Kovid-19'u teminat altına alan sigorta şirketleri 105 milyon liralık 'jest' yaptı
İSTANBUL (AA) – Allianz Türkiye İcra Kurulu Başkanı Tolga Gürkan, koronavirüs süreci mart ayında başladığında salgın hastalıkların sağlık sigortaları kapsamının dışında olduğunu, sigorta şirketlerinin ardı ardına “jest” kapsamında Kovid-19’u teminat altına aldığını belirterek, “Bu süreçte 20 bine yakın sigortalı, tedavilerinin karşılanması için sigorta şirketlerine başvurdu. Şirketler, tedavi giderleri için özel hastanelere 105 milyon liranın üzerinde ödeme yaptı.” dedi.
Gürkan, sigorta sektöründeki 2020 gelişmeleri ve 2021 beklentilerine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, sektörün iyi bir başlangıç yaparak 2020 yılının ilk iki ayında oldukça iyi sonuçlar elde ettiğini söyledi.
Gürkan, Kovid-19 salgınının mart ayı itibarıyla Türkiye’de de etkisini göstermeye başladığını ve yıla damgasını vurduğunu, sosyal ve ekonomik hayatın da yavaşlamasına bağlı olarak mart-mayıs döneminin durağan geçtiğini, bazı branşların üretimlerinde düşüşler, hasarlarda dalgalanmalar yaşandığını ancak haziran ayı itibarıyla başlayan normalleşme sinyalleri ile birlikte bu durumun yerini reel büyümeye bıraktığını kaydetti.
Son iki yıldır dikkati çeken bir büyüme gösteren sağlık sigortalarında, salgın nedeniyle ivmelenen bir talep artışı yaşandığını aktaran Gürkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekim ayı sonuna göre değerlendirdiğimizde sağlık branşı yüzde 21,3, hayat dışı branş yüzde 17 ve hayat sigortaları yüzde 40’ın üzerinde büyüme yakaladı. Bu dönemde Bireysel Emeklilik Sistemi’nde de (BES) çıkışların azalmasıyla birlikte yüzde 30 büyüme gerçekleşirken, fon getirileri oldukça yüksek seyretti. Tüm zorluklara rağmen sektör, birçok branşta hem büyüme hem de karlılık açısından iyi bir yıl geçirdi. Virüs ile mücadelede en büyük sorumluluk üstlenen sektörlerden biri olarak, bu zorlu süreci başarıyla yönettiğimizi söyleyebiliriz.
Sektörümüz için 2020’de en çok öne çıkan konuların başında, toplumumuzun risk ve sigortaya bakışında olumlu yönde yaşanan değişimin olduğunu görüyoruz. Bildiğiniz üzere, sağlık sigortası özelinde, süreç geçtiğimiz mart ayında başladığında, salgın hastalıklar sağlık sigortaları kapsamının dışındaydı. Başlarda büyük bir belirsizlik vardı. Hızla sektör olarak yoğun değerlendirmeler yapıldı ve sonuçta şirketler ardı ardına jest kapsamında Kovid-19’u teminat altına aldı. Şirketlerin bu kararı, Türkiye’de hem sigorta sektörüne hem de sağlık sigortalarına güveni pekiştirdi. Toplumda risk algısının ve sağlık sigortalarına yönelik farkındalığın artmasına neden oldu. Bu süreçte 20 bine yakın sigortalı, tedavilerinin karşılanması için sigorta şirketlerine başvurdu. Şirketler, tedavi giderleri için özel hastanelere 105 milyon liranın üzerinde ödeme yaptı.”
Allianz bundan sonra çıkacak salgın hastalıkları da poliçe kapsamına aldı
Tolga Gürkan, Allianz Türkiye ailesinin bir üyesi olarak, büyük gurur duyduğu bir gelişmenin de bundan sonra ortaya çıkacak salgın hastalıklara yönelik oluşacak masrafları poliçe kapsamına almış olmaları ve 1,5 milyon sağlık sigortalısına “Allianz Seninle” diyebilmek olduğunu söyledi.
Sigorta sektörüne bireysel emeklilik açısından bakıldığında, kriz dönemlerinin ardından bireylerin tasarruf ve birikim konularına ilgisinin arttığının bilinen bir gerçek olduğunu vurgulayan Gürkan, “Bunun bir örneğini Kovid-19 döneminde de yaşıyoruz. Diğer dönemlerle karşılaştırdığımızda, sisteme giren katılımcıların azalış trendinde olduğunu görmekle birlikte pandemi dönemiyle birlikte çıkışların azaldığı, katkıda bulunamasa bile var olan ‘tasarruflarımı BES’te devam ettirmeliyim’ diyen kişilerin önemli oranda arttığını gözlemliyoruz.” dedi.
Gürkan, sigortanın, ekonomistlere göre bu krizden pozitif çıkacak sektörlerden biri olduğunu belirterek, 2021 yılında da sektörün enflasyonun üzerinde reel büyümeye devam edeceğini öngördüklerini söyledi.
