CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, televizyon yayınında soruları yanıtladı
ANKARA (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu süreçte tabii ciddi sorunlar yaşıyoruz. İşini kaybedenler var, elde ettiği geliri kaybedenler var, bu acıları biliyorum. Bütün vatandaşlarımın bayramını kutlarken umutsuz olmamalarını istiyorum. Dünyaya güzel gözlerle baksınlar, umutla baksınlar.” dedi.
Kılıçdaroğlu, Halk TV’de yayımlanan “Liderlerle Bayram Sohbetleri” programında soruları yanıtlarken çocukluk yıllarını ve yaşam öyküsünü de anlattı.
Ramazan Bayramı’nı kutlayan Kılıçdaroğlu, Bingöl’ün Genç ilçesinde yaşadığı çocukluk dönemine değindi. Bayramlarda en güzel kıyafetlerini giydiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, tanımadığı ailelere gidip bayramlaştığını, harçlık verenleri diğer arkadaşlarına söylediğini dile getirdi.
Bingöl’ün Genç ilçesinde ilkokul beşinci sınıfı ve ortaokulu okuduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, halen o dönemden görüştüğü kişilerin bulunduğunu anlattı.
“Karpuz tarlasında çalıştım”
Yaz tatillerinde briket yapan yerlerde, karpuz tarlasında çalıştığını belirten Kılıçdaroğlu, “Tren, çocukluğumun geçtiği Bingöl’ün Genç ilçesinin önemli bir olayıydı, öğle zamanları gelirdi. Yeni insanları, tren yolcularını görmek için istasyona giderdik. İstasyonda bir dönem haşlanmış yumurta sattım. Hatta biraz renk sarı olsun diye soğan kabuğunda kaynatırdık onları, o şekliyle satardık.” ifadelerini kullandı.
Okumaya ilk kez Kerime Nadir’in romanlarıyla başladığını söyleyen Kılıçdaroğlu, okumaya önem verdiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, öğrencilik yıllarında başarılı olduğunu, ilkokulun birinci ya da ikinci sınıfında İstiklal Marşı’nın tamamını ezberlediğini anlattı.
Ortaokulda okuduğu dönemde “İnsanoğlu aya ayak bastı” haberlerinin gazetelerde yer aldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, annesinin insanların aya gittiğine yaşamı boyunca hiç inanmadığını söyledi.
Annesini sırdaş olarak gördüğünü, babasının ise geleneksel yapıya sahip olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Ben babamın hiçbir çocuğunu kucağına aldığını hatırlamıyorum. Derdimiz varsa babamıza aktarsın diye annemize anlatırdık. Ağabeyim ilk evlendiğinde babamın yanında eşiyle konuşamazdı, diğer kardeşlerim de öyleydi. Evlendikten sonra annem ve babam bize geldi. Eşime babamın yanında bir şey söylemem gerekiyor, nasıl söyleyeceğim diye düşünüyorum. Anneme, ‘Babama söyle, izin versin konuşayım.’ dedim. Babam, ‘Tamam konuşabilir.’ demiş. Bizim ailede ilk kez babasının yanında eşiyle konuşan kişi benim.”
“Çocuklarımın nasıl büyüdüğünün farkında bile olamadım”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, hayatın meşguliyetleri nedeniyle çocuklarının nasıl büyüdüğünün farkında bile olamadığını ifade ederek, çocuklarına olabildiğince iyi eğitim alabilmeleri için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini ve bu konuda içinin rahat olduğunu söyledi.
Ortaokuldan iyi dereceyle mezun olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ortaokulda Fransızca dersinde sıfır aldığını ancak daha sonra o derste de başarılı olduğunu belirtti.
Matematik dersiyle ilgili de bir anısını anlatan Kılıçdaroğlu, daha önce düşük olan ders notunun başka bir öğretmenin gelmesiyle yükseldiğini ve öğretmenlerin anlatım konusundaki önemine dikkati çekti.
