Sanayi sektörü ihracatta toparlandı, borsaya 'ilaç' oldu
İSTANBUL (AA) – Türkiye’nin “Milli Teknoloji Güçlü Sanayi” vizyonuyla desteklediği sanayi sektörü yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının olumsuz etkilerini üzerinden çabuk atarken, sektörün ihracatının ve borsadaki performansının son aylarda çıkışa geçtiği, öncü verilerin de dipten dönüşün yaşandığına işaret ettiği görülüyor.
Kovid-19 salgını nedeniyle tüm dünyada ihracat büyük darbe alırken, fabrikaların büyük ölçüde üretime ara vermesi ile sanayi sektöründe çarklar neredeyse durma noktasına geldi.
AA muhabirinin Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye’de de yıla iyi başlayan ve ocak ve şubat aylarında 11,1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sanayi sektörü, hastalığın ilk ortaya çıktığı mart ayında 10 milyar dolar seviyelerine geriledi.
Sektörün ihracatı, Kovid-19’un yayılımının engellenmesi amacıyla tedbirlerin sıkılaştırıldığı nisan ayında ise 6,2 milyar dolarla Mayıs 2009’dan bu yana en düşük seviyeye indi.
Bu tarihten itibaren yükselişe geçen sanayi sektörünün ihracatı, mayısta 7,1 milyar dolar, haziranda 10,2 milyar dolar ve temmuzda 11,5 milyar düzeyinde kaydedildi. Böylece sektörün ihracatının son 3 aydır yükseliş trendinde olduğu görüldü.
Sanayinin lokomotifi otomotiv
Sanayi sektörü yılın 7 ayında 67,3 milyar dolarlık dış satıma imza atarken, buna alt sektörlerden en çok otomotiv endüstrisinin katkı vermesi dikkati çekti.
Otomotiv endüstrisi bu yıl dış satımında her ne kadar ciddi bir kayıp yaşasa da 7 ayda gerçekleştirdiği yaklaşık 13 milyar dolarlık ihracatla sanayinin lokomotifi olma özelliğini kaybetmedi.
Aynı dönemde, sanayi sektörünü hazırgiyim ve konfeksiyon 8 milyar 790,1 milyon dolarlık, çelik de 7 milyar 21 milyon dolarlık ihracatla besledi. Bu sektörleri 5 milyar 698,3 milyon dolarlık ihracatla elektrik-elektronik ve 4 milyar 511,5 milyon dolarlık dış satımla da demir ve demir dışı metaller takip etti.
Sektörel veriler dipten dönüşün yaşandığına işaret ediyor
Sanayi sektörüne ışık tutan Sanayi Üretim Endeksi, imalat sanayi kapasite kullanım oranı ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerine bakıldığında, sektörün dipten dönüşü yaşadığı görülüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Sanayi Üretim Endeksi ocak ayına başladığı 108,7 değerinden şubatta 111,5’e, martta 113,9’a yükseldi. Endeks, tedbirlerin artırıldığı nisan ayında ise 78,1 ile Ağustos 2013’ten sonra görülen en düşük seviyeye geriledi. Bu dönemden sonra yükselişe geçen Sanayi Üretim Endeksi ham değeri, mayısta 84’e çıktıktan sonra haziranda 113,7 ile yılın en yüksek seviyesini gördü.
Yıllık bazda endeksin değişimine baktığımızda, arındırılmamış sanayi üretim endeksinin ocak ve şubatta sırasıyla yüzde 7,7 ve yüzde 11,4 yükseldikten sonra, martta yüzde 1 ile sınırlı değer kaybettiği görüldü. Endeks, en büyük düşüşü ise nisanda yüzde 31,2 ile yaşadı. Arındırılmamış sanayi üretim endeksi mayısta da yüzde 30,6 gerilemesinin ardından haziranda yüzde 17,3 yükseldi ve dipten dönüşün işaretini verdi.
Öte yandan sanayi sektöründe üretimin gidişatına dair güçlü ışık tutan imalat sanayi kapasite kullanım oranı verisinin de son 4 aydır yükseliş trendinde olduğu görülüyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, yıla yüzde 75,5 ile başlayan imalat sanayi kapasite kullanım oranı (KKO), şubatta yüzde 76’ya ulaştıktan sonra, martta yüzde 75,3’e geriledi. Söz konusu oran nisanda yüzde 61,6 ile Nisan 2009’dan bu yana görülen en düşük seviyeye gerilemesinin ardından sonraki aylarda toparlanma trendine girdi. Mayısta yüzde 62,6, haziranda yüzde 66’ya ulaşan imalat sanayi kapasite kullanım oranı, temmuzda yeniden yüzde 70’li seviyelerin üzerine çıkarak yüzde 70,7 düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu oran, ağustosta da bir önceki aya göre 2,6 puan artarak yüzde 73,3 seviyesine yükseldi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri de temmuzda 56,9’a yükselerek Şubat 2011’den beri en yüksek seviye olarak kaydedildi. Toparlanmanın hız kazandığına işaret eden endeks, alt sektörlerin çoğunun faaliyet koşullarında güçlü iyileşme yaşandığını, üretim artışı kaydedildiğini ortaya koydu.