Sigorta sektöründe yapılan işin temelinin risk yönetimine dayandığını hatırlatan Gürkan, “Bu nedenle sektör olarak, yaşanması muhtemel risklere uzun vadeli bir öngörüyle bakıyoruz ve risk oluşmadan alınması gereken önlemler konusunda da her daim hazırlıklıyız. Ancak tabii ki Kovid-19 salgını, tüm dünyanın etkilendiği olağanüstü bir olay. Kovid-19 gibi direkt halk sağlığına yönelik bir tehdit, hazırlıklı olmaktan çok daha büyük bir toplumsal sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Sektörümüz, bu zorlu dönemde bu büyük sorumluluğu çok iyi bir şekilde üstlendi, üstlenmeye de devam ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Gürkan, Kovid-19 salgınıyla birlikte tüketici tercih ve alışkanlıklarında yaşanan değişimlerin, sektörde teknoloji kullanımını artırdığını belirterek, şunları kaydetti:
“Salgın sürecinin hem sektör paydaşlarının hem de müşterilerin dijital kanallara odaklanması ile sektörün dijitalleşmesine katkı sağladığını söyleyebiliriz. Bu süreçte farklı platformlarda birden çok ürünü bir arada ve kendi arzusuna göre yönetmek isteyen müşteriler için inovatif ürün, hizmet ve servis uygulamalarını geliştirmenin artık çok daha önemli olduğunun bilincindeyiz. Bizim gibi yapılan işin toplumsal etkisinin yüksek olduğu sektörlerin müşteri için müşteri yerine düşünebilmesi ve bu doğrultuda aksiyonlarını hayata geçirmesi büyük önem taşıyor. Salgın nedeniyle sektör şirketlerinin çoğu, tam zamanlı evden çalışma modeline geçti, sosyal mesafe kavramının hayatımıza girişi ile iş yapış şekillerimiz de değişti.
Dijitalizasyon yatırımlarımızın sağladığı altyapı sayesinde iletişimimizin belki de eskisinden daha da etkin olmasını sağlayacak birçok yeni iletişim platformu geliştirdik. Sektör olarak sürecin başından bu yana iş sürekliliği ve sigortalıların hak mahrumiyeti yaşamaması için Hazine ve Maliye Bakanlığı ile yakın temas halinde çalıştık. Bu kapsamda, ekspertiz işlemlerinin uzaktan yapılabilmesi, sigorta primlerinin ödenmesinde kolaylık sağlanması, şikayet ve tazminat süreçlerinin rahatlatılmasına yönelik düzenlemeler, sigortacılık hizmetlerinin aksamadan devam ettirilmesi açısından çok faydalı adımlar oldu. Yaygın acente ağına sahip olan sigorta sektörü, dağıtım kanallarının hizmetlerini sürdürebilmeleri için de gerekli düzenlemeleri devreye aldı. Üretim ve hizmet kesintisiz olarak devam etti.”
Konut, hayat ve işsizlik sigortalarına olan talebin artacağı öngörülüyor
Allianz Türkiye İcra Kurulu Başkanı Gürkan, son yıllarda sağlık branşında özellikle Tamamlayıcı Sağlık Sigortaları’nın da etkisiyle önemli bir büyüme yaşandığına işaret ederek, “Koronavirüs ile mücadele döneminde toplumda sağlık bilinci ve sağlık sigortası ile ilgili farkındalığın artmasıyla birlikte yakalanan ivme hızlandı. Bu nedenle önümüzdeki dönemde hem sektörde hem de dünyada sağlık ve sigortacılık kavramlarının artarak gündeme geleceğini, özel ve tamamlayıcı sağlık poliçelerinin satışlarında da artış yaşanmaya devam edeceğini öngörüyoruz.” şeklinde konuştu.
Bu alanda özellikle koruyucu sağlık hizmetlerinin çok önemli bir kavram olacağını ve hem sigorta hem de sağlık sektörlerinde ürün ve hizmetlere entegre edilir hale geleceğini anlatan Gürkan, özellikle hastaların dijital platformlar üzerinden destek aldığı “telesağlık” uygulamalarının daha da önem kazanacağını vurguladı.
Gürkan, mart ayından bu yana olduğu gibi bundan sonraki süreçte de evlerde daha fazla zaman geçirileceği için konut sigortalarının öne çıkacağını aktararak, “Hayat ve işsizlik sigortalarına olan talebin de artacağını öngörüyoruz. İş dünyasında alacak ya da kar kaybı gibi sigorta ürünleriyle sorumluluk sigortalarına da talebin artacağını söyleyebiliriz. Öte yandan seyahatlerdeki kısıtlamalar nedeniyle seyahat sigortalarında daralma öngörüyoruz. Tabii ki ekonomik daralmalar nedeniyle temel sigortalarda satın alma davranışları az da olsa etkilenecektir. Fakat çok büyük bir değişim beklemiyoruz. Türkiye’nin yakın zamanda da acı bir şekilde tekrar tecrübe ettiği deprem gerçeğini de vurgulamakta fayda var. Özellikle doğal afetlerin daha fazla gündeme gelmesi, sigorta sektörünün ve ürünlerinin önemini bir kat daha artırdı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Siber risk sigortalarının önem kazanacağını düşünüyoruz”
Tolga Gürkan, internet ve siber dünyanın gelişmesiyle birlikte bireyleri, kurumları tehdit eden faktörlerin türü ve sayısının arttığını, bunların başında da siber saldırılardan kaynaklanan kayıpların yer aldığını belirterek, “Güçlü bir risk yönetimine ve yüksek BT güvenlik seviyesine sahip şirketler bile siber suçlara karşı hiçbir zaman yüzde 100 korunamıyor. Bu sebeple içinden geçtiğimiz dönemde olduğu gibi özellikle iş yapış biçimlerinin dijitalleştiği süreçlerde hem bireyler hem de şirketler için siber risk sigortalarının önem kazanacağını düşünüyoruz.” dedi.
