Alzheimer hasta ve hasta yakınları pandemiden olumsuz etkilendi
İSTANBUL (AA) – Abdi İbrahim ve Türkiye Alzheimer Derneği, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü’nde Kovid-19 salgını nedeniyle evinde kalan ancak tedavileri aksamaması gereken alzheimer hastalarına dikkati çekti.
Abdi İbrahim’den yapılan açıklamaya göre, alzheimer hastalarının büyük bir çoğunluğu ileri yaş grubunda olduğundan yüksek risk grubunda yer alıyor ve bu hastalarda koronavirüs daha ağır veya ölümcül seyredebiliyor.
Pandemi sürecinde ideal şekilde sağlık hizmeti alamayan ve devamlı evde kalan hastaların sağlık sorunları artarken, hasta yakınları da ağır bir kaygı yaşıyor. Çağımızın en önemli hastalıklarından biri olan alzheimer, yaşlılarda sık görülen hastalıkların başında geliyor. Artan yaşlı nüfusla birlikte alzheimer ve diğer demans hastalarının sayısında da artış gözlemleniyor. Türkiye’de 7,5 milyonun üzerinde 65 yaş ve üzeri nüfus bulunuyor.
Türkiye Alzheimer Derneği, Abdi İbrahim’in desteğiyle alzheimer ve demanstan korunma yöntemleri ve hastaların bakımı konusunda toplumun bilinçlendirilmesi, bu hastalığa yakalanmış kişi ve ailelerin yaşam kalitesinin artırması amacıyla yaptığı çalışmaları, pandemi sürecinde online platforma taşıdı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası mart ayında bu yana ülkemizde de görülmeye başlanan koronavirüs salgınının alzheimer hastaları ve yakınlarının hayatını olumsuz etkilediğini belirterek, “Pandemi döneminde büyük zorluk yaşayan hasta ve hasta yakınlarının yanında yer alarak bilgilendirme ve destek çalışmaları yürüttük. Her sene yapılan Alzheimer Kongremizi de sanal platforma taşıyarak hasta ve yakınlarının bu olağan dışı döneme özgü sorunlarını ele aldık.” ifadelerini kullandı.
– “Hedef, 2050’de 10 milyondan fazla kişinin demansa yakalanmaması”
Hanağası, dünyanın en eski ve en iyi bilinen tıp yayınlarından Lancet dergisinin demansı önleme, girişim ve bakım için kurulan uluslararası komisyonu tarafından güncellenen çalışmasına değinirken, şunları kaydetti:
“Temmuzda Alzheimer Derneği Uluslararası Konferansı’nda duyurulan bu çalışmada komisyon, demansların yaklaşık yüzde 40’ının önlenebileceğini veya geciktirilebileceğini bildirdi. Uzman 28 kişinin katkısıyla yapılan araştırmada, komisyon daha önce tartışılan risk faktörlerine ek olarak alkol kullanımı, travmatik beyin hasarı ve hava kirliliğini de demans risk faktörleri arasına dahil etti. Yeni bir modelleme algoritması ile yapılan bu çalışmada yazarlar, demans hastalıklarının yüzde 60 oranında değiştirilemeyen risk faktörlerinden, yüzde 40 oranında değiştirilebilir risk faktörlerinden kaynaklandığını belirtti.”
Çalışmada, risk faktörlerinin azaltılmasının öneminin vurgulandığını belirten Hanağası, son yıllarda değiştirilebilen risk faktörlerine yönelik tedbirler alan bazı Batı toplumlarında demans sıklığının azaldığını, demansı geciktirmeye yönelik girişimlerin hayata geçirilmesi ile 2050 yılında 10 milyondan fazla kişinin demans hastalıklarına yakalanmamasının hedeflendiğini aktardı.
Alzheimer hastalığında dünya çapında yeni tedavilerin geliştirilmekte olduğuna dikkati çeken Hanağası, “Son bir yıl içinde 2 yeni tedavi olasılığı alzheimer hastalığı için gündemimize girdi. Çin ve Amerika kökenli bu yeni tedavi olasılıkları henüz onay almamış moleküllerdir. Bu moleküllerin alzheimer hastalığında kullanılabilmesi için yeni çalışmalara ve uluslararası ruhsat makamlarının onayına gerek var. Moleküllerin uluslararası platformda ruhsat alıp alamayacağı yakın bir gelecekte belli olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Söz konusu çalışmaya göre, erken yaşta (45 yaş öncesi) eğitimin az olması, orta yaşta (45-64 yaş arası) hipertansiyon, obezite, işitme kaybı, travmatik beyin hasarı ve alkol, ileri yaşta ise (65 yaş sonrası) depresyon, diyabet, fiziksel hareketsizlik, sigara içme, sosyal izolasyon ve hava kirliliği gibi faktörler, yaş gruplarına eşlik eden değiştirilebilen risk faktörleri arasında yer alıyor.
