Tarihi zeka ve strateji oyunu 'Mangala' UNESCO listesinde
20 Aralık 2020 Pazar 13:11
ANKARA (AA) – Dünya Etnospor Konfederasyonu Yönetim Krulu Üyesi ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Geleneksel Sporları Araştırma ve Uygulama Merkezi Yöneticisi Dr. Zeynep Nalcıoğlu, Türk strateji ve zeka oyunu “Mangala”nın UNESCO listesine kaydedildiğini bildirdi.
Nalcıoğlu, tarihi zeka ve strateji oyunu olarak tanımlanan “Mangala”nın insanlığın ortak mirası olarak UNESCO listesine dahil edilmesiyle ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Mangala’nın bir Türk zeka ve strateji oyunu olduğunu ifade eden Nalcıoğlu, “Mangala’nın temeli çok eski dönemlere dayanıyor, hatta Şanlıurfa’da Göbeklitepe’de yapılan araştırmalarda orada da bir mangala oyun alanına rastlandı. Hatta daha önce Gaziantep Müzesi’nde de mangala kayası adı verilen bir mangala düzeneği vardı. Mangala gerçekten çok eski dönemlere dayanan ama Osmanlı döneminde de çok yaygın bir şekilde oynanan günümüze kadar ulaşan günümüzde de yaygınlığını sürdüren bir Türk zeka ve strateji oyunudur.” bilgisini verdi.
Zeynep Nalcıoğlu, mangalanın Türkiye’de hangi illerde daha çok oynandığına ilişkin de “Ülkemizde çok yaygın bir şekilde pek çok yerde oynanıyor. Ancak farklı isimler alıyor. Şu anda listeye de genel bir adı olarak “Göçürme” ismiyle yer aldı. Yani “Mangala” ve “Göçürme” adıyla kaydedildi. Çok yerde oynandığı için de “Hane”, “Altı ev”, “Kuyu”, “Mele” gibi pek çok farklı adı da var “Mangala”nın. Anadolu’nun pek çok yerinde farklı adlarla anılıyor.” dedi.
Birçok bölgede farklı isimlerle anıldığı için oynanış şekillerinin de buna bağlı olarak değiştiğini anlatan Nalcıoğlu, “Genel oynanış şekli şu şekilde; iki kişi oynuyor, 6’şar tane olmak üzere 12 tane hane ya da çukur adı verilen bölümler var ve oralara 6’şar tane taş konuyor, toplam 48 tane taş ile oynanıyor. Bu en yaygın oynanışı, en çok taşı toplayan da oyunu kazanmış oluyor. İki grup şeklinde oynanabilen, daha fazla taş sayısıyla oynanabilen çeşitleri de var.” diye konuştu.
“Her taşın bir askeri temsil ettiği, baba ocağının hiç boş bırakılmadığı..”
Dr. Nalcıoğlu, “Anadolu’nun pek çok yerinde toprak kazılarak da oynanıyor, zaten öyle ortaya çıkıyor, aslında ilk oynanış şekillerinde biz bir mangala tahtası değil toprağa kazılarak oynanma görüyoruz. Dünyanın pek çok yerinde de yaygın bir oyun ama Türk kültüründe farklı özellikleri var. Türkiye’de en çok şu yaygındır; stratejiye dayalı bir oyun olduğu bilinir, o yüzden de ‘her taşın bir askeri temsil ettiği, baba ocağının hiç boş bırakılmadığı için Türk kültüründe mangaladaki kuyuların da hiç boş bırakılmadığı, iki başlılık Türk askeri sisteminde çok rastlanmadığı için o yüzden çiftleme diye kuralların olduğu ve bununla ilişkilendirilen aslında Türk kültürüne özgü de bir sistemi var, biz de oynanan şeklinin.” değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada oynanış şekillerine yönelik de Nalcıoğlu, “Biz bunun Afrika’da tohumlarla da oynandığını görüyoruz. Tohum saçma, işte baharın gelişini kutlamakla ilişkilendirildiğini de görüyoruz. Özellikle “Göçürme” adıyla genel olarak biliniyor, ama bugün “Mangala” adıyla yaygınlaşmış.” açıklamasını yaptı.