Allianz Türkiye olarak müşterilere sundukları Siber Sorumluluk Sigortası ile kurumların, siber saldırılar sonucu maruz kaldığı tazminat sorumluluğu ile bu saldırılar sonucu katlanmak zorunda oldukları çeşitli masraflara ve iş durması zararlarına teminat sağladıklarını anlatan Gürkan, bu alanda şirketlerin kültürleri, bilişim teknolojileri seviyeleri gibi faktörleri göz önünde bulundurarak karşılaşabilecekleri riskleri belirlediklerini ve onlara en uygun siber sigorta içeriğini sunduklarını bildirdi.
Gürkan, attıkları her adımı sigortalıları, dağıtım kanallarını ve tüm paydaşları sistematik olarak dinleyerek attıklarını belirterek, “Sigortalılarımızın kolaylıkla ulaşıp içeriğini anlayabileceği, teknoloji ile desteklenmiş ürünlere, hızlı ve ulaşılabilir olmaya ve tüm kanallarda ihtiyaçlara özel çözümler üretmeye odaklanmış durumdayız. Çevik çalışma metodu ile yeniden yapılandırdığımız yönetim yapımız, odağımıza aldığımız ‘çeviklik, yalınlık, verimlilik, müşteri ve teknoloji’ temelli çalışmalarımız, sadeleştirdiğimiz ürün, hizmet ve hasar süreçlerimizle rekabette bir adım önde olmak için çalışıyoruz.” diye konuştu.
“Özel bir ekiple bu döneme özel doğabilecek ihtiyaçlara yönelik çözümler üretiyoruz”
Allianz Türkiye İcra Kurulu Başkanı Gürkan, Allianz Türkiye olarak varoluş amaçlarının, kendilerine sağlığını, geleceğini ve varlıklarını emanet eden sigortalılara her zaman yanlarında olduklarını hissettirmek olduğunu aktararak, “Bu amacımızı yerine getirebilmek için biz de koronavirüs sürecinde bünyemizde kurduğumuz özel bir ekiple paydaşlarımızın bu döneme özel doğabilecek ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretiyor, iyileştirmeler planlıyor ve gelişmeler doğrultusunda yeni ek aksiyonlar alıyoruz. Özellikle sağlık, en güçlü olduğumuz alanların başında geliyor ve bu branşta sigortalılarımıza özel hizmetlerle her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz. Bundan sonra ortaya çıkabilecek salgın hastalıkları da sağlık sigortalılarımızın poliçe teminat ve limitleri kapsamında karşılama kararı almamız, bu yaklaşımın bir sonucudur.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu süreçte dijital çözümlere de hız verdiklerini ifade eden Gürkan, şunları kaydetti:
“Dr. Allianz Sağlık Danışma Hattı ile doktor ve hemşire kadromuz 7×24 ücretsiz tıbbi danışmanlık hizmeti sunuyor. Kadromuzu uzman doktorlar ile genişlettik, görüntülü görüşmelerle zorlu günlerde sigortalılarımızın yanlarında olduk. Toplumumuzun da yanında olmak amacıyla Lokman Hekim Sağlık Vakfı ile beraber, ‘Nefes Ol’ kurumsal sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdik. Gece gündüz fedakarca çalışan ve evlerine gidemeyen sağlık çalışanları için hastanelerin yakınlarındaki otellerde konaklama imkanı sağladık. Bu projemiz ile Allianz Grubu nezdinde varoluş amacımızı en iyi yansıtan proje ödülünü kazandık.”
Bu süreçte varoluş amaçlarının net olarak belirlenmiş olmasının ve tüm çalışanlar tarafından sahiplenilmiş olmasının çok faydasını gördüklerini aktaran Gürkan, “Tüm kararlarımızda tüm aksiyonlarımızda pusulamız oldu. Allianz Türkiye olarak varoluş amacımız; Allianz Seninle… Diğer bir deyişle sözümüz, tüm paydaşlarımızın yanında olmak, sadece 6 milyona yakın sigortalımız değil, tüm ortaklarımızın da her zaman yanında olmak. Tüm çalışmalarımızı bu amaç ve motivasyonla yürütüyoruz.” dedi.