Piyasalar yılı mutlu kapatıyor
Yılın son haftasına piyasalar mutlu giriyor. Salgın hastalığa ve reel ekonomilerdeki sıkıntılara rağmen para ve özellikle sermaye piyasaları kazançlı bir yılı geride bırakıyor. Son dönemde piyasa dostu kararlar gerek iç gerekse dış finans çevrelerinden olumlu tepkiler aldı. Dış bakışı gösteren parametrelerden biri olan Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS) oranı düşmeye devam ediyor.
2020 yılının son haftasına piyasalar mutlu giriyor. Salgın hastalığa ve reel ekonomilerdeki sıkıntılara rağmen para ve özellikle sermaye piyasaları kazançlı bir yılı geride bırakıyor. Geçen haftanın en önemli gündemi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararıydı. TCMB, piyasa beklentilerini karşıladı ve faiz oranını 2 puan arttırarak yüzde 17 seviyesine yükseltti. Son dönemde piyasa dostu kararlar gerek iç gerekse dış finans çevrelerinden olumlu tepkiler alıyor. Dış bakışı gösteren önemli parametrelerden biri olan Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS) oranı düşmeye devam ediyor. Geçen hafta 320 seviyelerini gördü. Hatırlanırsa kasım ayına kadar 500 seviyesinin üzerindeydi. Bu görünüm Türkiye’ye yönelik algının daha iyi bir seviyeye geldiğini gösteriyor. Bu görünüm Türkiye para ve sermaye piyasalarına ilgiyi artırmakla birlikte Türkiye’nin borçlanma maliyetlerine olumlu etkileri olabilir. Ancak bu algının önümüzdeki dönemde korunması önemli olacak.Merkez Bankası (TCMB) son dönemdeki faiz kararları ve diğer uygulamalarıyla ciddi bir politika değişikliğine gittiğini gösterdi. Faiz artışı ve parasal sıkılaştırma politikasıyla önceliğin enflasyon olduğunu deklare etmiş oldu. Yüksek faiz ile döviz kurları ve talebin baskılanmasıyla enflasyonun düşürülmesi hedefleniyor. Sonraki aşamada beklenen gerileyen enflasyon ile faiz indirimlerinin gelmesi tabi ki. Buna karşılık yüksek faiz ile birlikte ekonomideki büyümenin zayıflaması gibi bir durum ile karşılaşılması muhtemeldir. Ayrıca yüksek faizin yavaşlayan ekonomiyle birlikte borç ödeme kapasitesinin zayıflatılması gibi olası sonuçlarını da hesaba katmak gerekecek. Diğer yandan yavaşlayan ekonomi son aylarda artış eğilimindeki cari açığı aşağıya çekebilir. Cari açıktaki gerileme döviz kurları üzerindeki düşüş yönlü baskıyı artırabilir.
Yüksek faiz ile TL’nin cazibesi artacak, yerli yabancı yatırımcıların TL’ye dönüşünün önü açılacak. Bunlar uygulanan para politikasından beklenenler arasında. Sonuçlarını bekleyip göreceğiz. Ancak sadece faiz ile sonuç alınması zor. Bu politikanın başka tedbir ve reformlarla desteklenmesi gerekecek. Para politikaları kısa dönemli olmakla birlikte temel ekonomi ve maliye politikaları için yardımcı düzenlemelerdir. TCMB’nin geçen haftaki toplantısı sonrası yayınlanan Para Politikası Kurulu (PPK) duyuru metninde, “sıkı para politikasının enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret edene kadar sürdürüleceği” mesajı ileriye yönelik projeksiyon açısından kayda değer. Şahin duruş sürecek gibi görülüyor. Hastalığa göre reçete bir bakıma. Piyasa ile uyumlu bir şekilde çözüm bulunmaya çalışılıyor. Güven, şeffaflık, öngörülebilirlik ve merkez bankasının araç bağımsızlığının önemi özümsenmiş görülüyor. Dileriz devam eder. Uygulanmaya başlanan politikaların amacına ulaşması iç ekonomik dengeler kadar dış konjonktüre de bağlı olacak. Bu aşamada dış piyasalarda düşük faiz ve bol likiditeye bağlı iyimserlik devam ediyor. Dış finansman ihtiyacındaki Türkiye için dış dünyadaki bu görünüm ayrıca önemli. Reel ekonomiler dalgalı bir seyir yaşarken para ve sermaye piyasalarının iyimserliği ne kadar sürdürülebilecek? Bunu 2021 yılında yaşayıp göreceğiz.
