Tanı yöntemlerinin yaygınlaşması meme kanserinde erken teşhisi kolaylaştırıyor
22 Ekim 2020 Perşembe 12:42
KOCAELİ (AA) – Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi genel cerrahi uzmanı Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, AA muhabirine, Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) ile diğer sağlık kurumlarında mamografi ve ultrasonografiyle meme kanserinin, henüz elle hissedilemeyen aşamada saptanarak erken tanı konulabildiğini söyledi.
Meme kanserinde erken tanı konulduğunda ölüm oranlarının çok düştüğünü belirten Cantürk, “Ne kadar geç kalınırsa o kadar çok ölüm oranı artıyor. Fakat onunla ilgili de endişeye mahal yok. Her geçen gün yeni tedaviler, yeni ilaçlar çıkıyor.” dedi.
Cantürk, akıllı kemoterapi yöntemlerinin kanser hücresine etki ettiğini dile getirerek, “Yarar-zarar oranını tartarak kullanıyoruz. Ölüm oranlarının azalmasında en önemli etkenlerden biri de bu geliştirilen kemoterapi ilaçlarıdır. Başta antihormon ilaçları, akıllı ilaçlar, sadece hedef kanser hücresini yok eden ilaçlar geliştiriliyor. Bunların geliştirilmesiyle tedavi başarısı artıyor.” diye konuştu.
“Meme kanserinde ölüm oranları azalıyor”
Dünyadaki en fazla ölüm nedenin kanserden olduğunu, Türkiye’de ise daha çok kalp hastalıklarının ölüm sebeplerinde birinci sırada yer aldığını, bunu kanserin takip ettiğini aktaran Cantürk, şöyle devam etti:
“Beslenme alışkanlıklarımızın ve çevresel faktörlerin değişmesi gibi nedenlerle kanser görülme sıklığı ülkemizde de artıyor. Meme kanseri görülme sıklığı da artıyor çünkü farkındalık artıyor. İkincisi sağlık hizmetlerindeki gelişmelere paralel insanların tanı koyma yöntemlerine kolay ulaşabilmesi söz konusu. Yani daha kolay mamografi ve meme ultrason çektirebiliyorlar. Böylelikle de elle hissedilebilir aşamaya gelmeden meme kanserini yakalıyoruz. Dolayısıyla meme kanserinin görülme sıklığı artıyor. Ama bir taraftan baktığımızda meme kanserinden ölüm oranları da da aynı şekilde artış göstermiyor. Meme kanserinde ölüm oranları azalıyor.”
Cantürk, meme kanseri farkındalık etkinliklerinin medya kanalıyla arttığına ancak bazen yanlış bilgilerin toplumda endişeye yol açtığına dikkati çekerek, meme kanseriyle mücadelede erken tanının konulmasının önemli olduğunu, bunun için de kadınların belli sıklıkla mamografi ve ultrasongrafi takiplerinin yapılması için hekime başvurulması gerektiğini vurguladı.
Her 8 kadından birinde meme kanseri görüldüğünü aktaran Cantürk, doğum yapmış, emzirmiş kadınlarda meme kanseri görülme riski azaldığını kaydetti.
“Kadınlarda Marmara ve Ege’de farkındalık daha fazla”
Cantürk, Türkiye’de, özellikle Marmara ve Ege Bölgesi’nde kadınların doktora gitme oranı daha yüksek olduğu için meme kanserinin daha erken teşhis edildiğini anlatarak, şunları kaydetti:
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kadınların hekime gitme oranları daha düşük. Meme kanseri için konuşuyorum çünkü ayıp sayılıyor. Bir kitle oluşuyor, eşi ciddiye almayabiliyor ya da kadın söylemiyor, kitle belli bir noktaya geldikten sonra artık hekime gidiyor. Yaptığım çalışmada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ileri evre meme kanserini daha sık gördük. Halbuki Marmara Bölgesi’nde birinci evre meme kanseri daha sık görülüyor. Vatandaşa şunu söylemek lazım; hekime ve sağlık personeline perde yok. Yani insanın sağlığını koruması bir ibadet aslına bakarsanız çünkü Allah’ın verdiği canı kimsenin harcamaya hakkı yok.”
Hastanelerinde meme kanseriyle ilgili her türlü alt yapının olduğunu, hastalara her türlü desteği verdiklerini sözlerine ekleyen Cantürk, “Ülkemizde meme kanserine ve diğer kanser türlerine karşı hastanelerimizdeki imkanlar üst düzeyde. Herhangi bir eksiğimiz yok, fazlamız var ki buraya yabancı ülkelerden gelen meslektaşlarımız, hastanelerimizi gördükleri zaman imreniyorlar. Pandemi döneminde bunu daha iyi gördük. İtalya, İngiltere gibi Avrupa’nın merkezindeki hastanelerin şartlarıyla Türkiye’deki hastaneleri karşılaştırmak mümkün değil. Biz onlara göre çok ileri bir durumdayız.” değerlendirmesinde bulundu.