Trump Faiz İndirimi İstedi Piyasalar Karıştı

Trump Faiz İndirimi İstedi Piyasalar Karıştı. Ülkesinde uygulanan para piyasası politikalarını beğenmeyen ABD Başkanı Donald Trump, merkez bankalarına baskı yapmaya devam ediyor. Faiz indirimi isteyen başkan, olumsuz yanıt alınca görevden alma çaresine başvurdu.

26 Ağustos 2025 Salı 16:30

Trump Faiz İndirimi İstedi Piyasalar Karıştı. Ülkesinde uygulanan para piyasası politikalarını beğenmeyen ABD Başkanı Donald Trump, merkez bankalarına baskı yapmaya devam ediyor. Faiz indirimi isteyen başkan, olumsuz yanıt alınca görevden alma çaresine başvurdu.

ABD Başkanı Donald Trump, 26 Ağustos günü yaptığı açıklamada, ABD Merkez Bankası (Fed) Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Cook'u görevden aldığını duyurdu.

Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yayımladığı bir mektupta Cook'a kararını bildirdi ve onu "aldatıcı ve potansiyel olarak suç teşkil eden" mortgage anlaşmaları yapmakla suçladı.

Buna karşılık Cook, Trump'ın kendisini görevden alma yetkisinin olmadığını ve istifa etmeyeceğini söyledi.

Cook, "İstifa etmeyeceğim. 2022'den bu yana yaptığım gibi, Amerikan ekonomisine katkı sağlamak için görevime devam edeceğim" ifadelerini kullandı.

Gedik Yatırım konuyu ayrıntılı olarak inceleyen bir rapor yayınladı.

Gedik Yatırım FOMC 101: Şahinler, Güvercinler ve Gelecek Rotası

Trump faiz indirimi için bastırırken, FED'in bağımsızlığı tartışılıyor

Trump'ın FED üzerinde faiz indirim baskıları giderek artıyor. ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiğinden beri, hatta gelmeden de önce faiz oranlarının düşürülmesi gerektiğini ısrarla vurgulayarak, FED üzerinde yoğun siyasi baskı uyguluyor. Mevcut %4,25–4,50 aralığındaki faiz oranlarının hemen en az 2–3 puan aşağı çekilmesi gerektiğini savunurken, bunun federal borçlanma maliyetlerini azaltacağını ve ekonomik büyümeyi destekleyeceğini savunuyor.

Trump, yaptığı açıklamalarda FED Başkanı Jerome Powell'ı “numbskull” (zeka küpü değil) ve “çok geç kalan” olarak niteleyerek istifaya çağırırken, görevden alma seçeneğini de masada tutuyor. Trump Temmuz'da Federal Rezerv'e yaptığı son ziyarette de (görevdeki bir başkanın yaklaşık yirmi yıldır gerçekleştirdiği ilk ziyaret oldu) kameralar önünde FED'in yenileme binasının yüksek maliyetini eleştirerek Powell'ı zor durumda bırakmak istemişti. Trump 26 Ağustos itibariyle FOMC Kurul üyelerinden Lisa Cook'u hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle görevden aldığını açıkladı. Bunun ardından, bu pozisyon için yeni bir atama görebiliriz. Tüm bunlar, FED'in bağımsızlığına yönelik endişeleri derinleştirerek piyasalarda zaman zaman dalgalanmalara yol açıyor. Trump'ın Powell'ı görevden almasa bile, Mayıs 2026'da görev süresinin dolmasıyla yerine faiz indirimleri konusunda ılımlı birini ataması bekleniyor. Bu da beraberinde FED'in 2026'da faiz indirimleri konusunda daha hızlı davranabileceği beklentilerini getiriyor. Bu arada, Powell'ı FED Başkanlığına Trump'ın ilk döneminde, Şubat 2018'de atadığını hatırlatalım.

