Küresel Borsalar Pandemi Sonrasına Hazır mı?
Son zamanlarda küresel çapta Borsalarda rekor üstüne rekorlar kırılmıştı. Özelikle de; 3 Kasım seçimleri sonucunda ortaya çıkan Mavi Dalga ile 1,9 Trilyon Dolarlık yeni ABD teşvik paketine dair beklentilerin ön plana çıkması son ralliye temel teşkil etmişti.
18 Şubat 2021 Perşembe 09:41
Son zamanlarda küresel çapta Borsalarda rekor üstüne rekorlar kırılmıştı. Özelikle de; 3 Kasım seçimleri sonucunda ortaya çıkan Mavi Dalga ile 1,9 Trilyon Dolarlık yeni ABD teşvik paketine dair beklentilerin ön plana çıkması son ralliye temel teşkil etmişti.
Yine, son günlerde; aşılamanın yeni varyantlar da dahil olmak üzere Covid-19 üzerinde etkili olduğunun belirtilmesi ve yeniden devreye alınan karantina tedbirleri ile küresel vaka ve ölüm sayılarında görülen görece azalmalar da(vaka sayılarında son 7 ayın en düşük seviyeleri görüldü) bu fiyatlamaları desteklemekteydi.
İtalya’da hükumeti kurmakla görevlendirilen eski ECB Başkanı Draghi’nin ilk tur görüşmelerinin olumlu geçtiğine dair haber akışları da olumluydu. Dünkü işlem gününe kadar rekor üstüne rekor kırılan borsalarda, Warren Buffett’in ünlü indikatörlerinden Küresel Piyasalarda İşlem Gören Şirket Hisse Senetlerinin Piyasa Değerinin, Küresel GSYİH’ya oranı yüzde 130 civarına kadar yükselmişti.
ABD için bakıldığında da; aktif olarak işlem gören tüm şirketlerin hisse senetlerinin piyasa değerinin ölçüldüğü Wilshire5000 Endeksi’nin, ABD GSYİH’sına oranını yansıtan rasyo da tarihi yüksek seviyelerine gelmiş durumdaydı.
Dün ise, St. Louis FED Başkanı James Bullard’ın: Bu yıl enflasyonda artış beklediğine dair söylemi, reflasyon politikalarının başarıya ulaşması ile FED’in de beklenenden hızlı faiz artırım patikasına dönüş yapabileceğine dair endişelerle birlikte; ABD tahvil faizlerinde hızlı yükselişe(zaten ABD teşvik paketinin ulusal borcu daha da yükseltecek olmasının borçlanma faizleri üzerinde yukarı yönlü etkileri başlamıştı) neden oldu ve borsalarda satış baskısı ortaya çıktı.
Ayrıca, Çin’in ABD’ye yönelik nadir element ihracına sınırlı getirmeyi düşündüğü ve Joe Biden hükumetinin de Kuzey Akım-2 projesine yaptırım uygulamayı gündemde tutabileceğine dair haber akışları da negatiflik unsuruydu. Dünkü işlem günü gösterdi ki, piyasalar Pandemi sonrasındaki sürece çok hazırlıklı değil. Zira, Pandeminin sona ermesi her ne kadar pozitiflik unsuru oluşturacak bir gelişme olsa da; bu sefer de merkez bankalarının bilanço normalleştirmeleri gündeme gelecek. Bu kapsamda, özellikle de FED ve ECB’nin varlık alımlarında “tapering(azaltma)” ile başlatabilecekleri bu normalleşme adımlarının devamında bir süre sonra faiz artırımlarının gündeme gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Böylece, yeniden “Quantitative Tightening(Parasal Sıkılaştırma)” patikasına dönüş yapılması, piyasalar üzerinde yıkıcı etkileri beraberinde getirecektir.
Diğer taraftan, teşvik paketi sonrasındaki süreçte diğer önemli meselelere el atacak olan Joe Biden’ın olası uygulamaları ile ABD ve Çin arasındaki(belki ABD ve AB arasında da) ilişkilerin bozulması ve yeniden Ticaret Savaşlarına dönülmesi durumu da(ki geçtiğimiz günlerde; Çin’in, ABD ile imzaladığı Faz-1 Anlaşması’ndan doğan yükümlülüklerini yerine getiremediği de belirtilmişti) piyasalar üzerinde diğer tedirginlik unsuru.
Her ne kadar böyle bir durumda, majör merkez bankaları sıklaştırma hamlelerini ötelemek zorunda kalacak olsalar da; küresel ekonomik büyümeyi zayıflatabilecek risklerin artması da, yatırımcıları bu sefer yeniden güvenli liman varlıklarına sevk ederek borsalar üzerinde yeni bir “sell-off(portföy boşaltımı)”un önünü açabilir.
Öte taraftan, merkez bankaları ve hükumetlerin parasal ve mali teşviklerine karşın; Pandeminin bireyler, şirketler ve ülkeler üzerinde ağır hasarlarını bertaraf etmek tam anlamıyla mümkün olamayacak. Zira, Uluslararası Finans Enstitüsünün geçtiğimiz yılın 3.Çeyrek sonu itibariyle Global Borç Miktarının, Dünya GSYİH’sının 3,5 katından fazlaya(yüzde 365) çıktığına dair raporu durumun vehametini ortaya koyarken;
Moody’s’in dün açıkladığı raporda da:EMEA(Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesindeki sorunlu şirket sayısının tarihi yüksek seviyelerde kalmayı sürdürdüğü belirtilmişti. Ayrıca, Dünya’nın en büyük ikinci ekonomisi konumundaki Çin’de artan temerrütler de düşünüldüğünde; belki de piyasaları vuracak yeni “siyah kuğu” küresel borçluluk olacak.
Yusuf Kavak (Araştırma Müdürü)