Türk Yatırım Kuruluşları Arasından bir Robin Hood Çıkar Mı?
Başlıktaki Robin Hood’u görünce Sherwood Ormanı’nda zenginden çalıp fakire dağıtan İngiliz halk kahramanı aklınıza gelmesin, misyonu benzer nitelikte, finansal piyasalarda yatırım yapmayı halka indirgeme olan ve aracılık işlemlerini komisyonsuz olarak gerçekleşen start-up firması Robin Hood’dan bahsediyorum.
2013 yılında, genç yatırımcıları ve 2000li kuşağı hedef alarak kurulan Robin Hood’un en belirgin vaadi, basit ve kolayca anlaşılabilir bir uygulama (app) ile hisse senedi işlemlerini 0 komisyon ile gerçekleştirme imkanı. Hikayesi de her zamanki gibi bir ihtiyacın inovasyonu doğurmasıyla başlıyor. Wall St.’de 2011 yılında çalışmaya başlayan iki dahinin; piyasaların ağırlıklı büyük oyuncuların kazandığı bir oyun alan olması nedeniyle küçük yatırımcılara kullanabilecekleri kullanıcı dostu ve kolay öğrenilebilir ön yüz sunan ve ücretsiz alım/satım yapabilecekleri platform yaratmak istemeleri sonucu ortaya çıkıyor. Hatta websitelerinde şu söz dikkat çekici: “Finansal Sistemin sadece varlıklılar için değil hepimiz için çalışması gerektiğine inanıyoruz.”
2013 yılında kurulan ve 10 milyon müşterisi olan şirketin Mart 2020 rakamlarına göre toplam değerli 8 Milyar USD ve şu ana kadar 914 Milyon USD’lık girişim sermayesi yatırımı almış durumda. 10 milyon müşterisine 0 komisyonlu hisse alım-satım imkanı veren şirket büyük yatırımlar alarak hızlı bir büyüme içinde. Dolayısıyla kullanıcı mutlu, firma mutlu, açık bir kazan-kazan durumu görüyoruz.
Sıfır komisyon alan şirket nasıl para kazanır diye düşünüyoruz tabii ki. Bu düşüncenin yaygın olacağını firma sahipleri de düşünmüş olacaklar ki websitelerine “Nasıl para kazanıyoruz?” şeklinde bir kısım eklemişler. Buna göre birinci motto; tabii ki dijitalleşme ve bu sayede maliyet yaratan şube/acente/irtibat bürosu vb. lokasyonlardan tasarruf sağlanması. Personel sayıları 250 civarında. İkincisi ise komisyon ve ücretler ile ilgili uygulamaları. Uygulama üzerinden yapılan işlemlerde borsa payı gibi yasal ücretler dışında ücret almıyorlar yani alım/satım işi ücretsiz. Kaldı ki iş modeli ve vaatleri bu.
Standart alım/satım ve para transferi işlemlerinin dışına çıkılması durumunda ise oldukça yüksek ücretler alıyorlar. Mesela,
- Yabancı Menkul Kıymet Alım/Satım – İşlem Başına 50$
- Yurtiçi Havale 25$
- Yurtdışı Transfer 50$
- Kağıt Ekstre 5$
- Telefonla İşlem – İşlem Başına 10$
Dolayısıyla bizim sektördeki ücretlere bakıldığında ciddi yukarıda kalan bir ücretlendirme yapısı da mevcut. Buna ek olarak standart işlem sürecinde hisse senedi için kredi uygulaması yok onun için Robin Hood Gold paket satın almanız gerekiyor. Gold paketin bedeli de aylık 5$ olarak belirlenmiş. Bunun dışında Robinhood kredilerden, hesapta biriken paraların nemalandırılmasından ve nakit yönetimi çerçevesinde debit kartının kullanılması ile takas komisyonu elde ediyor.
Türk Sermaye Piyasası’nda işlem yapan yatırım kuruluşlarında durum nasıl derseniz, yapılan işlem hacmi üzerinden alınan sabit oranlı bir komisyon uygulamasından bahsedebiliriz. Banka kökenli aracı kurumlarında bu oran binde 1-2 arasında değişirken aracı kurumlarda onbinde 1-5 arasında bir komisyon uygulaması mevcut. Rekabet komisyon oranı üzerinden olduğu ve aracılık işi standart bir iş haline geldiği oranda, komisyon oranları da düşüş eğiliminde. Sektördeki hisse senedi işlemlerinde ortalama komisyon oranı binde 2 seviyesinden on binde 3’lere inmiş görünüyor. Bu durum Robin Hood’un vaadindeki finansal piyasaları halka indirgeme durumuna uygun olsa da Yatırımcı sayısına bakıldığında bu düşüşe paralel bir artış görünmüyor.
TSPB verilerine göre 2019 yılında Yatırım Kuruluşları’nın gelirlerinin %44ü aracılık gelirlerinden oluşurken, bu gelirlerin içinde hisse senedi işlemlerinin payı %60. Dolayısıyla hisse senedi işi hala aracı kurumlar için büyük gelir kaynağı ve bu nedenle azalan komisyon seviyesini artan müşteri kitlesi ve dijitalleşme ile dengelemek önemli. Komisyon oranlarındaki gidişat Robin Hood’un benzeri bir çözüme doğru götürüyor ama Türkiye’de olsa başarılı olur muydu bunu söylemek zor.
Baştaki soruya dönersek, Türkiye’den bir Robin Hood çıkar mı? Burada esas olan şey, mevcut iş yapış şekillerinin değişen dünya koşullarına uygun hale getirilmesi ve buna uygun çözümler üretilmesi. Türk hisse senedi piyasasındaki durum farklı bir çözüm noktasında ihtiyacı hissettiriyor. Zaten inovasyon, ihtiyaçtan doğduğu zaman kendi kendine zemin hazırlıyor. Bu yüzden her piyasadaki ihtiyaç ve çözüm birbirinden farklı, önemli olan ihtiyacı görmek ve ihtiyacı yaratan koşulları değerlendirip doğru/uygun çözümü sunabilmek.
Umarım benzer çözümlerle Türk Sermaye Piyasası gelişir ve yatırımcı sayıları mudi sayısına yakınsar.
Yazar / Onur Duygu