Salgın döneminde çocuk hastalıkları için 'sanal muayene' önerisi
13 Mayıs 2020 Çarşamba 14:05
İSTANBUL (AA) – İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alpay Çakmak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, koronavirüsün bulaşıcılığının çok yüksek olduğunu hatırlatarak, çocuklarda ölüm oranlarının bilimsel dergilerde yapılan olgu sunumlarında yok denecek kadar az olduğunu, bu oranın yaş ilerledikçe arttığını ifade etti.
Salgın günlerinde toplumda, özellikle de çocuklu ailelerde hastalıkla ilgili ciddi kaygı oluştuğuna dikkati çeken Çakmak, şunları kaydetti:
“Salgınla ilgili ailelerde profesyonel destek alma ihtiyacı artmaktadır. Salgın sürecinde özellikle aileler çocuklarının hastalık durumlarında görüntülü görüşme ve benzeri sosyal medya uygulamaları ile çocuklarını takip eden hekimlere ulaşılıp danışmanlık alarak, hastaneye gelmek gerekip gerekmediği ile ilgili bilgi alabilmekte. Ayrıca aileler hastalıkların evden yönetilmesi ile ilgili de destek talep etmektedir. Birçok sağlık kurumunda bu tür bir iletişim metodu uygulanmakta ve hastalar hekimleri ile görüntülü ya da sözlü olarak görüşme yapmaktadır ya da hekimi ile yazılı olarak sosyal medya üzerinden yazışmaktadır. Hekime danışılan bu çocukların klinik bulguları çok ağır olabilir, özellikle yüksek ateş varsa bulantı, kusma, ağır ishal, havale geçirme, nefes alıp vermede sıkıntı gibi ağır klinik durumlarda çocukların evde takip edilmesi daha ağır, geri dönüşü mümkün olmayan ciddi zararlara yol açabilir.”
Çakmak, bu tür ağır klinik tabloya sahip çocuklar için mutlaka sağlık kurumlarına başvurulması gerektiğini vurguladı.
Bu dönemde hekim ve ailelerin hijyen kurallarına daha fazla özen göstermeleri gerektiğine işaret eden Çakmak, sağlık hizmeti veren kurumlarda Sağlık Bakanlığının ve Bilim Kurulunun önerdiği kurallara dikkat ederek, çocukların muayenelerinin güvenli şekilde yapılabileceğini aktardı.
“Aşı ertelenmemeli, mutlaka yapılmalı”
Aşının çocukların sağlığı üzerindeki etkisine değinen Çakmak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğer çocukların aşı zamanı gelmişse aşı, bu kurallara dikkat edilerek vakti geçirilmeden yapılmalıdır. Çocuklarımız bu dönemde aşı zamanı gelmişse veya çocuklarda ciddi hastalık olması durumunda mutlaka triaja dikkat eden bir sağlık kurumuna başvurmalıdır. Çocuklara yapılan aşı takvimindeki aşılar bilindiği gibi çocukluk dönemimde önemli hastalıklara yol açan tedavisi zor ya da bugün için tedavisi olmayan hastalıklardan korumaktadır. Çok önemli bir neden yokken çocukların aşılarının ertelenmesi çocukların sağlığı açısından daha ciddi sıkıntılara yol açabilir. Bu sebeple aşı yapılmasına engel bir durum yoksa aşı ertelenmemeli ve mutlaka yapılmalıdır. Tüm uygulanan aşılar aynı değer ve kıymettedir. Bir aşının diğer aşıya tercih edilmesi gibi bir durum yoktur. Uygulanan her aşı çocuklar için aynı derecede kıymetli ve zorunludur.”
Ailelerin çocuklarda bu dönem vitamin ihtiyacında bir değişiklik olup olmadığını da merak ettiğini aktaran Çakmak, bu döneme özgü bir vitamin desteğine ihtiyaç bulunmadığını, normal sağlıklı ve düzenli beslenme ile taze meyve ve sebze tüketilmesinin yeterli olacağını ifade etti.
“Çocuğun günlük rutinlerine devamı önemli”
İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Arzu Yükselen de çocukların bu dönemde uzaktan eğitim yoluyla evde eğitim-öğrenimlerine devam ettiğini hatırlattı.
Anne babaların çocuklarına bu durumun çok özel bir sebepten dolayı yaşandığını, bu uygulamanın da tıpkı okul gibi olduğunu ve onun için yararlarını yaşına ve gelişim düzeyine uygun olarak anlatmasının olumlu bir yaklaşım olacağını dile getiren Yükselen, şöyle devam etti:
“Anne, babaların tıpkı normal süreçte olduğu gibi bu dönemde de çocuğunu dersleri gerektiği zamanda izlemesinin ve ödev gibi sorumluluklarını yerine getirmesinin önemini hatırlatması yararlı olabilir. Çocuğun günlük rutinlerine devamı, örneğin sabah erken kalkması, kahvaltı etmesi, gün içinde evde bireysel ya da bir arada yapılabilecek etkinliklerden sonra akşam uygun saatte uyumaya geçmesinin sağlanması onun derslere uyumunu kolaylaştırabilir. Özellikle ders saatlerinde evde sessiz bir ortamın sağlanması da çocuğun derslere daha kolay odaklanmasına yardımcı olabilir.”
“Evde geçirilen zaman verimli bir fırsata dönüştürülebilir”
“Aileler evde bir arada geçirecekleri zamanı keyifli ve verimli bir fırsata dönüştürebilirler.” diyen Yükselen, şu tavsiyelerde bulundu:
“Bunun için birlikte resim yapma, kitap okuma, oyunlar oynama gibi farklı etkinlikler bir arada yapılarak zaman geçirilmesi uygun olabilir. Okuma yazma bilmeyen çocuklara anne-babanın kitap okuması, diğer yaş gruplarındaki çocuklar için ise evde herkesin ortak bir okuma zamanı belirlemesi önerilebilir. Bu ortak okuma zamanında kitle iletişim araçlarından uzak durmak prensip edinilebilir. Aile oynanacak kutu oyunları, isim-şehir ile adam asmaca gibi oyunlar da yine oynanabilecek oyunlar arasında sayılabilir. Her yaş grubu çocuklarla anne babanın etkileşim kurmasını sağlayacak ve eğlenceli bir diğer etkinlik de yemek hazırlamaktır.”
Yükselen, evde kalmanın beraberinde hareketsiz kalmayı da getirdiğini, bu dönemde ev içinde tüm aile bireylerinin katılacağı egzersiz tavsiyesinde bulunarak ve bunun fiziksel ve ruhsal olarak olumlu etki yapacağını söyledi.
Yükselen, sözlerini şöyle tamamladı:
“Normal süreçte televizyon ve internet kullanımı ile ilgili nasıl düzenlemeler varsa bu dönemde de bunlara uymaya çalışmak, günün belli saatlerinde eğlence amaçlı bilgisayar tablet ya da telefon kullanımına izin vermek gerebilir. Anne, babaların çocuklarına örnek davranış oluşturdukları unutulmamalı, onların da teknolojik aletleri amacına uygun şekilde kullanmaları gerektiği göz ardı edilmemelidir.”