Ticaret Lisesindeki yıllarına da değinen Kılıçdaroğlu, “Lisede son sınıfta mali cebir vardı. Mali cebirde çözmediğim hiçbir problem yoktu. Ticaret Lisesinde de başarılı bir öğrenciydim, oradan birincilikle mezun oldum.” dedi.
Üniversite eğitimi için Ankara’ya geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Bahçelievler’de Tapu ve Kadastro’nun öğrenci yurdunda kaldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, öğrenciyken günlük harcamasının 10 lirayı geçmemesi gerektiğini ve ona göre yemek yiyip harcamalarını kontrol ettiğini dile getirdi.
“Çam ağacı için şiir yazmıştım”
Okul döneminde kompozisyon ve şiir yazdığını belirten Kılıçdaroğlu, şiir yazmaya ortaokuldayken başladığını ve yerel gazetelerde şiirlerinin yayımlandığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Benim şiirimin yayınlanması benim açımdan çok önemli, çok değerliydi. Orada yazdığım şiirler vardı, aşk şiirleri de doğa şiirleri de vardı. Mesela çam ağacı için de şiir yazmıştım.” dedi.
Kılıçdaroğlu, şu an şiir yazmadığını ancak okumayı sevdiğini söyledi.
Başarılı bir eğitim süreci geçirdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Öğrencilikte çok okuyanı ‘inek’ diye tanımlarlar. Tanımlamak gerekirse okulun ineklerinden birisiydik. Devam zorunluluğu olmamasına rağmen çalışırdık.” dedi.
“Çok sayıda yürüyüşe katıldım, sloganlar attık”
Okulun adının daha sonra Gazi Üniversitesine dönüştüğünü belirten Kılıçdaroğlu, “Öğrenci olaylarının, 1968 olaylarının başlama yıllarıydı. İlk Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde başlamıştı.” dedi.
Kılıçdaroğlu, okullardaki olaylara katılıp katılmadığına ilişkin bir soruya da “Evet, yürüyüşlere katıldım ama onun dışında bir şey yapmadım yani gözaltına alınma, tutuklanma falan olmadı.” ifadesini kullandı.
“13 kişi arasına girmeye hak kazandım”
Kılıçdaroğlu, üniversiteden sonra Maliye Bakanlığının hesap uzmanlığı sınavına girdiğini ve binlerce kişiden 13 kişi arasına girmeye hak kazanarak İstanbul’da çalışmaya başladığını söyledi.
Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü yapan Aykon Doğan’ın üzerinde çok emeğinin olduğunu ve bürokrasiye onun sayesinde adım attığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Üstat, senin önerdiğin düşünceye ‘hayır’ diyeni mutlaka dinle.’ derdi. Bu, benim hayatımda rehber edindiğim olaylardan birisidir. O nedenle ‘hayır’ diyenin ‘neden hayır’ dediğini mutlaka dinlerim.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bürokraside çok renkli, keyifli anılarının olduğunu, ileride fırsat bulması durumunda anılarını yazmak istediğini söyledi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanı’nın daveti üzerine Külliyeye gittiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, kendisine söz verildiğinde devlette liyakat sisteminin önemini anlattığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, “Ben daire başkanıyken başbakanlarla, bakanlarla oturup tartışırdım. Elbette siyasiler karar verir ama bürokratlar sorumluluklarını yerine getirerek tüm ayrıntılarını anlatır, o da kararını verir.” dedi.
Emekli olduktan sonra Vatandaşın Vergisini Koruma Derneğinin genel başkanlık görevini üstlendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP’ye hazırladığı rapor sonrası Deniz Baykal’ın daveti üzerine partiye girdiğini ve kurultayda MYK’ye seçildiğini anlattı.
Çalışma yöntemi olarak “ekip” çalışmasını önemsediğini belirten Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı olarak bir şeyi yapmadan önce mutlaka alanında uzman kişilerle fikir alış verişi yaptığını dile getirdi.
Hangi takımı tuttuğunun sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Ben ve eşim Fenerbahçeliyiz, 3 çocuğum ise Galatasaraylı.” dedi.
