Salgın sağlıklı çocuk ve ailelerinde kaygıyı daha çok artırıyor

26 Ağustos 2020 Çarşamba 14:08

ANKARA (AA) – Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aşye Tana Aslan başkanlığından yürütülen “Kronik akciğer hastalığı olan çocuklar ve onlara bakım veren annelerinde ve sağlıklı çocuklar ile onların annelerinde, Kovid-19’a yönelik ve genel kapsamda sürekli kaygı düzeyi” başlıklı araştırmanın sonuçları, uluslararası Pediatric Pulmonology Dergisi’nde yayımlandı.

Prof. Dr. Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küresel salgının hala etkisini gösterdiğini belirterek, kronik akciğer hastalıkları ve akciğerle ilgili sorunlarının salgın döneminde sağlığın korunmasında önemli bir risk faktörü olduğunu söyledi.

Kovid-19’un damlacık yoluyla bulaştığını anımsatan Aslan, özellikle çocuklarda bulaşın yüksek olduğunun altını çizerek, “Özellikle 2 yaş altı çocukların maske takmakla ilgili problemlerinin olması, fiziksel mesafeyi korumakla ilgili sıkıntı yaşamaları nedeniyle virüsü bulaştırma olasılıkları daha fazla.” diye konuştu.

Türk geleneksel yaşam biçiminde “geniş aile”nin yaygın olduğunu belirten Aslan, anneanne, babaanne, dede ile çocukların da aynı ortamda bulunmasının, onlarla temas edilmesinin bulaştırma riskini artırdığını vurguladı.

“Araştırma kapsamında, aileleri ve çocuklara Kovid-19’a ilişkin bilgi de verildi”

Salgın sürecinde, kaygı ve endişenin de artabildiğini anlatan Aslan, “Kronik akciğer hastalığı olan çocuklar ve onlara bakım veren annelerinde ve sağlıklı çocuklar ile onların annelerinde, Kovid-19’a yönelik ve genel kapsamda sürekli kaygı düzeyi” başlıklı bir araştırma yaptıklarını aktardı.

Prof. Dr. Aslan, araştırmanın kronik akciğer hastalığı olan çocuk ve aileleri ile sağlıklı çocuk ve aileleri kapsadığının altını çizerek, çalışmada, karşılaştırma yapılabilmesi için takibini yaptıkları ve gönüllü olan hasta grubu ile bir rahatsızlığı olmayan sağlıklı çocuklar ve annelerinin yer aldığını aktardı.

Çocuklarda ilkokul çağı ve ergen yaş grubunu kapsayan araştırmanın telekonferans ile her iki gurupta yer alan çocuk ve ailelerine yöneltilen anket yöntemiyle gerçekleştirildiğini dile getiren Aslan, ankette 40 ve onun alt başlıklarında sorular yer aldığını belirtti.

Ailelere uyku ve uyanık kaldıkları saatler evdeki işler, kendilerini nasıl hissettikleri gibi kapsamlı sorular sorulduğunu ve Kovid-19’a ilişkin bilgi de verildiğini dile getiren Aslan, “Bilgilendirmenin ardından bilgi düzeylerinin artmasının kaygılarını azaltıp azaltmadığını da soruldu. Ardından verilen cevaplara göre bir skorlama yapıldı ve bu skorlama üzerinden değerlendirme gerçekleştirildi.”

“Güven ve tecrübe, çocuk ve ailelerinde kaygı düzeyinde azalmaya eden oluyor”

Prof. Dr. Aslan, araştırmada kronik akciğer hastalığı bulunan çocukların ve annelerinin kaygı düzeylerinin salgın nedeniyle daha fazla olması beklenirken, tam tersi şekilde kontrol grubundaki sağlıklı çocuk, ergen ve ailelerinde Kovid-19’a yönelik kaygının çok daha fazla olduğu saptandığını vurguladı.

Aslan, bu sonuca ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Sonuçları şöyle yorumluyoruz. Tedavi gören çocuklarla hekimler olarak sürekli iletişim halindeyiz ve bu çocuklar daha önce hastalıklı süreçler geçirdiklerinden daha tecrübeliler. Bu çocuklar ve aileleri, herhangi bir durumda nereye gideceklerini, nasıl davranması gerektiğini, hangi hekimle görüşeceklerini çok daha iyi biliyorlar. Dolayısıyla hastalık tecrübesi ve tedavi sürecine ilişkin bilgisi olan, hekime nasıl ve ne zaman ulaşılması gerektiğini bilen çocuk ve ailelerinde kaygı düzeyinde azalmaya neden oluyor.”

Prof. Dr. Aslan, normal süreçte tedavi gördüğü ve takip altında bulunduğu için hekim kontrolünde olduğunun bilinmesinin de hastalığı bulunan çocuk ve ailelerinde güven hissinin artmasına yol açtığını belirterek, bunun da kaygı düzeyini düşürdüğü değerlendirmesinde bulundu.

Araştırmanın önemli bir sonucunun da egzersiz, hijyen kurallarına uyum üzerine olduğunu aktaran Aslan, “Evde, fiziksel egzersiz yapan ve hijyen koşullarına özen gösteren annelerde de kaygı düzeyinin daha düşük olduğu belirlendi.” diye konuştu.