Makroekonomik riskler artarken şirketler ve yatırımcıların dikkat etmesi gerekenler…

Kronik olarak cari açık ve bütçe açığı veren Türkiye ekonomisinde şirketler bu iki makro gösterge ekseninde pozisyonlarını değiştirmekte ve kırılganlığı minimum düzeye çekmeye çalışmaktadırlar. Peki bu konuda yatırımcılar nelere dikkat etmelidir? Detaylar haberimizde…

makroekonomik riskler artarken şirketler ve yatırımcıların dikkat etmesi gerekenler…
Google News

Cari açık makro perspektiften en kısa ve net tanımıyla bir ülkenin ödemeler bilançosunda meydana gelen dengesizliklerden kaynaklanmaktadır. Dış dengeyi de doğrudan ilgilendiren cari açık ülkenin döviz hesapları ile yakından ilgilidir.

Bütçe açığı ise cari açığa göre daha farklı olup kamu maliyesi açısından bir büyüklüğü ifade eder. Eğer ki kamu gelirleri (vergiler) kamu harcamalarını karşılamaz ise bütçe açığı oluşur. Hem cari açık hem de bütçe açığı Türkiye ekonomisi için uzun yıllardır önemli sorunlardan biri olmuş ve olmaya devam etmektedir.

2001 krizi öncesi benimsenen makro politika bazında kamu otoritesi bütçe disiplinini çok fazla önemsememiş bunun sonucunda devasa bütçe açıkları yaşanmışken 2001 sonrasında bütçe disiplini ön planda tutularak kamu gelirleri artırılmış ve kamu giderleri disipline edilerek nispeten kontrol altında tutulmuştur. Sadece ekonomik kriz dönemlerinde bozulma yaşayan bütçe dengesi normal ekonomik seyirde denge konumuna yakın seyir izlemiştir

(Kaynak: Mahfi Eğilmez blog)

Cari dengede ise tam tersi durum söz konusudur. Grafikte de görüleceği üzere cari dengedeki bozulma istikrarlı bir görünüm seyretmemiş aksine oldukça bozuk bir yapıda seyir izlemiştir. Bu durum ise Türki’ye ekonomisinin bir başka yapısal sorunu olan cari açıkla büyüme yada ithalat bazlı büyüme sorunsalının cevabını açıklar niteliktedir. Bilindiği üzere Türkiye ekonomisi yapısal olarak dış açık veren bir ekonomidir ve ihracat ithalat eşitsizliği bu kırılganlığı ortaya çıkarmaktadır.

Peki daha mikro perspektiften değerlendirildiğinde şirketler için hangi riskler söz konusudur?

İşletmeleri etkileyen makroekonomik çok sayıda risk olmakla birlikte, öncelikli olarak bunların başında finansal risk gelmekte ve bünyesinde döviz kuru riski, faiz oranı riski, likidite riskini barındırmaktadır. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu Türkiye gibi ekonomilerde hem faiz hem de döviz kuru aynı anda kontrol edilemediğinden (ekonomi literatüründe üçlü açmaz diye tanımlanır) merkez bankaları para politikası faizini kontrol etmekte ancak döviz kurunu ise serbest bırakmak zorunda kalmaktadır. Türkiye de bu nedenlerle dalgalı döviz kuru yöntemini uygulamakta olup, döviz kuru piyasa dinamikleri ve arz-talep çerçevesinde belirlenmektedir.

(Kaynak: Hakan Özyıldız blog)

Makro kırılganlık endeksi olarak tabir edilen ve birçok makro iktisadi parametreyi baz alarak hesaplanan göstergeye göre Türkiye ekonomisinde pandemininde etkisiyle 2001 krizinden daha yüksek bir boyuta ulaşmıştır.

Şirketler bu risk sürecinde nasıl pozisyon almalı?

Riskler yükselince doğal olarak şirketlerin de bu riskleri yönetmek adına asgari birtakım tedbirleri hayata geçirmeleri gerektiği aşikar. Söylemesi kolay ancak hayata geçirmesi zor olan bu tedbirler neler olabilir diye düşündüğümüzde ise kısaca aşağıda yer alan başlıklara değinebiliriz:

  • En başta şirket misyon ve vizyonu ile uyumlu stratejik yönetim
  • Strateji ile uyumlu planlar ve taktikler,
  • İş süreçlerinin doğru kurgulanması,
  • Risk yönetimi
  • Kurumsal finans ve vergi yönetimi
  • Kurumsallaşma çalışmalarına hız verilmesi,
  • Ar-Ge, dijital alt yapıya yönelik teknolojik yatırımların artırılması,
  • Sıkı takip edilen ve hedef odaklı bütçe yönetimi,
  • İmalatçılar için kapasite kullanım oranları yönetimi,
  • Mamül/Yarı mamul stokununun doğru belirlenerek işletme sermayesinin doğru yönetilmesi,
  • Etkin müşteri ilişkileri yönetimi (CRM),
  • Etkin tedarikçi yönetimi (SRM)
  • Daralan yurtiçi talep nedeniyle ihracat pazarlarına odaklanma,
  • E-ticaret ve e-ihracat konusunda değişen dünyaya adaptasyon için yoğun çaba,
  • Eximbank’ın finansal kaynaklarına odaklanma,
  • Her alanda KPI bazlı performans ölçümlenmesi ve yönetimi,
  • En önemlisi kalite insan kaynağı ile çalışılması.
Yatırımcılar nasıl hareket etmeli?
  • Yatırım kararı almadan önce makroekonomik perspektifi ve temel analiz diyebileceğimiz analiz konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Hangi gelişmeler piyasayı nasıl etkiler ve şirketleri ne şekilde etkiler fikir sahibi olunmalıdır.
  • Yatırım yapılacak şirketin finansal tabloları incelenmeli
  • Porföy tek bir sepette toplanmamalı farklı yatırım araçları arasında paylaştırma yapılmalı
  • Risk analizi yapılmalı ve teknik bilgiye yönelik bilgiler alınmalıdır.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış.
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
<