Piyasalar Açısından; Mavi Dalga mı, Kırmızı Dalga mı Daha İyi/Tehlikeli?

piyasalar açısından; mavi dalga mı, kırmızı dalga mı daha i̇yi/tehlikeli?
Google News

Son günlerde küresel piyasalar; ABD’de görüşmeleri devam eden ve bir türlü yasalaşamayan Yeni Teşvik Paketi’ne odaklanmış durumda. Yine, 22 Ekim’de(yarın ABD zamanı ile akşam saatlerinde) Başkan adayları Trump ve Biden arasında yapılacak olan TV münazarası da önem arz edecek. Sonrasında ise dikkatler tamamıyla 3 Kasım 2020’de yapılacak olan ABD seçimlerine çevrilecek. 11-12 günlük bu periyotta piyasalarda oynaklıklar yüksek olabilir. Ancak, asıl yüksek oynaklık ise; seçim günü ve sonrasında günlerde ortaya çıkabilir. Bu bağlamda, yatırımcıların kafasındaki şu sorulara cevap arayalım;

1) Seçimi hangi Başkan adayı kazanacak?

2) Partilerin Kongredeki Dağılımı Ne Şekilde Olacak?

3) Seçim Sonuçları Çerçevesinde Nasıl Fiyatlamalar Ortaya Çıkabilir?

Her ne kadar, son yapılan anketlerde halen Joe Biden önde(2016 seçimleri de düşünüldüğünde son ana kadar her şey olabilir) olsa da; 1 ve 2 nolu soruların cevapları tam anlamıyla belli değil. Ancak, asıl kritik olan 3. Soru için ise bazı senaryolar söz konusu. Bu senaryoları değerlendirmeden önce; konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ABD Kongresi hakkında kısa bir bilgilendirmede bulunayım;

ABD Kongresi, iki parlamentoyu çatısı altında barındıran demokratik bir yapı. Bu iki parlamento; 435 sandalye sayısına sahip Temsilciler Meclisi ve 100 sandalye sayısına sahip Senato’dur. Kongre’nin, yasama işlemlerindeki işleyişinden de bahsedelim ki; bu sayıların önemi ortaya çıksın. Temsilciler Meclisi’ne sunulan yasa tasarılarının geçebilmesi için; oylamalarda “salt çoğunluk” esastır. Senato tarafında ise; 60 üyenin kabul yönünde oy vermesi gerekmekte(istisnai olarak bazı durumlarda –partiler arası- uzlaşma maddesinin kullanması ile salt çoğunluk sayısı olan 51 üye sayısının oyu ile de yasalaşma olabilmekte). Mevcut ABD Başkanı Trump, 8 Kasım 2016’da Başkan seçildiğinde; Partisinin(Cumhuriyetçiler) Temsilciler Meclisi’nde 241, Senato’da 52 sandalyesi vardı. 6 Kasım 2018’deki seçimlere kadar Trump; Temsilciler Meclisi’nden çıkartmak istediği yasaları kolaylıkla geçiriyor, Senato’da 60 sayısını bulması gerektiğinde ise; partiler arası uzlaşı şartları üzerinden tasarıları yasalaştırmaya çalışıyordu. 6 Kasım 2018’den sonra ise işi daha da zorlaştı. Zira, Senato’da; Cumhuriyetçiler 1 fazla üye(53’e yükseldi) kazanmasına karşın, Temsilciler Meclisi’nde ise roller tamamen değişti. Demokratlar 235 üyeye yükselirken, Cumhuriyetçiler 199 üye sayısına düştü. Bu aşamadan itibaren; Zaten Senatoda uzlaşıya ihtiyacı olan Trump’ın, Temsilciler Meclisi üzerinden yasa tasarılarını geçirme şansı da kalmadığı için Başkanlık kararnameleri üzerinden bazı kararları aldı. Ancak, bu sefer de; azil soruşturmalarına kadar uzanan süreçte soğuk terler dökmek zorunda kaldı. Tüm bu özet bilgiler de gösteriyor ki, kendi icraatlarını rahatça yapabilmek için; Temsilciler Meclisi ve Senato’da oylama yeter sayılarına sahip olmak bir ABD Başkanı için elzem nitelikte!