Sanayi teşvikleri rekor kırdı, ilk yarıda 583 üretim tesisi faaliyete geçti
Türkiye’de temmuz itibarıyla var olan 84 Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nden 70’i faaliyetine devam ederken, 14’ünün altyapı çalışmaları sürüyor. Temmuz itibarıyla bu bölgelerdeki toplam firma sayısı 5 bin 854 ve çalışan sayısı 60 bin 32 olurken, toplamda 10 bin 31 proje üzerinde çalışmalar devam ediyor. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nden gerçekleştirilen ihracat ise 5,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.
Öte yandan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, yılın ilk yarısında sadece organize sanayi bölgelerinde (OSB) 583 üretim tesisinin ruhsat alarak faaliyete geçtiğini bildirirken, sadece haziran ayında kurulan sanayi işletmesi sayısı geçen yıla kıyasla yüzde 91 arttı.
Bu gelişmede verilen teşviklerin de etkili olduğu görülüyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 4 farklı uygulamadan oluşan teşvik sisteminde, KDV istisnası, Gümrük Vergisi Muafiyeti, Vergi İndirimi, Sigorta Primi İşveren hissesi Desteği, Gelir Vergisi Stopajı Desteği, Sigorta Primi (İşçi Hissesi) Desteği, Yatırım Yeri Tahsisi ve KDV İadesi başlıkları altında destekler sağlanıyor.
Kapsamlı desteklerin etkisiyle, Bakan Varank da haziran ayında 859 belgeyle teşvik tarihinin rekorunun kırıldığını, bu teşviklerle 15,6 milyar liralık yatırım ve 23 binin üzerinde ilave istihdam beklendiğini duyurdu.
Borsada da Sınai Endeksi yükselişte
Borsa İstanbul’da Sınai Endeksi’nin aylık bazda seyrine bakıldığında, sektörün ihracat performansına yakın bir tablonun ortaya çıktığı görülüyor.
Bu yıla iyi başlayan ve 2019’un son iki ayındaki yukarı yönlü seyrini 3’üncü aya taşıyan Sınai Endeksi, ocakta yüzde 4,5 değer kazandı. Kovid-19’un dünya çapında bir risk olduğunun anlaşılmasıyla yatırımcı güven algısında oluşan bozulma, şubat ayında endeksin yüzde 8,2 düşüş kaydetmesine neden oldu. Sınai Endeksi mart ayında da 953,30 puana kadar gerileyerek Nisan 2017’den bu yana görülen en düşük seviyeye indi ve ayı da yüzde 18,9 kayıpla kapattı.
Mart ayından sonra Sınai Endeksi hızlı bir toparlanma trendine girdi ve nisan, mayıs ve haziranda sırasıyla kaydettiği yüzde 20, yüzde 3 ve yüzde 12,5’lik artışlarla yıl başındaki tüm kayıplarını telafi etti.
Temmuzda da 1.631,78 puanla tarihinin en yüksek seviyesini gören Sınai Endeksi, ayı yüzde 3,7 artışla tamamladı.
İlaç ve gıda şirketleri Sınai Endeksi’ni yukarı taşıdı
Borsa İstanbul’da Sınai Endeksi’nde işlem gören 164 şirketin hisselerine bakıldığında, yıl başından 21 Ağustos sonuna kadar geçen sürede yatırımcısına en çok kazandıran şirketin RTA Labaratuvarları Biyolojik Ürünler İlaç ve Makine olduğu görüldü. Söz konusu şirketin hisse değeri, geçen yıl sonunda bulunduğu 2,32’den, bu yıl içinde 62,90’a kadar yükseldi.
Aynı dönemde RTA Labaratuvarları’nın ardından Sınai Endeksi’nde işlem gören şirketlerden en çok kazandıran Kent Gıda Maddeleri oldu. Bu şirketin hisse değeri de 2019 sonundaki 175,80 seviyesinden yükselişe geçerek yıl içinde 2.675,50 seviyesini gördü. Kent Gıda’yı Taze Kuru Gıda takip ederken, bu şirketin hisseleri de 7,24’ten 97,90’a kadar çıktı.
Burçelik Vana yüzde 509,7’lik, Doğan Burda Dergi Yayıncılık yüzde 332’lik, Burçelik Bursa Çelik Döküm yüzde 322’lik, Kütahya Porselen yüzde 314,8’lik, Dagi Giyim yüzde 279,6’lık ve yüzde 213,1’le Gübre Fabrikaları bu yıl en çok kazandıran Sınai Endeksi hisseleri olarak sıralandı.
