Stagflasyon Tehlikesi! 2021-2023 Döneminde Rekor Cari Açık!
Türkiye, uluslararası raporlara göre 2021-2023 döneminde en yüksek cari açık veren ülkeler arasında yer alırken, ekonomide stagflasyon tehlikesi giderek artıyor.
Türkiye Ekonomisinde Tehlike Çanları: Cari Açık Rekorları ve Stagflasyon Riski
Türkiye ekonomisi, uluslararası platformlarda en yüksek cari açık veren ülkeler arasında yer alırken, stagflasyon riski ile karşı karşıya kalıyor.
IMF, OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların yayımladığı raporlara göre, Türkiye 2021- 2023 döneminde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek cari açığa sahip ülke oldu.
Bu durum, Türkiye'nin ekonomik geleceği konusunda ciddi endişelere yol açıyor.
Cari Açık Şampiyonu Türkiye
IMF'nin Temmuz ayında yayımladığı son rapora göre, Türkiye, Almanya, İsveç, İsviçre ve Çin gibi ülkelerin cari fazla verdiği bir dönemde, Birleşik Krallık, ABD, Brezilya ve Hindistan gibi ülkelerle birlikte en yüksek cari açık veren ülkeler arasında yer alıyor.
Türkiye'nin bu dönemdeki cari açık performansı, ülkenin ekonomik büyümesinin sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri doğuruyor.
Geçmiş yıllarda yüksek cari açıklarla büyüyen Türkiye ekonomisi, son dönemde cari açığın azalmasıyla birlikte ekonomik daralma sinyalleri veriyor.
Haziran ayında cari işlemler dengesinin 407 milyon dolar fazla vermesi olumlu bir gelişme gibi görünse de, bu fazlanın geçen yılın aynı ayına göre %47 gerilemesi, cari dengenin yapısal sorunlarının devam ettiğini gösteriyor.
Uzmanlar, bu yılın ikinci çeyreğinde GSYH büyümesinin %2'nin altına düşebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Ekonomide Stagflasyon Tehlikesi
Cari açığın azalması ekonomik daralmayı beraberinde getirirken, Türkiye stagflasyon tehlikesiyle karşı karşıya.
Stagflasyon, yüksek enflasyonun yanı sıra ekonomik durgunluk ve yüksek işsizlikle kendini gösteren bir durum olarak tanımlanıyor.
Uluslararası verilere göre, Türkiye ekonomisi dışında stagflasyona girmekte olan başka bir orta gelirli ülke bulunmuyor.
Ekonomideki bu olumsuz gelişmeler, iflaslar, işten çıkarmalar ve konkordatolarla kendini göstermeye başladı.
Türkiye ekonomisi yumuşak bir iniş yapmak yerine, sert bir çakılmayla belirsiz bir döneme sürükleniyor.
Bu durum, halkın ekonomik koşulları daha da zorlaşacağına işaret ediyor.
Toplumsal ve Siyasal Çözüm Arayışları
Türkiye'de ekonomik sıkıntıların giderek artması, toplumun geniş kesimlerinde rahatsızlık yaratıyor.
Ekonomide yaşanan bu olumsuzluklardan çıkış yolu olarak, emekten ve doğadan yana sosyo-ekonomik politikaların hayata geçirilmesi gerektiği dile getiriliyor.
Bu bağlamda, halkın refahını ve sosyal dengeyi sağlayacak politikalar üretebilecek bir yönetimin iş başına getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Önümüzdeki süreçte erken seçimlerin kaçınılmaz hale geleceği ve bu seçimlerin Türkiye'nin ekonomik ve sosyal geleceğini belirleyeceği öngörülüyor.
Hem toplumsal muhalefet hem de siyasal muhalefetin, mevcut ekonomik ve sosyal sorunları iyi değerlendirerek, halkın beklentilerine uygun çözümler sunması gerektiği belirtiliyor.
Türkiye'nin 2028'e kadar bu ekonomik politikalarla devam etmesi mümkün görünmüyor.
Aksi takdirde, yalnızca ekonomik bir yıkım değil, aynı zamanda toplumsal bir çöküşle karşı karşıya kalınabilir.
Artan şiddet olayları da bu tehlikelerin bir yansıması olarak görülüyor.