Şimdi gelelim 3 Kasım 2020 seçimleri için senaryolarımıza;

1) Önceki iki seçim(8 Kasım 2016 ve 6 Kasım 2018) sonuçlarında olduğu gibi; Başkan’ın, (ve doğal olarak partisinin) tek başına manevra kabiliyetini elinden alan bölünmüş parlamento oluşumu; –hangi başkan adayı kazanırsa kazansın- Başkanı “kadük” duruma düşürecektir.

2) Demokratların veya Cumhuriyetçilerin her iki mecliste yasama yeter sayısına ulaşması durumunda(Demokratlar için: “Mavi Dalga”, Cumhuriyetçiler için: “Kırmızı Dalga” kısaltmaları da kullanılıyor) ise; partilerin belirlediği politikalar her ne kadar belirleyici olsa da, en azından yasamanın rahat işleyişi düşünüldüğünde piyasaların ilk reaksiyonu pozitif olabilir.

Politika tarafından olaya bakar ve şu soruyu soracak olursak; “Peki, Mavi Dalga mı, Kırmızı Dalga mı Daha İyi/Tehlikeli?”, böylece uzun vadeli fiyatlamalar açısından da fikir sahibi olabiliriz. Bu aşamadaki senaryoları ele alalım;

*Mavi Dalga(Biden’ın Başkanlığı ve Partisi’nin yasama çoğunluğunu elde etmesi) durumu; Bu durum, Biden’ın politika bilinirliğinin Trump’a göre az oluşundan dolayı piyasalarda bazı belirsizlik fiyatlamalarını da beraberinde getirebilir. Öte yandan, Trump’a göre daha uzlaşmacı(Türkiye gibi bazı ülkeler ile sorunları olsa da) bir üslup kullanan Biden’ın bu tutumu; Trump Başkanlığı’nda oldukça yükselen piyasaların oynaklık düzeyini de, ABD’nin ticari partnerleri ile olan bozulan ilişkilerini de yeniden stabil duruma getirebilir. Bu durum da, korkulanın aksine; ABD ekonomisi için de, küresel piyasalar için de orta/uzun vadede haliyle pozitiflik getirebilir.

*Kırmızı Dalga(Trump’ın Başkanlığı ve Partisi’nin yasama çoğunluğunu elde etmesi) durumu; Trump’ın, Biden’a nazaran politika bilinirliğinin daha fazla olması nedeniyle; piyasalar açısından bu durum şu aşamada en olumlu senaryo gibi gözükmekte. Zira, piyasalar 4 senedir zaten Trump’ı ve politika çerçevesini ezberlemiş durumda. Öte yandan, piyasaların Trump’ı tanıyor olması kapsamında da riskler mevcut. Öyle ki, Trump’ın bu güne kadar attığı; başta Çin ve AB ile olmak üzere küresel Ticaret Savaşları başlatmak, İran Nükleer Anlaşması ve NAFTA gibi önemli anlaşmalardan çekilmek, Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ve İsrail’in Başkenti olarak Kudüs’ün ilan edilmesi gibi sansasyonel adımlar da düşünüldüğünde, eline sınırsız yetkiyi(her ne kadar ABD’de parti içi muhalefet sistemi işler durumda olsa da) aldığında piyasaları sıkıntıya sokabilecek adımları fazlasıyla atma potansiyeline de sahip. Bu açıdan bakıldığında ise; Trump’ın bilinir olması piyasalar açısından olumlu bir durum olmaktan çok, olumsuz yönleri ile ön plana çıkabilir.

Her ne kadar kesinlik arz etmese de; Trump’ın gerek ülkesinde, gerekse dışarıda atmış olduğu tartışmalı bu kararların devam etme potansiyelinin yüksek olması da düşünüldüğünde; “Mavi Dalga” senaryosu, küresel piyasalar(Türkiye için istisnai olarak yaptırım riski de var) açısından daha olumlu gözükmekte.

Son olarak, piyasalarda yatırım yaparken; gerek seçimler yaklaşırken, gerek seçim günü(3 Kasım 2020), gerekse de seçim sonuçları sonrasında volatil hareketler göreceğimiz gerçeğini de unutmadan her türlü senaryoya uygun olarak ihtiyatlı şekilde hareket etmekte fayda var.

Yusuf Kavak

Işık Menkul Değerler Araştırma Müdürü

Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış.
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
<