Macaristan Dışişleri Bakanı Szijjarto: Türkiye'yi, AB'nin stratejik ortağı olarak görüyoruz
ANKARA (AA) – Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, Türkiye’yi “Avrupa Birliği’nin (AB) stratejik ortağı” olarak gördüklerini belirterek, “İşte bu yüzden, Türkiye’ye yönelik düşmanlık, iki yüzlülük, çifte standart, yargılama ve ders verme yerine bu ilkeye dayalı bir politikayı savunuyoruz.” dedi.
Szijjarto, dün Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaret kapsamında, ülkesi ve Türkiye arasındaki ikili ve bölgesel konuların yanı sıra Türkiye-AB ilişkilerinde Macaristan’ın sergilediği tutuma ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Dost ve müttefik iki ülke Macaristan ve Türkiye’nin, dünyanın en güçlü savunma ittifakı NATO’nun da üyeleri olduğuna işaret eden Szijjarto, “Türkiye’yi sadece Macaristan için değil, AB için de stratejik ortak olarak görüyoruz çünkü Türkiye, Avrupa’ya komşu en güçlü ekonomiye sahip ülke.” ifadesini kullandı.
Szijjarto, Türkiye ekonomisinin, yakında dünyanın en iyi 10 ekonomisinden biri olma niyetinde olduğunu anladıklarını belirterek, “Bizim menfaatimiz, böyle bir ülke ve ekonomiyle etkin ve dinamik iş birliğine sahip olmaktır. Ticaret hacmimizi yıllık bazda 5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.” dedi.
Bu bağlamda, kısa sürede gelişme kaydetmek istediklerini dile getiren Szijjarto, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının küresel ve ekonomik etkileri ne olursa olsun, iki ülke arasındaki ticaret hacminin yılın 9 ayında azalmamasıyla, ülkeler arasında sağlam bir temel olduğunu kanıtladıklarının altını çizdi.
“Macaristan’da yaklaşık 5 bin kişiyi istihdam eden 30 Türk şirketi var”
Szijjarto, iki ülke arasındaki ticaret hacminin bu yılın sonunda 3 milyar doların üzerinde olacağını belirterek, ikili ticaret ilişkilerinin önünde bir engel olmadığını kaydetti.
Ticari ilişkilerin geliştirilmesi noktasında, yatırımcıları da çok önemsediklerine değinen Szijjarto, şöyle devam etti:
“Macaristan’da yaklaşık 5 bin kişiyi istihdam eden 30 Türk şirketi var ve Macar şirketleri bu gelişen Türkiye pazarını çok önemsiyor. Özellikle Afrika’daki üçüncü ülke pazarlarında ortak faaliyetlerimizin olduğu çok önemli bir iş birliği var. Dolayısıyla bu ilişkide çok fazla potansiyel görüyoruz ve açık siyasi sorunlar olmadığı için şirketlerin birbirleriyle iş yapmasının önünde herhangi engel yok.”
Szijjarto, ülkesinin, 10-11 Aralık’ta yapılacak AB Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye yönelik tutumunun ne yönde olacağına ilişkin “Türkiye’yi, AB’nin stratejik ortağı olarak görüyoruz. İşte bu yüzden, Türkiye’ye yönelik düşmanlık, iki yüzlülük, çifte standart, yargılama ve ders verme yerine bu ilkeye dayalı bir politika savunuyoruz.” ifadesini kullandı.
“Macaristan, AB’den uzaklaşmıyor”
Szijjarto, “Macaristan ve Polonya’nın AB’den uzaklaştığı” yorumlarına ilişkin ise bu yorumlara katılmadığını dile getirerek, “Biz, AB’nin bir parçayız, üyesiyiz. AB’yi daha güçlü kılmak istiyoruz ancak onu nasıl güçlendireceğimiz konusunda başkalarıyla hemfikir değiliz.” diye konuştu.
Birliğin önünde salgın, göç, ekonomi ve Brexit gibi konularda tarihi zorluklar olduğuna dikkati çeken Szijjarto, AB içerisinde gelecekte hangi yoldan gidileceğinin tartışılması için doğru zaman olduğunu vurguladı.
