Pandemi Süreci ve Pandemi’nin Eğitimdeki Rolü
29 Aralık 2020 Salı 13:24
Ülkü Şentürk (Eğitmen, Yabancı Dil Öğretmeni)
Para Ajansı (PA) -Yaşam ve hayat şartları bize her geçen gün yeni bilgiler ve deneyimler kazandırmaya devam ediyor. İyisiyle, kötüsüyle bazı şartlara uyum sağlamaya çalışıyoruz. Şimdilerde sıklıkla duyduğumuz virüs, korona ve Covid-19 kelimeleri ; alışılagelen maskeler, dezenfektanlar ve eldivenler… Evet ülkece hatta dünyaca zorlu bir süreçten ve yeni öğretilerden geçiyoruz. Peki neler öğrendik ? Eğitim ve çocuklarımız bu sürecin neresinde ? Kazanımlarımız ve kayıplarımız ne oldu ?
Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız ve gençlerimiz kuşkusuz bu süreçten en çok etkilenenlerden oldu. Sürecin bu kadar uzayacağı ve okuldan bu kadar uzak kalacaklarını tahmin bile etmiyorlardı elbette. Küçük yaş gruplarına durumun ciddiyeti her ne kadar indirgenerek video ve oyunlaştırılarak öğretilse de onlar da farkındaydı durum ciddiydi ve ters giden bir şeyler vardı dışarısı onlar için tehlikeliydi. Tabii bir de daha büyük yaşlarda olup her şeyi farkında olan ve hatta hayatlarını şekillendirecek sınavlara girmeye hazırlanan da bir grup vardı. Sosyal çevrede yaşadıkları bu değişime adapte olabilmek öğrencilerimiz için de zordu.
Eğitimde Yeni Dönem, Uzaktan Eğitim
Okullarda ve sınıflarda işlenen dersler aniden dijital ortama taşındı. Eba TV ve canlı bağlantı sağlanabilecek sosyal platformlar aracılığı ile online dersler yapıldı. Öğrenciler, veliler ve öğretmenler bu yeni sürece adapte olmaya çalışırken belli başlı aksaklıklar oldu tabii ki. Evet her ağdan eğitim veriliyordu belki ama daha çok bu konuda öğrenci çalışma azmine, veli-öğretmen işbirliğine, öğretmen-öğrenci iletişimine görev düştü. Eksiklikler tamamlanmaya çalışıldı, kimine kalsa; çocuğu olmayan ya da öğretmenlik mesleğiyle alakası olmayan bireylere göre daha kolay bir sistemdi bu. Bilemezlerdi tabii hem öğrenci açısından hem de öğretmen ve veliler için ne de zorlu bir süreçti. En iyi şekilde eğitimi devam ettirmek, aksaklık olmaması için büyük efor sarf edildi. Zorluydu belki ama en azından koşullar ne olursa olsun eğitime ara verilmeyeceğini, yeri geldiğinde büyük küçük ayırmaksızın öğrencilerimizin de payına düşen sorumluluğu üstleneceklerini, velilerimizin özverisini ve tüm eğitimcilerimizin, meslektaşlarımın öğretme- eğitme gayretini gördük. Öğrenilen yeni eğitim sistemleri de artımız oldu.
Bunların yanı sıra öğrencilerin psikolojisi de sarsıldı tabii ki. Hem yeni bir eğitim süreci hem de sokağa çıkma kısıtlamaları derken enerjilerinin düştüğü ve bunun bilincinde olan ebeveyn ve biz öğretmenler daha özverili davrandık her birine. Ders işledik evet ama bunun yanında psikolojik olarak ta destek olmaya çalıştık. Çünkü artık hem onlar için hem de bizim için alışılagelmişin dışında bir eğitim sistemi vardı. Belki bizler eğitimci olmanın verdiği bir efsun ile daha çabuk adapte olduk ama öğrencilerimizin de ruh halini es geçemezdik. Çünkü eğer sağlıklı bir psikoloji yoksa sağlıklı bir eğitim de olamaz en fazla olduğu zannedilir. Bu konuda tabii ki RAM ve PDR alanlarına da ciddi görev düştü. Sonuç olarak tüm zorluğu üstlendik aslında üstlenmeye de devam ediyoruz.
Tabii ki daha bitmedi katedilmesi gereken çok yol var. Ama en azından o başlangıçta ki zorlu süreci atlattık. Şimdi Sayın Bakanımız Ziya Selçuk tarafından aktarılan yeni eğitim senaryoları var. Sınıfları gruplandırarak, ikiye bölerek verilecek olan eğitim varsayımlar arasında. Ama net bir tablo belirlemek şu an için tabii ki zor. Süreç ne getirir, bulaş riski ne derece azalır yada artar belli değil henüz. Bizler öncelikle öğrencilerimizin sağlığını, psikolojisini düşünmek durumundayız ve tabii ki her durum ve koşulda da eğitimi en iyi ve eksiksiz şekilde vermeye hazırız. Unutulmaması gereken ve en önemli nokta da bu… Eğitim her koşulda var ve var olmak zorunda, bizler zorluklar yerine kazanımlarımızı yanımıza alarak yeni fidanlar ekmeye, o fidanları yeşertmeye mecburuz.