Piyanis ve besteci Tanrıdağlı: Mozart ve Beethoven'dan sonra mutlaka bir türkü çalardım

22 Eylül 2020 Salı 16:05

İSTANBUL (AA) – “Kapı”, “Ekşi Elmalar”, “Kurşun”, “Babam”, “Koca Koca Yalanlar” gibi birçok dizi ve film müziğine imza atan piyanist ve besteci Güldiyar Tanrıdağlı, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinden ilham alan ve türkülere yer verdiği “Mülhem” albümü ile sanatsal çalışmalarını AA muhabirine anlattı.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü mezunu Tanrıdağlı, Avusturya’da, konser piyanistliği ve film müzikleri üzerine yüksek lisansını tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüğünü dile getirdi.

“Her bölgenin türkülerinde bambaşka hikayeler var”

Besteci ve icracı olarak klasik batı müziği eğitimi aldığını kaydeden sanatçı, “Aldığım bu eğitimi yurda döndükten sonra Türk müziğiyle birleştirmeyi hem keyif hem de vazife edindim diyebilirim. Mülhem albümü bir başlangıç. Elbette devamı da olacak. Türkiye kültürel anlamda çok zengin bir ülke. Her bölgenin türkülerinde bambaşka hikayeler var. Ben bunların yurt dışında da icra edilmesini çok istiyorum.” diye konuştu.

Güldiyar Tanrıdağlı, halk müziğinin dünya çapında yaygınlaşmasının önemine işaret eden Tanrıdağlı, şunları aktardı:

“Halk müziği evrenselleştiği zaman, müziğin bir türü olarak insanların zihninde yer ediniyor. Flamenko ve tango da halk müziği ancak bugün tango ya da flamenko müziğine, sadece belli bir coğrafyanın, halkın müziği olarak değil, müziğin bir türü olarak bakıyor. Dolayısıyla bizim de türkülerimiz böyle bir konuma erişebilir diye düşünüyorum. Bu anlamda bir katkı sağlamak için elimden geleni yapıyorum.”

Türkiye’nin her yöresinden türkülere yer vermeye çalıştığı yeni albümündeki eserlerden üçünü solo piyano için düzenlediğini vurgulayan sanatçı, albümde “Haydar Haydar”, “Evlerinin Önü Mersin”, “Bülbülüm Altın Kafeste”, “Bu Dağlar Kömürdendir”, “Gül Kuruttum”, “Bir Dünya Bir Pencere” ve “Fırat Kenarının İnce Duvarı” eserlerini yorumladığını ifade etti.

“Mozart ve Beethoven’dan sonra mutlaka bir türkü çalardım”

Genç sanatçı, halk müziğini evrensel bir boyuta taşımak için eserleri piyanoyla yorumlamaya devam edeceğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İlk albümüm Rachmaninov Anatolian Project de Mülhem de fikir olarak yıllardır vardı. Özellikle Avrupa’daki öğrencilik yıllarımda daha da gelişti. Avrupa’daki konserlerimi hep birkaç türküyle bitirirdim. Bach, Mozart, Beethoven, Brahms, Rachmaninov sonrasında mutlaka bir türkü çalardım. Bu alışkanlığım zamanla seyircide de yer etti ve sever, sorar oldular. Türkülerin hikayelerini de anlatıyordum, çok alkış alıyordu. Zamanla izleyiciler de alıştı. Yabancı müzisyen arkadaşlarım bu eserlerin notalarını sormaya başladı.

Yaptığım düzenlemeleri, kendim için karaladığım eskiz hallerinden daha düzgün bir şekilde notaya dökmeyi hep istedim ancak gerekli zamanı bir türlü bulamıyordum. Pandemi, bu bakımdan benim için bir fırsat oldu diyebilirim. Kendimce krizi fırsata çevirdim. Mülhem’deki fikir, yeni albümlerle devam edecek. Notalarını yazmaya başladım, bunu da bir edisyon aracılığıyla basmayı düşünüyorum. Kalıcı hale gelmeleri için çaba göstereceğim.”

Albümde, halk müziğini çokseslilik tekniğiyle işleyen Tanrıdağlı’ya, davulda Volkan Öktem, bas gitarda Eylem Pelit, alto flütte Ayşen Bulut, viyolonselde Selin Nardemir, perdesiz gitarda Onur Özçelik, gitarda ise Caner Özkan eşlik etti.