“Sanayide yakalanan ivmenin süreceğini umuyoruz”
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, bütün dünyayı etkisi alan Kovid-19 salgının bir sonucu olarak sanayideki olumsuz tabloyu özellikle nisan ayında en derin şekilde hissettiklerini söyledi.
Bu olumsuz tablonun mayıstan itibaren düzeldiğini sanayinin öncü göstergelerinden anladıklarını belirten Bahçıvan, şunları kaydetti:
“İSO Türkiye İmalat PMI ve İSO Sektörel İmalat PMI endekslerinin de işaret ettiği gibi mayıs itibarıyla hem genel ekonomide ve hem de sektörler bazında aydan aya sürekli olumluya doğru bir gelişme yaşanmaktadır. Türkiye İhracat İklimi Endeksimiz de aynı gelişmenin olduğunu ortaya koymaktadır. Alt sektörlerimiz arasında belirli farklar olsa bile hem ihracat, hem iç piyasa anlamında bu gelişmeler bize umut vermektedir. Zamanında alınan, hedefi üretim ve ihracat olan nitelikli her ekonomik destek ve kararın, sanayiciler cephesinde ülke ekonomisine pozitif katkı şeklinde yankı bulduğunu görmekteyiz. Önümüzdeki aylarda da başta finansman olmak üzere sanayimize yönelik bu destekler kalıcı bir yönde devam ettirildiği takdirde gerek ihracatta, gerekse iç piyasada bu ivmenin hızını kaybetmeden süreceğini umut ediyorum.”
“2020’yi olabilecek en asgari ihracat kaybıyla tamamlayacağımızı düşünüyoruz”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Kovid-19 krizinin milli bir sanayinin önemini bir kez daha gösterdiğini, bu bağlamda Türkiye’yi mevcut imalat potansiyeli, esnek üretim kapasitesi ve büyük piyasalara yakınlığı sayesinde büyük bir üretim üssü olmaya aday gördüklerini ifade etti.
Haziran itibarıyla başlayan normalleşme süreci ve sonrasında imalat sanayide üretimin hızlı bir şekilde toparlandığına işaret eden Kaan, üretimdeki artışın sanayi sektörü ihracatına yansımasının kendilerini memnun ettiğini söyledi.
Kaan, 2019’da imalat sanayinin ihracattaki payının yüzde 94,2 olduğunu aktararak, “Haziran 2020’de bu oranın da üzerine çıktığımızı, imalat sanayinin ihracattaki payının yüzde 94,5’e yükseldiğini görüyoruz. Yaklaşık 12,7 milyar dolara tekabül eden bu oranı ne kadar artırırsak, ihracattaki toparlanmanın o kadar hızlı olacağının farkındayız. Bu bakımdan son yıllarda Türkiye’nin, kalkınma ve küresel rekabet gücü konusunda, bugüne kadar elde ettiği deneyimleri de göz önüne alarak, milli bir ekonomi politikası belirleme konusunda attığı adımları destekliyoruz. Bu anlayışın orta ve uzun vadede sürdürülebilir bir hüviyet kazanabilmesi için ülkemizin teknolojik, beşeri, ekonomik, coğrafi, tarihsel ve diğer varlıklarından kaynaklanan karşılaştırmalı üstünlüklerinin doğru bir şekilde irdelenerek ekonomi politikalarında kullanılması gerekmektedir.” diye konuştu.
İmalat sanayinin ekonominin omurgası olduğunu vurgulayan Kaan, Ar-Ge kapasitesini endüstri tabanında geliştirmeye, hız kesmeden devam edilmesinin önemine dikkati çekti.
Kaan, Kovid-19 salgınının oluşturduğu tahribat ve geleceğe yönelik belirsizlikler nedeniyle, imalat sanayinin eski performansına tam anlamıyla dönmesinin biraz vakit alacağına değinerek, şunları kaydetti:
“Buna karşın mevcut gelişmeler devam eden dönemde, üçüncü ve özellikle de son çeyrekte toparlanmanın hızlanacağına işaret etmektedir. Toplam imalat sanayi ihracatımız 2019’un ilk yarısında 83,7 milyar dolar düzeyindeyken, bu yılın aynı döneminde 70,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Yüzde 15,5’e tekabül eden 13 milyar dolarlık bu kaybı, yılın ikinci yarısında telafi edebileceğimize inanıyoruz. Nitekim haziranda önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,3’lük bir artışla 12,7 milyarlık imalat ihracatına ulaşmayı başardık. Bu performansımızı kalan aylarda da devam ettirerek Kovid-19’la mücadele noktasında diğer ülkelerden pozitif ayrışarak sürdürdüğümüz 2020’yi olabilecek en asgari ihracat kaybıyla tamamlayacağımızı düşünüyoruz.”