“Çocuklarınızdan siyasete girmeye heveslenen var mı?” sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Hayır. Çocuklar ben siyasette kaldığım için biraz rahatsızlar aslında. Oğlum siyaset bilimi okudu zaten. Siyaseti yakından izliyor ama sıcak siyasete ilgisi yok. Çocukların da öyle sıcak siyasetle ilgileri yok. Seçimden seçime gidip oy kullanırlar sadece.” ifadelerini kullandı.
Eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun da sıcak siyasetin içinde çok bulunmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Taktik aldığınız oluyor mu?” şeklindeki soruya “Hayır” yanıtını verdi.
“Kendinizi İskandinav siyasetçilerine benzetir misiniz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, israftan uzak duran bir yaşantısının olduğunu ve bunu siyasette de sürdürdüğünü dile getirdi.
Tatlı olarak sütlacı sevdiğini belirten Kılıçdaroğlu, yemek yapma kültürünün olmadığını söyledi.
Tarihe özel merakının olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, hem İslam tarihine hem de Cumhuriyet tarihe ilişkin kitaplar okuduğunu belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Pandemi dönemi sona erdiğinde nasıl bir ülke ve dünyayla karşı karşıya kalacağız?” sorusu üzerine şöyle konuştu:
“Ben karamsar birisi değilim. Karamsar olmamamın nedeni ise yetişmiş insan gücümüz var. Asılında ciddi bir güç. Genç nüfusumuz var. Avrupa’da yaşlı nüfus, bizde genç nüfus var. Gençlerin geleceğe yönelik umutları var. Çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yok, hepsi çözülebilir. Onu çözme kapasitemiz de var. Dolayısıyla bunlar bizim umutsuz olmamızı gerektirmiyor, tam tersine umutlu olmamız lazım. Zaman zaman olumsuz tablolarla karşılaşabiliriz. Bu ,siyaset kurumunda, devlet yapılanmasında, yargıda, medyada olabilir ama bunları aşabilecek kapasitemiz var. Bilgimiz, birikimimiz var. Dolayısıyla umutsuz değilim. Bu süreçte tabii ciddi sorunlar yaşıyoruz. İşini kaybedenler var, elde ettiği geliri kaybedenler var, bu acıları biliyorum. Bütün vatandaşlarımın bayramını kutlarken umutsuz olmamalarını istiyorum. Dünyaya güzel gözlerle baksınlar, umutla baksınlar. Biz kendi güzel ülkemizi her eve güzellik getirerek yeniden büyütebiliriz. Yeniden güzelleştirebiliriz. Umutsuzluk bizim insanımıza yakışmıyor, umutlu olalım. Bayramı umut içinde güzel geçirelim.”
Pandemi dolayısıyla dünyanın ciddi bir travma geçirdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, pandeminin tüm ülkeleri doğrudan etkileyen bir olay olduğunu dile getirdi.
Bu süreçte sosyal devletin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, “Biz bu süreçte bir sosyal devleti keşfetmeliyiz. Sosyal devletin ne kadar önemli ve değerli bir kavram olduğunu keşfetmeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
İnsanoğlunun doğayı da keşfetmek zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Günlük yaşayış içinde doğayı çok tahrip ettik. Ağaç bırakmadık, ormanları tahrip ettik. Yollar yaptık, ormanları tahrip ettik. Gölleri kuruttuk, suları, nehirleri, yer altı sularını kuruttuk. Evlerimize çekildik, evde yaşamanın ne kadar zor olduğunu ve doğanın da bir parçası olduğumuzu keşfettik. Ağacın, kuşların, arıların, kelebeklerin, diğer hayvanların ne kadar değerli olduğunu keşfettik aslında. İki şeyi, doğayı ve sosyal devleti unutmamamız gerekiyor. İki alanı görmemiz gerekiyor. Sosyal devleti ve doğa haklarını kim savunur, ona bakmalı vatandaşımız çünkü biz diğer canlıları yaşatacağız ki yaşayalım. Bütün canlıları yok edersek aslında kendimizi yok etmiş oluruz.”