Yurtiçi makroekonomik dalgalanmalar Türkiye’de canlanmayı etkileyebilir
Dünya Bankası, makroekonomik dalgalanmaların Türkiye’de ekonomik canlanmayı etkileyebileceğini belirtti.
Dünya Bankası, Türkiye’deki son ekonomik gelişmelerin genel bir görünümünün ve ekonomik beklentilere ilişkin Dünya Bankası analizlerinin sunulduğu Türkiye Ekonomik İzleme Raporu’nun (TEM) son sayısını bugün yayınladı.
Kovid-19 pandemisine karşı uygulamaya konulan politikalar ve bunların ekonomik etkileri 2020 yılının ikinci yarısında ekonomik faaliyetin toparlanmasını sağladı. Kredileri desteklemeye yönelik önlemler de dikkate alındığında, Türkiye’nin ekonomik destek programının büyüklüğünün GSYH’ya (gayrısafi yurtiçi hasıla) oranı G20 yükselen piyasa ekonomilerinin ortalamasından daha yüksek olarak gerçekleşmiştir.
Bu desteklerin sonucu olarak meydana gelen kredi patlaması ve Haziran ve Temmuz aylarında hareket kısıtlamalarının ve işletme kapatma önlemlerinin gevşetilmesi, ekonomik faaliyetin belirgin bir şekilde yükselişe geçmesini sağlayarak Türkiye’yi 2020 yılında pozitif büyüme performansı sağlayan birkaç G20 ülkesinden birisi haline getirdi. Ancak bu büyüme beraberinde yükselen enflasyon, uluslararası rezervlerde düşüş, lirada zayıflama, cari açıkta sert bir artış ve şirketlerde yaşanan finansal stres ile birlikte geldi.
Türkiye için büyüme beklentisi yüzde 52020 yılının sonundaki toparlanma, işgücü piyasalarının bir miktar toparlanmasına yardımcı olurken, özellikle kadınlar, gençler ve düşük vasıflı işçiler olmak üzere birçok çalışan geride kaldı. Bu durumun, yüksek enflasyon ile birlikte, yoksullara daha fazla zarar vermiş olması muhtemeldir. 2019 yılında yüzde 10,2 olan yoksulluk oranının 2020 yılında yüzde 12,2’ye yükseldiği tahmin edilmektedir. Şu anda yoksulluk oranını pandemi öncesi seviyelere geri getirmek bir zorluk teşkil etmektedir.
Türkiye, diğer ülkeler gibi bu yıl pandemiden kurtulmak için mücadele edecektir. Öte yandan, ihracattaki toparlanma ile birlikte, düşük bir baz seviyesinin etkisiyle de olsa Türkiye’deki yıllık büyümenin yüzde 5 gibi kayda değer bir seviyeye ulaşması beklenmektedir. Bununla birlikte, özellikle Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere gelişmiş ekonomilerin enflasyonda artış işaretleri vermesi sebebiyle, bu ülkelerde çok gevşek para politikasına son verileceğine dair piyasa spekülasyonlarının yoğunlaşması küresel likiditede yükselen piyasaların aleyhine istikrar bozucu hareketlere yol açabilir. Bazı ülkelerde Kovid-19 salgınının yeniden yükselişe geçmesi riskleri de küresel toparlanmayı ve Türkiye’nin büyüme beklentilerini etkileyebilir.
“Kriz bir fırsat sunmaktadır”Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Kouame konu ile ilgili olarak şunları söyledi: “Kriz bir fırsat sunmaktadır. Yeşil toparlanmayı teşvik etmeye ve yeşil bir dönüşümü başlatmaya yönelik önlemler küresel piyasaların karbonsuzlaştığı bir süreçte Türkiye’yi rekabet bakımından avantajlı bir konumda tutabilir. Daha fazla çeşitlendirilmiş ve daha yeşil bir finansal sistem, dayanıklı ve sürdürülebilir bir toparlanmayı destekleyecektir.”
Rapor ekonomik dengesizliklerin kontrol altına alınmasına, insanların korunmasına ve finansal sektörde istikrarın sağlanmasına yönelik politika önceliklerini tartışmaktadır. Bilançolarını yeniden eski durumlarına getirmelerini sağlamak için finansal kuruluşlara ve şirketlere yönelik sunulacak kolaylaştırıcı politikalarüzerinde odaklanmak, riskleri azaltmada ve gelecekteki büyümenin yolunu açmada kilit rol oynayacaktır. Kamu bütçesinin, kapsayıcı bir toparlanma sağlamak için şirketlere ve hanehalklarına yönelik önemli hedefli destekler sağlama imkanı bulunmaktadır. Uluslararası piyasa erişimini ve küresel değer zincirlerine katılımı arttıran önlemler Türk şirketlerinin büyümelerini ve daha üretken hale gelmelerini sağlayacaktır.
Dünya Bankası Türkiye Ofisi Program Lideri Vekili ve raporu hazırlayan ekibin lideri David Knight şunları vurguladı: “İşgücü piyasasında yaşanan şokun uzun süre kalıcı etkiler yaratması beklenmektedir ve sosyal yardımlar ile birlikte aktif ve hedefli işgücü piyasası politikaları özellikle kadınlar ve gençler olmak üzere insanların potansiyellerinin tamamını gerçeğe dönüştürebilmeleri için giderek daha önemli hale gelecektir.”
(bloomberg)