Powell, Jackson Hole'da Eylül toplantısında faiz indirim beklentilerini destekledi. FED Başkanının para politikasına ilişkin vereceği sinyaller için her sene çok yakından takip edilen Jackson Hole konferansı bu sene artan bu faiz indirimi baskıları ve FED'in bağımsızlığına ilişkin soru işaretleri eşliğinde toplandı. Geçmiş konuşmalarında enflasyon ve işgücü piyasasına ilişkin riskleri eşit şekilde gördüğünü belirten Powell, Jackson Hole'da risk dengesinin değişmeye başladığını, artan işgücü piyasası riskleri ve değişen ekonomik görünüm nedeniyle para politikası duruşunu ayarlamak gerekebileceğini söyledi. Bu sözler piyasalarda Eylül'de faiz indirimlerine başlanacağı beklentilerini iyiden iyiye güçlendirilerek risk iştahını yükseltmiş durumda. Powell, aynı zamanda tarifelerin enflasyon üzerindeki etkisinin önümüzdeki aylarda görüleceğini belirterek enflasyonist risklere de dikkat çekse de, bu etkilerin muhtemelen kısa süreli olacağını, işgücü piyasasındaki aşağı yönlü risklerin kalıcı bir enflasyon dinamiği riskini önleyebileceğini söyledi. Bu açıklamaların da faiz indirimini destekler nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.

Eylül'deki 25 bazpualık olası bir indirim Trump'ı memnun etmeye yetmeyebilir. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan 30 Temmuz tarihli FOMC toplantısı tutanakları, FOMC üyelerinin daha büyük kısmının enflasyonist riskleri istihdama ilişkin risklere göre daha belirgin gördüğünü ortaya çıkarmıştı. Dolayısıyla Powell'ın konuşması, beklentileri karşılamayan son istihdam verilerinin FOMC'nin duruşunu önemli ölçüde değiştirdiğine işaret ediyor olabilir. Bununla beraber, Powell'ın hemen öncesinde konuşan Jeffrey Schmid, Beth Hammack ve Austan Goolsbee gibi bazı FOMC üyelerinin yaptığı halen enflasyonist risklerin daha belirgin olduğu yönündeki açıklamalar, Kurul içerisinde halen görüş ayrılıklarının devam ettiğini gösteriyor. Örneğin, 2025 yılı içinde oy kullanma hakkı olmasa bile, Cleveland Fed Başkanı Beth Hammack enflasyonun çok yüksek olduğu gerekçesiyle, Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısı yarın olsaydı faiz indirimini desteklemeyeceğini belirtti. Özetle, FED Eylül'de 25 bazpuanlık faiz indirimine gitse bile, FED'in faiz patikasının veri odaklı kalmaya devam etmesini ve faiz indirimlerinin kademeli bir şekilde sürdürülmesini beklemek gerek. Bu sürecin de politika faizinin hemen %1,0'e düşürülmesi gerektiği tezini savunan Trump'ı ne derece memnun edeceği şüpheli. Buna göre, Eylül toplantısı için artan faiz indirimi ihtimaline karşın, Trump'ın FED'in faiz politikası üzerinde baskısı devam edecek gibi görünüyor.

FOMC 101 – KARAR ALMA MEKANİZMASI

ABD'nin artan kamu borcu son dönemde Doların rezerv para birimi olma statüsünün sorgulanmasına ve ABD tahvil faizlerinin yüksek seviyelerde kalmasına yol açarken, son dönemde Dolardaki zayıflığın önemli nedenlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle pandemi sonrası dönemde daha da hızlı bir şekilde artan ABD'nin federal borcu 37 trilyon $ (GSYH'nin kabaca %120'si) seviyesine yükselirken, ABD Hazinesinin yıllık çevirmesi gereken borç tutarı kabaca 9 trilyon $, yıllık faiz yükü de 1 trilyon $'a ulaşmıştır. ABD Başkanı Trump bu tablo altında FED'in politika faizini %1,0 seviyesine kadar çekmesini ve federal borçlanma maliyetlerinin rahatlatılmasını istemektedir. Bunu sağlamak için, FED Başkanı Powell ve diğer Kurul üyeleri üzerinde baskı kurarak görevden alma seçeneğini sürekli masada tutmaktadır.