Szijjarto, bu konuda farklı yaklaşımlar olduğunu belirterek, AB’nin, Brüksel’de güçlü bir merkeze ve güç yoğunluğuna sahip Avrupa Birleşik Devletleri olarak işlemesi gerektiğini söyleyen bir yaklaşım olduğunu ve bu yaklaşımı benimsemediklerini kaydetti.
AB’nin, “güçlü ulusların ve üye devletlerin güçlü ittifakı” olması gerektiği yönünde başka bir yaklaşım da olduğuna işaret eden Szijjarto, “Yani güçlü üye devletler üzerine kurulu güçlü bir AB. Bizim konumumuz bu. Yetkinlikleri Brüksel düzeyine getirmek gerekli değil ancak üye devletleri güçlendirmeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Szijjarto, devletleri milli, kültürel ve dini miraslarına sadık kalması, geçmişi unutmamaları için kim olduklarından gurur duyması, geçmişte elde ettikleri başarıları, kimliği ve vatanseverliği unutmaması için devletlerin teşvik edilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Göç konusunun da üye devlet arasında çok ciddi görüş ayrılığına neden olduğuna işaret eden Szijjarto, Macaristan’ın çok güçlü göç karşıtı bir politikayı temsil ettiğini belirtti.
Bu politikanın yasa dışı göçmenlerin Macaristan topraklarına girmesine izin verilmemesi anlamına geldiğini dile getiren Szijjarto, şunları söyledi:
“Farklı bir yaklaşımımız var. Yaklaşımımız, yardıma ihtiyaç duyulan yere yardım götürmemiz ve sorunları getirmememiz gerektiği yönünde. Dolayısıyla insanları Türkiye üzerinden Avrupa’ya yola çıkmaya teşvik etmek yerine, onlara evde kalabilecekleri şekilde yardım etmeli veya koşullarını iyileştirmeliyiz.”
AB bütçesindeki “veto krizi”
Szijjarto, ülkesi ve Polonya’nın hukukun üstünlüğü şartı dolayısıyla veto ettiği 1,8 trilyon avroluk AB bütçe ve kurtarma paketine ilişkin, “Burada sorun şu ki birbiriyle hiçbir alakası olmayan bu ekonomik meselelerle, siyasi, ideolojik olarak motive edilen bazı meselelerin karıştırılmasıdır.” dedi.
Sözde hukukun üstünlüğünü savunanların, AB anlaşmasının kendisini ihlal etmek istediğini belirten Szijjarto, şunları söyledi:
“Çünkü AB anlaşması, ne tür meselelerin oy birliğiyle kararlaştırılması gerektiğini çok açık şekilde ortaya koyuyor. Polonya ve Macaristan’ı dışlayarak bir konuda anlaşmaya varılmasına izin vermeyeceğiz. Bir anlaşma yapmakla kesinlikle ilgileniyoruz. Bununla kesinlikle ilgileniyoruz. Umuyoruz ki (AB Konseyi Dönem Başkanı) Almanya, her iki taraf için de kabul edilebilir bir öneriyle öne çıkacaktır.”
“Uluslararası iş birliğine her zamankinden daha çok ihtiyacı var”
Szijjarto, Kovid-19 salgının ilk günlerinde, ülkesinin aldığı olağanüstü hal (OHAL) kararını acımasızca eleştiren bazı AB ülkeleri olmasına karşın, Macaristan’a zor günlerinde yardımcı olmayı düşünen Türkiye gibi ülkelerin de bulunduğunu dile getirdi.
Türk Konseyinin gözlemci ülkesi Macaristan ile Konseyin diğer üyeleri Türkiye, Özbekistan, Azerbaycan ve Kazakistan arasında salgın sürecinde oldukça başarılı bir iş birliği sergilendiğine değinen Szijjarto, şunları kaydetti:
“Bu yüzden salgının tüm kötü etkileriyle birlikte bunun en az bir olumlu etkisi olacağını umuyorum. Bu da tüm ülkelerin karşılıklı saygıya dayalı uluslararası iş birliğine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğunu anlayacak olmasıdır, Türkiye ile Macaristan arasındaki ilişkimiz bu ilkeye dayanmaktadır. Demek istediğim, karşılıklı saygı.”