“Kazakistan’da “Dokuz Kumalak”, Kırgızistan’da “Tokuz Korgool” olarak biliniyor”
Zeynep Nalcıoğlu, mangalanın UNESCO listesine dahil edilmesiyle ilgili yapılan çalışmalar konusunda ise şu ifadeleri kullandı:
“İlk önce ulusal envantere kaydediliyor. Bizim de “Mangala” dosyamız öncelikle Kültür Bakanlığı tarafından envantere kaydedildi. Daha sonra geçen yıl ocak ayında Kazakistan ve Kırgızistan’ın da temsilcileriyle birlikte İstanbul’da Türkiye’nin moderatörlüğünde Dünya Etnospor Konfederasyonunun ev sahipliğinde ilk toplantımızı gerçekleştirdik. Bu oyunlar Kazakistan’da “Dokuz Kumalak”, Kırgızistan’da “Tokuz Korgool” olarak biliniyor, taş sayıları ve çukur, hane sayıları farklılaşıyor ama temel sistem aynı. Taşları bir kuyudan bir kuyuya ‘göçürme’ yani taşıma ve hanede en çok taşı toplama. UNESCO’nun listesine zaten ortak dosya olarak “Tokuz Kumalak”, “Tokuz Korgool” ve “Mangala-Göçürme” adıyla kaydedildi. Kırgızistan ve Kazakistan’dan da temsilcilerin katıldığı Kültür Bakanlığı, UNESCO Türkiye milli komisyonu ve sivil toplum kuruluş temsilcileriyle birlikte son toplantımızı yaptık. Bu toplantıda dosyamızı yazdık, herkes elindeki verileri paylaştı.”
“Sonra ortak bir dille üç ülke bir dosya yazdık, dosyada oyunun özelliklerine ve neden UNESCO’ya girmesi gerektiğine yer verdik. Kültürel boyutuna, doğayla bağlantısına, oyuna başlarkenki sözlü kültürle ilişkisine de yer verdik. Görsellere de yer vererek dosyayı UNESCO’ya sunduk.” diyen Dr. Nalcıoğlu, şöyle devam etti:
“Bu yıl Jamaika’da yapılması planlanan UNESCO toplantısı Kovid-19 nedeniyle çevrim içi gerçekleştirildi. Geçen yıl Kolombiya’da ‘Geleneksel Türk okçuluğu’nu kaydettirmiştik. UNESCO merkezi, Jamaika’nın ev sahipliğinde çevrim içi toplantı yaptı ve UNESCO’nun insanlığın somut olmayan kültürel mirası temsili listesine “Mangala-Göçürme” adıyla kaydedildi.”
“Divanu Lugati’t-Türk’te bile “Göçürme, Köçürme” adıyla yer alıyor”
Mangala’nın Şanlıurfa ile ilişkisine yönelik de Nalcıoğlu, “Şanlıurfa’da Göbeklitepe’de çıkan mangalaya dair alan bizi çok eski bir tarihe götürdü. En eski oynanış yeri Şanlıurfa diye o yüzden anılıyor. Bu oyun, Divanu Lugati’t-Türk’te bile “Göçürme, Köçürme” adıyla yer alıyor, dolayısıyla çok tarihi bir oyun.” dedi.
Nalcıoğlu, mangalayı nasıl koruyacak ve gençlere nasıl ulaştıracaklarına yönelik de “UNESCO’ya kaydedilme nedeni de bunun yaşayabilirliğini nasıl sağlayacağız. Özellikle Dünya Etnospor Konfederasyonu bu oyunu yaygınlaştırdı, diyebiliriz. Evet bu oyun yaygındı ama bugün neredeyse bütün okullarda bir Türk zeka ve strateji oyunu olarak oynanıyor. Hatta görme engelliler için bu oyunun erişilebilirliğini artırdık ve onlar için özel tahtalar ürettik. Dolayısıyla bu oyunun herkes tarafından oynanabilir olmasını sağlamaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
Mangala turnuvalarının düzenlendiğini belirten Nalcıoğlu, “Salgın döneminde özellikle Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi olarak çeşitli çevrim içi içerikler üreterek evlerde nasıl ailemizle oynayacağız, dedik. Bunlara dair içerikler ürettik, bu oyun gerçekten sadece çay tabaklarıyla evdeki kuru bakliyatla oynanabilen bir oyun. Aileler evlerinde çoçuklarıyla birlikte bu oyunu nasıl oynar, bu kuşaklar arası aktarımı nasıl destekleriz, bir dede torunuyla nasıl oynar bununla ilgili de faaliyetler yürütüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Zeynep Nalcıoğlu, “Dünya Etnospor Konfederasyonu da bu oyunun nasıl dijitalleştirilebileceğini, gençlere nasıl bir içerik üreterek sanal ortamda oynayabileceklerine dair çalışmalar yürütüyor. Çok yönlü bu oyun yaşatılmaya çalışılıyor. Bugün çocuklara sorduğumuzda pek çok çocuk okullarda bu oyunu öğreniyor, derslerde de artık var.” diyerek açıklamasını tamamladı.
Muhabir: Fatih Çakmak