine ulaşacağını söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump, dün Fas ve İsrail’in tam diplomatik ilişki kurulmasına yönelik anlaşmaya vardığını ve Batı Sahra’da Fas’ın hakimiyetini tanıdıklarına dair bir bildirge imzaladığını duyurmuştu.
Fas Kralı 6. Muhammed de İsrail’le ilişkilerin “en yakın zamanda” kurulacağını bildirmişti.
Fas, bu kararla birlikte, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Sudan’ın ardından İsrail’le son birkaç ay içinde diplomatik ilişki kuran dördüncü Arap ülkesi, Mağrib bölgesinde ise ilk ülke oldu.
Rabat ve Tel Aviv arasındaki düşük düzeyli ilişkiler, 1993’te (Filistinliler ile İsrail arasında) imzalanan Oslo Anlaşması’nın ardından başlamış ancak 2. İntifada’nın başladığı 2002 yılında Fas bu ilişkileri durdurmuştu.