Çin dünya lideri olur mu ?
Hayır. Neden mi ? Şõyle anlatayım.
ABD hepimiz tarafından kabul edilen , bilinen bir dünya devi.Dünyanın lideri konumunda be Bugün ABD’nin liderliğini kimse inkar edemez. Peki bu bir rastlantı mı ? Nasıl böyle oldu ?
ABD göçmen insanlar tarafından kurulmuş bir ülkedir. Belli bir din , dil veya kültür birliği yoktur. Yeni bir hayat umuduyla ülkelerinden kopup gelmiş insanların yoktan var ettiği bir ulustur. Bu kültür mozaiği içinde biribirlerinin dinine, diline , yasam biçimine, giyim bicimine saygı duymayı öğrenmiş ve bu ilkeler doğrultusunda bir millet bilinci geliştirmişlerdir. Bu millet bilinci doğal olarak yönetimi de etkilemiş, hükümetler vatandaşlarının farklılıklarına ve milli kimliklerine saygı duymuş ve bu doğrultuda bir siyasi yapılanmaya gidilmiştir. Kimse giyimi veya yaşayışı sebebiyle asagilanmamis , dışlanmamış , yasalar bu farklılıklara saygı duyup vatandaşını kucaklamıştır.
Bu zihniyet çerçevesinde ekonomi de şekillenmiştir.
ABD için 1920 lerden beri dünyanın en büyük ekonomisi diyebiliriz. 1930 büyük buhran dönemi bütün dünyada olduğu gibi ABD de de durgunluk yaşanmış, devlet ekonomiyi tüketime yönlendirmiş, vatandaşın daha çok harcama yapması için vergileri kesmiş, para arzındaki hızlı büyümeyi teşvik etmiştir. Ikinci dünya savaşı döneminde üretimde düşüş ve durgunluk tabi kaçınılmazdı ama savaşın bitişiyle birlikte yaşanan ekonomik patlama refah seviyesini ciddi anlamda artırdı. Insanlar çılgınca evlendi, çocuk yaptı ve çalıştı. Çekirdek amerikan aileleri o dönemde arttı. Devletin vatandaşına verdiği değer oranında halk zenginleşti, şehre yakın küçük yerleşim yerlerinde ,müstakil evlerde oturmaya, evlerini kendi ürettikleri son moda elektronik ev eşyalarıyla doldurmaya başladılar. Savaşın yerle bir ettiği fakir avrupa amerika ya öykünerek bakıyordu.
ABD ekonomisi 1946 – 1973 döneminde %3.8 büyümüştür. Bu dönemde gerçek ortalama hanehalkı geliri %7.4 olmuştur.
Gelelim sosyalist çin halk cumhuriyetine. Dünyadan tamamen soyutlanmış bir halk, ülkede yaşayan azınlıklara ibadet dahil hic bir hak tanımayan, kendi halkının dahi korktuğu, ürktüğü, çekindiği bir devlet. Vatandaşının refahını ve zenginliğini umursamayan, sanayinin doğaya verdiği muazzam zararları görmezden gelen yönetim anlayışı . Milletini kendi varligi icin arac gören bir devlet zihniyeti . Çin’in nasıl zenginleştiğini hepimiz biliriz. Insanlar günde 15 saat calisarak, ailelerini ve sosyal hayatlarını tamamen yok sayarak yaşadılar. Çinli ebeveynlerin işyerlerinde yattığını ve ailecek yılda sadece iki bayram tatilinde biraraya geldiğini bütün dünya hayretle izledi.
Hükümet vatandaşına neredeyse köle muamelesi yapılmasına göz yumdu, refahını ve sosyal ihtiyaçlarını hiçe saydı ,sadece ucuz iş gücü olarak gördü.
Bu şekilde zenginleşti çin halk cumhuriyeti. Bu zenginliği üreten halkını yok sayarak, hor görerek, küçümseyen zengin azınlıklarla.Ortaya çıkan bir refah devleti değildir ve aslında bu bir zenginlik de değildir .
Ülkeleri ve devletleri var eden vatandaşlardır. Fakir ve mutsuz insanlardan, zengin ,mureffeh bir dunya devi yaratamazsin.
Vatandaşını ucuz iş gücü gibi kullandıran ve müşteri kitlesi olarak gören, sosyal ve hukuki hakları tamamen yok sayan, sosyal devlet anlayışını oturtamamış bir yönetim bugünkü dünya düzeninde yokolmaya mahkumdur.
Vatandaş devlet için vardır diyen tüm ekonomiler çökmüş, devlet vatandaş için vardır diyenler ise gelişmiştir.
Iletişimin muazzam anlamda ilerlediği ve bir kelebek kanadı rüzgarının tüm dünyayı salladığı bugünkü dünyada çindeki zengin azınlık ve onun zihniyeti her durumda yerle yeksan olacaktır. Bu belki bir virüsle yada başka birşeyle, bu son kaçınılmazdır.
Feriha Bahçuvan /Sosyolog-Yazar