Tavan Fiyatları Fermanı
Eski Roma’nın Tavan Fiyatları Fermanı, düşen petrol fiyatlarına çare olarak, Taban Fiyatları Fermanı olabilir mi?
Roma imparatoru Diocletianus’un, kendi döneminde yaşanan ekonomik krizin ülkesinde yaşayan tüccarların aç gözlülüğüne dayandığını biliyor muydunuz?
Sanırım bu giriş cümlesiyle dikkatinizi çektim?
Ama önce nasıl oldu da bu bilgiyi öğrendiğimin hikâyesini anlatmam gerekiyor. Çünkü evde etsiz nohut yemeği yaparken birden kalkıp Roma tarihine bir bakayım filan demiyorum genelde. Yemek pişerken çizgi roman okuyordum. Martin Mystere: Büyücüler Kenti. Çizgi romanın sonunda o sayının gizemleriyle ilgili Alfredo Castelli’nin yazısında Çöl Babaları başlığı ilgimi çekti. Başlık kendinden bekleneni fazlasıyla yerine getirdi diyebilirim. Bunlar, yani Çöl Babaları, meğer çölde yaşayan Hristiyan rahiplermiş ve zamanla yanlarına toplanan müritlerle toplumdan izole bir biçimde yaşamaktalarmış. Hah, işte içlerinden biri olan Ermiş Büyük Antonios beni bahsi geçen imparatora kadar getiren karakter. “Din Henüz Sıkıcı Değilken” adlı bir kitabın yazarı olan Hans Conrad Zander, bu büyük ermişin “ermek” için değil, Diocletianus’un ağır vergilerinden kaçmak için çölde olduğunu iddia etmiş kitabında. Hatta esprili bir arkadaş sanırım, Antonios’un, “orge” yani tensel dürtülerden kaçmak için değil, “orge” bir başka anlamıyla öfke, iktidara duyduğu öfke yüzünden teeee oralarda olduğunu söyleyerek eklemiş: Ve ermişin belki de kaçınmaya çalıştığı şeytan güzel bir kadın değil de vergi tahsildarı görünümünde olabilir! Valla eserin tamamını okumak isterdim ama dilimize çevirisi yok ve benim İtalyancam bunun için kifayetsiz kalıyor, hatta hiç yok ?
Büyücüler KentiSonrası çorap söküğü gibi geldi. Lan hakikaten bu Antonios bu dönemde mi yaşamış, bu imparator milleti kaçıracak kadar nasıl bir ekonomi yönetmiş, bu adamın hiç damadı filan da yok muymuş gibi sorularıma cevap aradım. Şaka maka 128 sayfalık bir araştırma yazısını, bilgisayarıma şak diye pdf formatında inen Gustave Flaubert’in Ermiş Antonius ve Şeytan adlı kitabını ve Sabahattin Eyüboğlu’nun o kitaba yazdığı nefis giriş yazısını okumuşum. Tatil günümün yarısını entelektüel uğraşılarla ziyan etmişim. Durup dururken nohut pişiren bir kadından, hepi topu elli kişinin okuyacağı bir yazı yazarken çay servisi yapılan bir yazara evrilmişim filan ?
Gelelim ekonomik krize! Biz durduğumuz yerde dursak da ekonomik krizin geleceği varsa gelir zaten ?
Bahsi geçen imparator dönemini,
“Diecletianus’un inşaat işlerine karşı sonsuz bir tutkusu vardı ve bu nedenle çalıştırdığı işçiler ve sanatçılar yanında iş arabaları gibi kamu işlerinin inşası için gerekli olan ne varsa, bütün harcamalar için eyaletleri adeta haraca bağlamıştı; bazilikalar, sirk, darphane, silah dükkânları, karısı ve biricik kızı için her birine birer ev…” diye yazmış Lactantius adlı cesur bir yazar ? (Lactantius, de Mortibus Persecutorum; VII.)
Valla bu iddiaları yazan Lactantius bi yerlerden ihraç edildi mi, sürüm sürüm hapislerde eskidi mi bilmiyorum ama kocca imparator yememiş içmemiş onun bu eleştirilerine Tavan Fiyatlar Fermanı’nın giriş kısmında cevap vermiş. Çünkü imparatorumuza göre ekonomik krizin nedeni de hakikaten aç gözlü tüccarlardır! Benzetmek gibi olmasın dönem şöyle bir dönem:
“Savaşlar, genişletilen ordunun gereksinimleri,saray, bürokrasi ve büyük bir çoğunluğu hiç de üretken olmayan binaların yapımı için yapılan büyük miktardaki harcamalar, ciddi bir enflasyon dalgası yaratmıştır. Buna göre ücretler hiç umulmadık oranda yükselmiş ve askerler kendilerini, bir mal alırken onun dört ya da sekiz katını ödemek zorunda bulmuşlardır. Nitekim 300 yılları civarında Roma İmparatorluğu içerisinde enflasyonun oldukça yükseldiği genel olarak kabul edilen bir gerçektir.”
İmparatorun yayınladığı Tavan Fiyatlar Fermanı’na göre her kalem malın fiyatı tek tek belirlenmiş ve kimsenin bu fiyatların üstüne çıkmaması için gerekli denetimlerin yapılması istenmiş. Hatta o dönemde demirciler loncası, belki de korkudan :
“İşlenmiş gümüşün bir poundunun (yaklaşık 450 gr.) fiyatının 62 denarius ve kalıp gümüşün bir poundunun 31 denarius olduğunu ve hileli bir tarife hazırlamadığımızı ve imparatorluk yemini altında bu durumdan yükümlü olduğumuzu, valinin emri gereğince bilginiz olsun diye rapor ederiz.”
Diye bir açıklama yapmak zorunda kalmış. Dahası krizle mücadele için o dönemde eski bir tanrıça olan Annona adıyla büyük bir verginin konduğunu, bu vergiyi toplamak için officia denen bürolar açıldığını, günümüzdeki ofis sözcüğünün taaa oradan geldiğine dair bir entry de okudum. Valla ben entry’nin yalancısıyım ? Sonuç? Kamooon! Emirle fiyatların kontrol edildiği nerede görülmüş ?
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/1627/17447.pdf
Harika bir kitap okumak için: Gustave Flaubert, Ermiş Antonius ve Şeytan, İş Bankası Yay.
Harika bir çizgi roman için: Martin Mystere, Büyücüler Kenti