Uzmanlara göre Paşinyan'ı ağır bir savaş suçları faturası bekliyor
25 Ekim 2020 Pazar 11:51
İSTANBUL (AA) – Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Sarıkaya, Başkent Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yelda Ongun ile TOBB Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. İsmail Safi, AA muhabirine, işgal ettiği Dağlık Karabağ’da Azerbaycan ordusu karşısında kayıpları artan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, vatandaşları “cephede savaşmaya” çağırmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Sarıkaya, Paşinyan’ın halkı Azerbaycan’a karşı savaşmaya çağırmasının, “sivillerin canlı kalkan olarak kullanılması” anlamına geldiğini belirterek bunun Cenevre Sözleşmelerine göre “savaş suçu” olduğunu vurguladı.
Paşinyan yönetimi ile Azerbaycan topraklarındaki ayrılıkçıların bazı fiillerinin, uluslararası hukuk bakımından “savaş suçu” oluşturduğuna kuşku olmadığını belirten Sarıkaya, “15 yaşından küçük çocukların ulusal silahlı kuvvetlere çağrılması, askere alınması veya çatışmalarda aktif kullanılması suçlar arasında yer alıyor. Ancak Paşinyan, Azerbaycan topraklarında süren bir çatışma için Ermenistan bütününde seferberlik ve asker alımı uygulamakta, bunu bir övünç kaynağı gibi paylaşmaktadır.” ifadesini kullandı.
Sarıkaya, savaş suçlarının, “1949 Cenevre Sözleşmeleri” olarak bilindiğini ve 4 uluslararası sözleşmede sayıldığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Azerbaycan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul kararları dahil pek çok uluslararası belgeyle teyit edilmiş bir işgale karşı, kendi ülkesinde tamamen ‘meşru müdafaa’ kapsamında savaşmaktadır.
Ermenistan ise 1992’den itibaren Azerbaycan topraklarında, Cenevre Sözleşmesi’nde ‘çok ciddi ihlal’ başlığı altında sıralanan ‘hukuka aykırı sürgün, nakletme, hukuka aykırı alıkoyma’, ‘askeri gereklilik olmadan, yasa dışı ve keyfi olarak mülkiyetin yaygın yok edilmesi veya sahiplenilmesi’, ‘vücuda veya sağlığına kasten büyük ıstırap verme veya ciddi yaralamaya sebep olma’ suçları işlemektedir.”
“Suriye ve Lübnan’dan sivil nüfus taşınmaya gayret edilmiştir”
Yine Cenevre Sözleşmesi’ndeki “çarpışmalarda doğrudan yer almayan sivil bireylere ya da sivil nüfusa karşı kasten saldırı yöneltilmesi”, “savunmasız veya askeri hedef oluşturmayan kent, köy, yerleşim yeri veya binaların bombalanması veya bu yerlere herhangi bir araçla saldırılması” maddelerini anımsatan Sarıkaya, Paşinyan ve ekibinin Azerbaycan ordusunun başarıları karşısında bunları da açıkça ihlal ettiğini vurguladı.
Ermenistan tarafının sicilini kalıcı biçimde bozan bir başka hususun da sivillerin “canlı kalkan olarak kullanılması” anlamına gelecek uygulamaları olduğuna dikkat çeken Sarıkaya, şunları söyledi:
“Cenevre Sözleşmesi’nde ‘belli noktaları, alanları veya askeri güçleri askeri operasyonlardan muaf tutmak için bir sivilin veya diğer korunmuş bir kimsenin varlığının kullanılması’ da suç olarak sayılır. Paşinyan yönetiminin, savaş içerisinde dahi sivilleri, Karabağ’a yerleşmeye yönlendirme gibi fiilleri vardır. Azerbaycan’a ait bu topraklara özellikle son 10 yıldır Suriye ve Lübnan’dan da sivil nüfus taşınmaya gayret edilmiştir.”
– “Sivilleri hedef alarak savaş suçu işliyor”
Başkent Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı, Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Ana Bilim Dalı Başkanı Ongun, Azerbaycan ordusunun Dağlık-Karabağ’da topraklarını işgalden kurtarmak için başlattığı haklı mücadelesini sürdürdüğünü belirtti.
Azerbaycan’ın diplomatik dengeleri ve uluslararası hukuku gözeterek askeri ve siyasi gücünü pekiştirdiğini vurgulayan Ongun, “Buna karşılık Ermenistan ordusunun, Azerbaycan sivil yerleşim birimlerine saldırarak hem cephedeki başarısızlıklarının hem de işgal politikalarının üzerini örtmeye çalıştığını, sivilleri hedef alarak savaş suçu işlediğini görüyoruz.” dedi.
“Türkiye’yi bölgeye çekmeye yönelik girişimler”
Ongun, Rusya, ABD ve Fransa’nın desteğine muhtaç olan Ermenistan’ın, Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmak gibi politikalar güttüğü şeklinde gerçekle bağdaşmayan açıklamalarla Batı ülkelerini kışkırtmaya çalıştığına dikkat çekerek şunları kaydetti:
“Ermenistan, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üzerinden (KGAÖ) Rus askerlerini bölgeye sokma gayretini sürdürmektedir. Dağlık Karabağ’a, PKK unsurlarını yerleştirdiği, Güney Kıbrıs Rum yönetiminden komutan düzeyinde destek aldığı, Korgeneral Apostolos Pervolorakis’in Ermeni milisleri ve PKK/YPG mensuplarını eğittiği yönündeki haberlerin basında yer alması, doğrudan Türkiye’yi provoke etmeye, kışkırtmaya ve bölgeye çekmeye yönelik girişimlerdir.”