YABANCI GİRİŞLERİ YENİDEN İVME KAZANDI
Kasım ayından bu yana devam eden para girişleri son birkaç hafta ivme kaybetmişti. Ancak 18 Aralık haftasında tekrar güçlendi. Piyasa ile uyumlu politikanın sonuçları da diyebiliriz. Hisse senetlerine 244 milyon dolar, tahvil bonoya (DİBS) 1.661 milyon dolar olmak üzere toplamda haftalık giriş 1.9 milyar dolara ulaştı. Bu rakam son 3-4 yılın en yüksek sıcak para girişlerinden biri. Aynı hafta bu gelişmenin yansımaları diyebileceğiz bir durum TCMB brüt rezervleri 2.7 milyar dolarlık artışla 91.8 milyar dolara ulaşmış durumda. Ancak yüksek faize rağmen bankalardaki döviz mevduatı artmaya devam ediyor. Bankalardaki döviz mevduatı haftalık bazda 2.5 milyar dolar artarak 234.1 milyar dolar oldu. Yüksek faiz ve döviz kurlarındaki düşüş yerli yatırımcı kararlarını henüz değiştirmemiş görülüyor. Döviz kurlarındaki düşüşün daha kalıcı hale gelmesi için döviz mevduatında yükselişin yerini gerilemeye bırakması en azından yükselişin durması gerekecek. Bu noktadaki görünüm dışarıdan döviz girişi var ama iç talep yani yerli yatırımcı alıma devam ediyor yönünde.
ALTIN 1.900 DOLARIN ÜZERİNDE KALAMADI
2020 yılının son haftasına piyasalar mutlu giriyor. Salgın hastalığa ve reel ekonomilerdeki sıkıntılara rağmen para ve özellikle sermaye piyasaları kazançlı bir yılı geride bırakıyor. Geçen haftanın en önemli gündemi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararıydı. TCMB, piyasa beklentilerini karşıladı ve faiz oranını 2 puan arttırarak yüzde 17 seviyesine yükseltti. Son dönemde piyasa dostu kararlar gerek iç gerekse dış finans çevrelerinden olumlu tepkiler alıyor. Dış bakışı gösteren önemli parametrelerden biri olan Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS) oranı düşmeye devam ediyor. Geçen hafta 320 seviyelerini gördü. Hatırlanırsa kasım ayına kadar 500 seviyesinin üzerindeydi. Bu görünüm Türkiye’ye yönelik algının daha iyi bir seviyeye geldiğini gösteriyor. Bu görünüm Türkiye para ve sermaye piyasalarına ilgiyi artırmakla birlikte Türkiye’nin borçlanma maliyetlerine olumlu etkileri olabilir. Ancak bu algının önümüzdeki dönemde korunması önemli olacak.
POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ
Merkez Bankası (TCMB) son dönemdeki faiz kararları ve diğer uygulamalarıyla ciddi bir politika değişikliğine gittiğini gösterdi. Faiz artışı ve parasal sıkılaştırma politikasıyla önceliğin enflasyon olduğunu deklare etmiş oldu. Yüksek faiz ile döviz kurları ve talebin baskılanmasıyla enflasyonun düşürülmesi hedefleniyor. Sonraki aşamada beklenen gerileyen enflasyon ile faiz indirimlerinin gelmesi tabi ki. Buna karşılık yüksek faiz ile birlikte ekonomideki büyümenin zayıflaması gibi bir durum ile karşılaşılması muhtemeldir. Ayrıca yüksek faizin yavaşlayan ekonomiyle birlikte borç ödeme kapasitesinin zayıflatılması gibi olası sonuçlarını da hesaba katmak gerekecek. Diğer yandan yavaşlayan ekonomi son aylarda artış eğilimindeki cari açığı aşağıya çekebilir. Cari açıktaki gerileme döviz kurları üzerindeki düşüş yönlü baskıyı artırabilir.
PARASAL SIKILAŞTIRMAYA DEVAM
Yüksek faiz ile TL’nin cazibesi artacak, yerli yabancı yatırımcıların TL’ye dönüşünün önü açılacak. Bunlar uygulanan para politikasından beklenenler arasında. Sonuçlarını bekleyip göreceğiz. Ancak sadece faiz ile sonuç alınması zor. Bu politikanın başka tedbir ve reformlarla desteklenmesi gerekecek. Para politikaları kısa dönemli olmakla birlikte temel ekonomi ve maliye politikaları için yardımcı düzenlemelerdir. TCMB’nin geçen haftaki toplantısı sonrası yayınlanan Para Politikası Kurulu (PPK) duyuru metninde, “sıkı para politikasının enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret edene kadar sürdürüleceği” mesajı ileriye yönelik projeksiyon açısından kayda değer. Şahin duruş sürecek gibi görülüyor. Hastalığa göre reçete bir bakıma. Piyasa ile uyumlu bir şekilde çözüm bulunmaya çalışılıyor. Güven, şeffaflık, öngörülebilirlik ve merkez bankasının araç bağımsızlığının önemi özümsenmiş görülüyor. Dileriz devam eder. Uygulanmaya başlanan politikaların amacına ulaşması iç ekonomik dengeler kadar dış konjonktüre de bağlı olacak. Bu aşamada dış piyasalarda düşük faiz ve bol likiditeye bağlı iyimserlik devam ediyor. Dış finansman ihtiyacındaki Türkiye için dış dünyadaki bu görünüm ayrıca önemli. Reel ekonomiler dalgalı bir seyir yaşarken para ve sermaye piyasalarının iyimserliği ne kadar sürdürülebilecek? Bunu 2021 yılında yaşayıp göreceğiz.
