Türk bilim insanı göz hastalıkları alanındaki çalışmalarıyla 6 buluşa imza attı

7 Haziran 2020 Pazar 14:06

İSTANBUL(AA) – İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yetik, hipokrat yeminini ettiği günden itibaren sadece hastalarının dertlerine deva olmak için değil göz hastalıkları alanına yenilikler getirmek için de çalışıyor.

Muayene ve ameliyat esnasında kullandığı teknik malzemelerin eksik yönlerini fark eden Yetik, bu eksikliklerin giderilmesi ve meslektaşlarının hayatının kolaylaşması adına fikirler geliştiriyor.

İlk buluşunun tohumlarını uzmanlık yıllarında yenidoğan ve prematüre bebeklerin göz muayenelerini kayıt altına almayı sağlayacak bir ürün geliştirme isteğiyle atan Yetik, bu fikrini “Vücut alanlarının görüntülenmesi için bir sistem” adını verdiği buluşuyla gerçekleştirdi ve ilk uluslararası patentini 2017’de elde etti.

Prof. Dr. Yetik, ayrıca “Vitreoretinal cerrahide bıçak makas yapılanması”, “Makula deliği onarıcı enstrüman”, “Göz içi yabancı cisim ekstraktörü”, “İllüminasyonlu vitrektomi lensi” ve son olarak Nisan 2020’de patent belgesini aldığı “Göz cerrahilerinde nemlendirilmiş kontrollü yüksek basınçlı hava uygulama sistemi” adlı icatlara da imza atarak, 8 yıl içerisinde uluslararası patentli 6 buluşun mucidi oldu.

Validasyon tarihleri dolan ilk iki buluşu Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerinin yanı sıra, ABD, İngiltere, İrlanda, İzlanda, Arnavutluk, Hırvatistan, Monako, Norveç, San Marino, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde de tescil edilen ve 76 tescil belgesine sahip olan Yetik, diğer patentlerinin de validasyonlarını tamamlaması ve ülkeler bazında tescillenmesi sonucunda toplamda 200’ü aşkın tescil belgesine sahip olacak.

Prof. Dr. Yetik’in tüm patentlerinin fikri mülkiyetleri aynı zamanda mensubu olduğu İÜC Cerrahpaşa Tıp Fakültesine ait sayılıyor.

“Bir sorun yaşarken, ‘Çözümü kendim bulayım’ demek mizaç işi”

Prof. Dr. Yetik, AA muhabirine, mucitlik sevdasının çocukluk yıllarından geldiğini söyledi.

Çocukken kendi oyuncaklarını yaptığını anlatan Yetik, “4-5 yaşlarındayken üzerinde desenleri olan mutfak fayanslarımızdan birini özenle kırarak kendime yapboz yapmıştım. İlkokuldan liseye kadar kesintisiz TÜBİTAK Bilim Teknik Dergisi abonesiydim. Çapa’da öğrenciliğe başladığımda Scientific American abonesi oldum. Yani, bilim ve teknolojiye hep meraklıydım. Bir şeylere çözüm üretmeye, bir cihaz arızalandığında kendi başıma tamir etmeye ilgiliydim. Bir sorun yaşarken, ‘Çözümü kendim bulayım’ demek biraz mizaç biraz da yetişme işi.” dedi.

Buluşun hayata geçirileceği iş alanında çalışan biri olmanın da ihtiyaçları birebir tespit etmede önemli bir avantaj sağladığını dile getiren Yetik, bir buluş ortaya koyabilmek için ihtiyacı saptamak, bu ihtiyacı çözmek için fikir üretmek ve üretilen fikrin bir başka örneğinin bulunmadığını teyit etmek gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Yetik, patent için müracaat etmenin başka bir şey, müracaatın patent belgesine hak kazanmasının ise başka bir şey olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bir görüş ya da ürünün patentlenebilirliğinin ön araştırmasının yapılması gerekir. Eğer ön araştırma raporlarında olumluluk varsa yola çıkılmalıdır. Aksi halde sadece ‘Patent müracaatım var.’ demek için müracaat edilecekse bu çok anlamsızdır. Zira eninde sonunda o müracaatın yeni bir fikir olmadığı anlaşılır ve red olunur. Öte yandan, bir buluşa ABD Patent Ofisi ve Avrupa Patent Ofisi (EPO) gibi uluslararası patent merkezlerinden patent belgesi alabilmek ayrı şey, o patent belgesini tek tek ülkeler bazında geçerli kılabilmek yani o ülke için validasyonunu sağlayabilmek ayrı bir şeydir. Patentin ticari bir değere dönüşebilmesi için pazar bulabilecek her ülkeye ayrı ayrı girişi, orada valide edilmesi, yıllık aidatlarının ödenmesi gerekir. Bunların hepsi başlı başına öğrenilmesi gereken aşamalar ve tecrübelerin en fazla önem kazandığı sahalardır.”