Ongun, Azerbaycan ordusu karşısında kayıpları artan Paşinyan’ın, vatandaşlarını “cephede savaşmaya” çağırmasıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Paşinyan’ın, Ermeni halkını cepheye davet etmesi, kendisini mağdur, Azerbaycan’ı saldırgan gösterip, dünya kamuoyunu arkasına almaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Bu yolla Paşinyan’ın, Azerbaycan’ı sivil kayıplardan sorumlu tutma çabası içinde olduğunu söylemek mümkün.
Ermenistan’ın haksızlığı ve işgalci oluşu, BM Güvenlik Konseyinin ve AGİT’in aldığı kararlarla kabul edilmiştir. Buna rağmen yıllardır Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’a yönelik tutumuyla bölgesel projelerden dışlanan, enerji güzergahı olma şansını yitiren Ermenistan, bir kez daha bölgede barış ve istikrarın önündeki en büyük engel olduğunu göstermiştir.”
“Uluslararası mahkemelere taşınmalı”
TOBB Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Safi, Azerbaycan’ın başta BM olmak üzere uluslararası hukukun da tanıdığı gibi işgal edilen topraklarını kurtarmaya çalıştığını belirterek son çatışmaları başlatan tarafın yine Ermenistan olduğunu söyledi.
Paşinyan’ın haydutlukla işgal edilen Karabağ ve etrafındaki bölgelerle yetinmeyerek ötesindeki Azerbaycan topraklarına saldırdığını vurgulayan Safi, “Ermenistan, füzelerle Azerbaycan topraklarına ve sivil yerleşim yerlerine saldırarak onlarca masum sivili katlediyor, tartışmasız bir savaş suçu işliyor.” dedi.
Safi, Ermenistan yönetiminin balistik füzelerle sivil hedeflere saldırarak savaşı genişletmek suretiyle Batı’nın müdahalesine zemin hazırlamayı amaçladığını belirterek “Böylelikle savaş meydanında Azerbaycan ordusu karşısında yaşadığı mağlubiyetini gizlemeye çalışmanın ötesinde, savaşı yaymanın tehlikeli hesabını yapmaktadır. Türkiye ve Azerbaycan tarafı, sivil hedeflere yapılan saldırıları uluslararası yargıya taşımalıdır.” diye konuştu.
Başta Rus medyası olmak üzere dünyadaki medya kuruluşlarında büyük baskı gücü olan Ermenistan’ın, “Türkiye’nin yabancı cihatçıları, Suriye’den Karabağ’a taşıdığı” propagandasını yaptığını belirten Safi, şöyle devam etti:
“Fakat Ermenistan’a destek için Suriye’den Dağlık Karabağ’a gelen PKK-Ermeni paralı askerlerin görüntülerinin de bir Ermeni milletvekilince paylaşıldığına şahit oluyoruz. Paşinyan da bir röportajında, adeta aklımızla alay edercesine, ‘Ermenistan’da savaşmak için Avrupa’dan gelen Ermeni gönüllüleri bu kapsamda görmemek lazım.’ diyor. Bu ve benzeri kanıtlar, uluslararası mahkemelere ve kurumlara taşınmalı ve dünya kamuoyuna da servis edilmelidir.”
“Rusya müdahale etmeyecektir”
Safi, Rusya’nın, KGAÖ yükümlülüklerine bağlı olarak Ermenistan’a kendi topraklarına bir dış saldırı olması halinde yardım edeceğini teyit ettiğini fakat bu savaşın Azerbaycan topraklarında gerçekleştiği sürece Rusya’nın müdahale etmeyeceğini vurguladı.
Uluslararası alanda Moskova’nın başını ağrıtacak en büyük unsurun, Rus balistik füzelerin Azerbaycan topraklarında kullanılması meselesi olduğuna dikkat çeken Safi, şunları kaydetti:
“Türkiye, Rus yapımı bu füzelerin terör örgütlerinin eline geçmesinden de büyük endişe duymaktadır. Türkiye, hassasiyetle bu konunun hem Rusya ile ikili görüşmelerde hem de uluslararası arenada takipçisi olacaktır. Ve bu savaşın, şimdiden iki kesin mağlubu vardır; Paşinyan ve Ermenistan.
Sonuç olarak, Güney Kafkasya’da Ermenistan’ın Rusya ile bugüne kadar başarıyla taşıdığı geleneksel müttefiklik ve iş birliği modelinin, Paşinya’nın Batı yönelimli bir eksen değişikliğine gitme arzusu ile kökten bozulacağı görülmektedir. Zaten 30 yıldır işgal ettiği Azerbaycan topraklarına ve sivil yerleşim yerlerine saldırarak uluslararası hukuku ağır şekilde ihlal eden Paşinyan, oynadığı oyunu daha da tehlikeli ve kanlı hale getirmiştir.”