Gençlerde stres, hareketsizlik, sigara ve obezite kalp krizi sıklığını artırıyor
7 Temmuz 2020 Salı 15:25
İSTANBUL (AA) – Medicana Avcılar Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Naser Can, değişen yaşam tarzları, stres, hareketsizlik, sigara, obezite gibi faktörlerin gençler arasında kalp krizi görülme sıklığını arttırdığını bildirdi.
Medicana’dan yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Can, doğuştan kalp anormalliği olan kişilerin kalp hastalığı kontrolleri rutin şekilde yapılmadığında genç yaşta kalp krizi görülebildiğini aktardı.
Değişen yaşam tarzları, stres, hareketsizlik, sigara, obezite gibi faktörlerin de gençler arasında kalp krizi görülme sıklığını arttırdığını belirten Can, şunları kaydetti:
“Kalbimiz sürekli olarak dolaşımda olan kanı vücudumuza pompalar. Vücudumuzdaki hücrelerin besin ve oksijen ihtiyaçlarının karşılanması, organların ve dokuların görevlerini yerine getirebilmeleri için elzemdir. Bu nedenle kalp hayati bir organdır. Dolaşımda olan kan, ‘koroner arter’ adı verilen atardamardan kalbe pompalanır. Kanın kalbe pompalanamaması durumu ‘kalp krizi’ olarak adlandırılır. Ani gelişen kalp krizine tıpta ‘akut miyokard infarktüs’ denir. Kalp krizi sonucu kalp kasları oksijensiz kalır ve kalp dokusu zarar görür. Kalp krizi sonucunda yaşamı tehdit eden ciddi sonuçlar doğabilir.
Kalp krizi, çeşitli genetik ve çevresel faktörler nedeniyle oluşabilir. En bilinen ve sık rastlanan sebebi, kalbi besleyen atardamarın tıkanmasıdır. Halk arasında damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz; damarlarda yağ, kolesterol gibi maddelerin birikmesiyle oluşur. Bu birikintilere ‘plak’ denir. Kalbi besleyen atardamarlarda oluşan ya da vücudun başka yerinde oluşup atardamara ulaşan bu plaklar, atardamarı tıkayarak kalp krizine neden olabilir. Kalp krizi, yalnızca damar sertliğinden ötürü meydana gelmez. Doğuştan kalp, damar veya kalp kapakçıklarında bulunan yapısal bozukluklar ya da ritim bozukluğu gibi durumlar da kalp krizinin oluşma nedenleri arasındadır.”
– “Gençlerin kalp krizi geçirme olasılığı akıllara gelmiyor”
Naser Can, uzun yıllar boyu kalp krizinde en önemli risk faktörünün yaş olduğunun düşünüldüğünü aktararak, “Halk arasında da kalp krizinin genellikle ileri yaşta bireyleri etkilediği söylenir. Gençlerin kalp krizi geçirme olasılığı ise akıllara gelmez. Oysaki sigara, alkol ve madde kullanımı, genetik yatkınlıklar ve doğuştan gelen anatomik bozukluklar gençlerde kalp krizi risk faktörleri arasındadır.” ifadelerini kullandı.
Yaşam tarzlarının değişmesiyle obezite, diyabet, yüksek tansiyon ve yüksek LDL kolesterol düzeylerine sahip genç yetişkinlerin sayısının günden güne arttığını vurgulayan Can, bu hastalıklara sahip kişilerin kalp krizi geçirme riskinin bu durumlara sahip olmayan kişilere göre daha yüksek olduğunu kaydetti.
Can, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ayrıca, ailesinde (birinci dereceden yakınında) kalp hastalığı ya da kalp krizi hikayesi olan kişilerin de kalp krizi geçirme olasılığı yüksektir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, düşük hayat kalitesi, sağlıksız beslenme, sigara kullanımı ve doğuştan gelen kalp ve damar yapılarındaki yapısal bozukluklar, gençlerde kalp krizi görülme riskini artıran başlıca nedenlerdendir.
Erken yaşlarda meydana gelen kalp krizi, önlem alınmadığı ve tedavi edilmediğinde ileri yaşlarda damar sertliğinin ilerlemesine ve kalp krizinin tekrarlamasına neden olur. Araştırmalar, ortalama 36 yaşında bir kez kalp krizi geçirmiş kişilerin yüzde 30’unun 15 sene içerisinde yaşamını kaybettiğini ortaya koymuştur. Bu nedenle ailesinde kalp hastalığı hikayesi olan, sigara kullanan, obezite, diyabet, yüksek kolesterol gibi risk faktörlerine sahip gençlerin mutlaka uzman bir hekim tarafından değerlendirilmeye alınması gerekir. Kalp krizi riski taşıdığı düşünülen gençlerin profesyonel ya da amatör olarak uğraştıkları spor dallarının da mutlaka bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir. Kalp krizi riski, bu belirtilen risk faktörleri olmaksızın her yaşta meydana gelebilir. Bu nedenle herhangi bir rahatsızlığı ya da ailede kalp krizi ya da kalp hastalığı hikayesi olmayan kişilerin de her 4 ila 6 senede bir kalp ve damar sağlığının uzman hekimlerce kontrol edilmesi erken tanıda ve önlem almada önemli yer tutar.”