“Bir buluşun sanayiye uygulanabilirliği patentlenebilmesi için şarttır”

“Buluşlarım henüz pazarlanan ürünlere dönüşmedi, prototiplerini de yalnızca kendim kullanıyorum. Fikirlerimin somutlaşması ve bir ürün haline dönüşmesi için firmaların desteğine ihtiyaç duyuyorum.” diyen Yetik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ben bir fikir üretir, bunun yeni ve sanayiye uygulanabilir olduğunu gösterebildiği için patentini alabilirim. Bir buluşun sanayiye uygulanabilirliği patentlenebilmesi için şarttır. Dolayısıyla patent almış bir buluşun ürüne dönüşmesi için sanayici ve teknoloji üreten firmalarla buluşması gerekir. Brezilya, İsrail gibi yabancı ülke vatandaşlarından patentlerimi son ürünlere dönüştürme talebini iletenler oldu. Patentlerin ticarileştirilmesi apayrı bir konudur ancak biz buradan üniversitemize önemli kaynaklar oluşturmak istiyoruz ki bu benim için en büyük gururlardan biri olacaktır. TÜBİTAK bu alanda ciddi bir proje destek fonu duyurdu. Üniversitelere patentlerinizi, yatırımcınızı getirin maliyetlerinizin hatta yüzde 85’ine kadar varacak kısmını ben karşılayayım, yeter ki bizim de ülke olarak uluslararası alanda patentli ürünlerimiz olsun diyor. Bunlar gerçekten çok kıymetli adımlar. Ağustos’un 17’sine kadar süremiz var. İnşallah biz de bu destekten faydalanmak istiyoruz. Örneğin, Vestel’in dijital altyapısı çok güçlü, özellikle vücut alanlarının görüntülenme sistemini çok iyi ve güzel bir ürüne dönüştürebilirler.”

“Başkaları cesaretinizi kırmak isteyebilir. Cesaretli olalım”

Prof. Dr. Hüseyin Yetik, göz hastalıkları alanına kazandırmak istediği 3 yeni buluşu daha olduğunu ancak içinde bulunulan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından dolayı henüz patent başvurularını yapamadığını belirtti.

Getirilen yeni düzenleme kapsamında bundan sonraki müracaatlarını üniversitenin paydaşı sıfatıyla yapacağını anlatan Yetik, “ABD’ye, Avrupa’ya bakın, MIT, UCLA, Heidelberg gibi sayamayacağımız kadar çok teknoloji ürünleri üreten üniversiteler görürsünüz. Bizim bunlardan ne eksiğimiz var? Dünyadan ciddi paralara satın aldığımız birçok teknolojik ürünü, milyon dolarlık tıbbi cihazları kendimiz üretebiliriz. Dünyaya yeni teknolojiler satan, tıbbi cihazlar üreten bir ülke olabiliriz. Bizim insan kaynağımız çok iyidir. Özellikle sağlık alanında çok iyiyiz ki bu son olaylar da bunu gösterdi.” şeklinde konuştu.

Üniversite yönetiminin kendisine verdiği destekten memnuniyet duyduğunu dile getiren Yetik, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bir öğretim üyesinin Danimarka’dan ABD’ye Çin’den Hindistan’a kadar patent alması sonraki nesillere örnek olması, onları da özendirmesi adına önem taşıyor. İnsan ‘bunu başarırım’ diye yola çıkmasını bilmelidir. ‘Sen de icat çıkarma’ diye bir laf vardır. Oysa cesaretli olmak gerekir. Her bir bireyin bu dünyada var oluş gerekçesini bulması ve o gerekçe üzerine yaşaması aslında o bireyin ibadetidir. İbadet, kulluk eylemi demektir. Herkes kendi tanımını bulur da ardında güzel eserler bırakma kaygısıyla yaşarsa bu dünyada var oluşunun anlamını da bulmuş olur. Ben hep böyle yaşamaya gayret ettim. Başkaları cesaretinizi kırmak isteyebilir. Cesaretli olalım. Biz de başarabiliriz.”