– “Alzheimer hastalarında koronavirüs daha ağır veya ölümcül seyredebiliyor”
Türkiye Alzheimer Derneği’nden Prof. Dr. Başar Bilgiç de Kovid-19 pandemisinden, tüm toplum ile birlikte demans hastalarının da olumsuz etkilendiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Demans hastalıkları Kovid-19 enfeksiyonuna yakalanma konusunda biyolojik olarak bir risk yaratmasa da büyük bir çoğunluğu ileri yaş grubunda olan bu hastalar, pandemiden en fazla etkilenebilecek kişiler. Bu hastalar yaşadıkları zihinsel sorunlar nedeniyle hijyenlerini tam olarak sağlayamadıkları, maske takmada ve sosyal mesafeyi korumada sorun yaşadıkları için koronavirüse yakalanma riskleri daha yüksek. Demans hastalarının birçoğunda hipertansiyon, kronik akciğer hastalıkları, kalp-damar hastalıkları ve beslenme sorunları görüldüğünden hastalığa yakalandıklarında enfeksiyon daha ağır veya ölümcül seyredebiliyor.”
Pandemi şartlarının yarattığı diğer bir sorunun da demans hastalarının sağlık sistemine ulaşımında yaşandığını aktaran Bilgiç, sağlık sistemindeki kaynakların yoğun olarak pandemi ile mücadeleye kaydırılması, hastanelere ulaşımda yaşanan sorunlar, hastanelerdeki enfeksiyon riski ve yaşlılara uygulanan kısıtlamalar gibi nedenlerden dolayı demans hastalarının ideal sağlık hizmeti alamadığına dikkati çekti.
Demans hastalığının “başta bellek olmak üzere zihinsel ve sosyal yeteneklerin kişinin günlük yaşam aktivitelerini etkileyecek derecede yıkılması” olduğunu hatırlatan Bilgiç, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Demans, yavaş seyirli bir hastalık olduğundan ötelenen ilk başvurular nedeniyle yeni tanı konan demans hastalarının oranı düşüşe geçmiş durumda. Oysa demans alanındaki mevcut tedavilerin bir kısmı erken tanı konulması halinde işe yarar tedavilerdir ve maalesef bu dönemde birçok hasta bu tedavilerden mahrum kaldı. Bunun yanı sıra hastalar için önerilen egzersizler, fizyoterapi, sağlıklı beslenme, sosyalleşme gibi faaliyetler de sekteye uğradı. Özellikle kısıtlama uygulanan dönemlerde birçok hasta devamlı evde kalmaktan dolayı hırçın davranışlar sergiledi ve bu davranışlar hem hastalar hem de yakınları için ciddi sıkıntı ve travmalara yol açtı. Huzurevleri ve bakımevlerinde de olağanüstü şartlar hayata geçirildi. Huzurevi sakinleri içinde enfeksiyona yakalanma ve hastalık sürecini yaşama, ülkemizde Batı ülkeleri kadar kuvvetli yaşanmasa da demans hastalarını negatif olarak etkilendi. Bazı huzurevlerinde ziyaretler kısıtlandı, bazı huzurevleri ve gündüz yaşamevleri de faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldı. Tüm bunlar demans hastalarının halihazırda ideal olamayan bakım süreçlerini daha da olumsuz yönde etkiledi.”
Bilgiç, pandemi sürecinde toplumdaki bireylerin sağlık sistemine ulaşmada sorunlar yaşamasının demans için risk faktörü olan kronik kalp-damar hastalıkları, diyabet, görme ve işitme sorunlarını doğurduğunu vurguladı.
– “Pandemi sürecinde hasta yakınlarının yükü daha da arttı”
Türkiye Alzheimer Derneği Üyesi Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu ise pandemi sürecinde hasta yakınlarının yüklerinin daha da fazlalaştığını, hasta yakınlarında depresyon ve kaygı bozukluklarının arttığını ve tükenmişlik sendromu içine düşenlerin sayısında artış yaşandığını aktardı.
Kulaksızoğlu, “Bazı aileler, hasta ziyareti konusundaki kısıtlamalar nedeniyle yakınlarını göremediği için ciddi duygusal sıkıntılar yaşadı. Hastaya doğrudan bakan aile bireyleri ise hem kendilerini korumak hem hastasına koronavirüs taşımama gayreti içinde oldu. Dışarı çıkamayan hastalarıyla haftalarca aynı evin içinde onları meşgul etmek, fiziksel olarak hareketli tutmak, beslemek ve ihtiyaçlarını gidermek için çırpınanların yükleri daha da arttı. Kovid-19 kaygısı ile pek fazla dış yardım da alamadılar. İzolasyon sürecinde hastalarımızda zihinsel bozulmada hızlı bir artış görülürken, bunun yanı sıra depresyonda artış, uyku bozuklukları, hayal görme, doğru olmayan fikirlere kapılma, huzursuzluk ve öfke nöbetleri de sıklıkla yaşandı. Bu durum, hasta yakınlarının yaşantılarını oldukça zorlaştırdı.” ifadelerini kullandı.
– Alzheimer hastalarının hayatını kolaylaştıran mobil uygulama
Verilen bilgiye göre, tele tıp ve uzaktan tıbbi takip konularının önem kazanmasıyla Abdi İbrahim, Kovid-19 salgını sürecinde evinden çıkamayan Alzheimer hasta ve hasta yakınlarının hayatını kolaylaştırmak için “Alzheimer’in Sesi” mobil uygulamasını geliştirdi.
Türkiye Alzheimer Derneği’nde yer alan hekimlerin de hazırlanmasında katkıda bulunduğu Alzheimer’in Sesi uygulamasında, Alzheimer hastaları ile ilgili yaşama dair güvenlik, kişisel bakım, beslenme, uyku düzeni ve risk faktörleri gibi çok önemli içerikler yer alıyor. Hastalıkla ilgili merak edilen sorular videolarla yanıtlanıyor.