Trump'ın Powell'ı görevden almasa bile, Mayıs 2026'da görev süresinin dolmasıyla yerine faiz indirimleri konusunda ılımlı birini ataması bekleniyor. Bu da beraberinde FED'in 2026'da faiz indirimleri konusunda daha hızlı davranabileceği beklentilerini getiriyor. Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyecek olursak, bir Başkan (ya da FED Kurul üyesi) değişikliğiyle FED'in para politikası kararlarında Trump'ın istediği ölçüde radikal bir değişim olmasını beklemeyiz. Bunun nedeni de FED'in para politikası kurulu olarak faiz kararlarını belirleyen ve 19 üyeden oluşan (12'si oy hakkına sahiptir) FOMC'nin yapısı ve karar alma mekanizmasında saklı. FOMC'nin yapısını kısaca özetleyecek olursak;

➢ 7 üye FED Yönetim Kurulundan (Board of Governors – Başkan + 6 üye) oluşur. Bu 7 üye ABD Başkanı tarafından 14 yıllık süreyle atanır. (Üyelerin görev bitiş tarihleri için aşağıdaki tabloya bakabilirsiniz.). 7 Kurul üyesi FOMC faiz kararlarında daimi olarak oy kullanma hakkına sahiptir.



➢ 12 üye Bölgesel FED Başkanlarından (Federal Reserve Bank Presidents) oluşur. Başkanların atamasını bankaların kendi kurulları yapmakta ve Başkanlar emekli olana, yani 65 yaşına kadar görevlerinde kalmaktadırlar. Bunlardan, New York FED Başkanı diğerlerinden farklı olarak 7 Kurul üyesi gibi kalıcı oy hakkına sahiptir. Kalan 11 bölgesel FED başkanı yıllık rotasyonla kalan 4 oy hakkına sahip olmaktadır. Rotasyon takvimini aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.



FOMC toplantılarında, oy hakkı olup olmamasına bakılmaksızın, 19 üyenin tamamı katılarak kendi görüşlerini paylaşır ve açıklamalarını sunarlar ve de çeyreksel dönemlerde de makro tahminleri ile beraber faiz beklentilerini (dot-plot) paylaşırlar. Özetle, FED'in para politikası sadece FED Başkanı değil, birbirinden farklı makro yaklaşımlara ve görüşlere sahip 19 üye tarafından şekillenmektedir. Bu yapı nedeniyle de, bu 19 üyenin açıklamaları piyasalar tarafından her zaman yakından takip edilmekte, bu açıklamalar piyasalara yön vermektedir.

2025-2026 döneminde FED'in para politikasının yönünü; enflasyonun %2 hedefinden ne derece uzaklaşacağı, büyümedeki yavaşlamanın ve işgücü piyasasındaki soğumanın dozu, tarife belirsizlikleri yanında göç politikalarının etkileri, vergi indirim paketinin ABD bütçesi ve borçluluğu ve de yatırımcı algısı üzerinde yaratacağı etkiler gibi bir dizi faktör belirleyici olacaktır. Geçmiş deneyimlere dayanarak, ikili hedefte tercih yapma noktasına gelinirse, tam istihdam tercihinin ağırlık basabileceğini düşünsek de, FOMC'nin 19 üyeli karar alma mekanizması içinde, para politikasında Trump'ın talep ettiği ölçüde bir dönüşümü ve hızlı faiz indirimlerinin hayata geçmesini (ekonomi resesyona sürüklenmedikçe) çok mümkün görmüyoruz. Üyelerin politika eğilimleri veri odaklı olmaya devam ederek, faiz kararları ekonomik göstergelere bağlı olarak şekillenecektir. Mevcut eğilimleri takip etmek önemli olsa da, bu eğilimlerin değişmez olmadığını ve verilere dayalı bir yaklaşımın ön planda olacağını da unutmamak gerekir. Mevcut belirsizlikler içinde de, kademeli bir faiz indirim süreci daha olası görünmektedir.

Özetle, FED Eylül'de 25 bazpuanlık faiz indirimine gitse bile, FED'in faiz patikasının veri odaklı kalmaya devam etmesini ve faiz indirimlerinin kademeli bir şekilde sürdürülmesini beklemek gerek. Bu sürecin de politika faizinin hemen %1,0'e düşürülmesi gerektiği tezini savunan Trump'ı ne derece memnun edeceği şüpheli. Buna göre, Eylül toplantısı için artan faiz indirimi ihtimaline karşın, Trump'ın FED'in faiz politikası üzerinde baskısı devam edecek gibi görünüyor.