YABANCI GİRİŞLERİ YENİDEN İVME KAZANDI
Kasım ayından bu yana devam eden para girişleri son birkaç hafta ivme kaybetmişti. Ancak 18 Aralık haftasında tekrar güçlendi. Piyasa ile uyumlu politikanın sonuçları da diyebiliriz. Hisse senetlerine 244 milyon dolar, tahvil bonoya (DİBS) 1.661 milyon dolar olmak üzere toplamda haftalık giriş 1.9 milyar dolara ulaştı. Bu rakam son 3-4 yılın en yüksek sıcak para girişlerinden biri. Aynı hafta bu gelişmenin yansımaları diyebileceğiz bir durum TCMB brüt rezervleri 2.7 milyar dolarlık artışla 91.8 milyar dolara ulaşmış durumda. Ancak yüksek faize rağmen bankalardaki döviz mevduatı artmaya devam ediyor. Bankalardaki döviz mevduatı haftalık bazda 2.5 milyar dolar artarak 234.1 milyar dolar oldu. Yüksek faiz ve döviz kurlarındaki düşüş yerli yatırımcı kararlarını henüz değiştirmemiş görülüyor. Döviz kurlarındaki düşüşün daha kalıcı hale gelmesi için döviz mevduatında yükselişin yerini gerilemeye bırakması en azından yükselişin durması gerekecek. Bu noktadaki görünüm dışarıdan döviz girişi var ama iç talep yani yerli yatırımcı alıma devam ediyor yönünde.
ALTIN 1.900 DOLARIN ÜZERİNDE KALAMADI
Virüsün mutasyona uğradığı haberleriyle altın fiyatında (ons dolar) tepki yükselişi görülmüştü. Ancak mutasyon geçiren virüse karşı aşının etkili olabileceği haberleri, aşı uygulamasının başlaması, devam eden risk iştahı, Brexit konusunda anlaşma haberleri tepki çıkışını zayıflattı. ABD dolarındaki zayıf seyir devam etmekle birlikte son günlerde altın üzerindeki etkileri azaldı. Olağandışı bir gelişme olmazsa yatay seyir bir süre daha korunabilir. Aşı haberleriyle yükselişini sürdüren petrol fiyatları ise mutasyon haberi ve İngiltere’ye uçuşların yasaklanmasıyla kâr satışlarıyla karşılaştı. Fakat çıkış trendi korunuyor. Bu dönem petrol fiyatları için aşı ve mutasyon haberleriyle ABD petrol stokları izlenmeye devam ediliyor.
BORSA DİRENÇ BÖLGESİNDE
Borsada çıkış trendi sürmekle birlikte uzun dönem trend direnç seviyeleri test ediliyor. İlk direnç 1.450 seviyesinde görülürken bu seviyelerde kâr satışları görülebilir. Bu seviyenin üzerinde çıkışın devamıyla sonraki dirençler 1.500-1.600 seviyelerinde bulunuyor. İlk destek ise 1.400 seviyesinde. Bu seviyenin altında verilecek destek noktaları 1.368 ve 1.350 seviyelerinde görülüyor. Çıkış trendi korunuyor. Ancak direnç seviyelerinde kâr satış olasılığını dikkate almakta yarar var.
DOLAR/TL’DE 7.50 ÖNEMLİ
Dolar/TL kurunda düşüş eğilimi sürmekle birlikte 7.50 seviyesi önemini koruyor. Bu seviyenin altında kalınması durumunda sonraki destek noktaları 7.30-7.25 seviyelerinde bulunuyor. Olası tepki alımlarında ilk dirençler ise 7.60-7.67 ve 7.80 seviyelerinde. Tepki çıkışının güç kazanması için 7.80 seviyesinin geçilmesi önemli olacak. Ancak henüz bu güç oluşmuş görülmüyor. Destek seviyelerinde tepki alım denemeleri görülse de satış baskısı korunuyor.
(hurriyet.com )