Transgenik fareler Kovid-19 aşısı ve ilaç çalışmalarını hızlandıracak
ANKARA(AA) – Aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarına büyük katkı sağlayan transgenik fareler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın girişimleriyle Türkiye’ye getirildi. Bakan Varank, Twitter hesabından, Kovid-19 salgınıyla bilimsel mücadelede ihtiyaç duyulan bu farelerin laboratuvara getirildiğini duyurmuş, bu sayede “TÜBİTAK’ın COVID-19 Türkiye Platformu” altında yürütülen aşı ve ilaç projelerinde sonuca bir adım daha yaklaşılacağını ifade etmişti.
Söz konusu platform kapsamında Griffithsin molekülünün, Kovid-19 etkeni SARS-CoV-2’yi durdurucu/azaltıcı potansiyelini araştıran Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Aykut Özkul, AA muhabirine, projelerin hayvan deneyleri aşamasında ihtiyaç duyulan transgenik farelere ilişkin bilgi verdi.
Özkul, platform altında yapılan çalışmalarda, Kovid-19’u tedavi edici moleküllerin veya bu hastalıktan koruyucu ajanların geliştirilmesinin hedeflendiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Eğer bu gibi hedeflere yönelik çalışıyorsanız, ürettiğiniz veya geliştirdiğiniz moleküllerin etkinliğini sorgulamanız gerekiyor. Bu sorgulamayı birbirini takip eden iki basamakta yapıyoruz. Bunlardan ilki ‘in vitro’ sistemler olarak isimlendiriliyor ve SARS-CoV2 gibi viral patojenler için bu sistem hücre kültürü olarak tanımlanıyor. Laboratuvar ortamında büyütülen hücrelerde yapılan denemelerde molekül veya ajanınızın virüsü durdurucu veya etkisini azaltıcı potansiyelinin olduğu tespit edildikten sonra, sonuçları insana adapte edilebilecek bir hayvan türünde kontrollü denemeler yapmak gerekiyor.”
Özkul, bu canlıların “hayvan modeli” olarak tanımlandığını ve insanlarla benzer hastalık ile iyileşme süreci göstermesi gerektiğini söyledi.
“Sonuçları transgenik farelerle teyit etmek isteriz”
Kovid-19 hastalığıyla ilgili çalışmalarda en büyük problemlerden birinin hayvan modeli konusu olduğuna işaret eden Özkul, şu bilgileri verdi:
“Yapılan çalışmalarda, insan ACE2 reseptörünü taşıyacak şekilde geliştirilen farelerin SARS-CoV-2 enfeksiyonu sonrasında insandakine benzer solunum yolu patolojisi gösterdiği bulgusuna ulaşıldı. Dolayısıyla bu hayvanların hastalıkla ilgili olarak kullanımının söz konusu olabileceği ileri sürüldü. Biz de şimdiye dek farklı ırk farelerde elde ettiğimiz sonuçları bu hayvanlarda da teyit etmek isteriz.”
Özkul, transgenik fareler sayesinde, Kovid-19’a karşı geliştirilen ürünlerin bağışıklık sistemi olan, çevre faktörlerden etkilenebilen, ortamdaki virüse yakalanan ve vücudunda çoğalan virüsü saçabilen bir bireydeki etkilerinin daha somut bir şekilde görülebileceğine dikkati çekerek, “Bu çalışmalardan elde edilecek sonuçlar, sonrasında yapılacak klinik denemeler için çok önemli bulgular olarak değerlendirilecektir.” dedi.
“Faz çalışmaları öncesinde daha güvenli veri elde edeceğiz”
Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi’nde (UNAM) Kovid-19’a ilişkin çalışmalar gerçekleştiren Doç. Dr. Urartu Şeker de transgenik farelerin “hayvan modeli” olabilmesi için hastalığın insanlardaki etkilerini taklit etmesi gerektiğini dile getirdi.
Hayvanların, insanlar gibi virüsten enfekte olmadığına işaret eden Şeker, şu değerlendirmede bulundu:
“Virüs bulaşmış birini iyileştirebilmek için, virüsün bireyi enfekte etmesi gerekiyor. Virüsün tutunduğu ACE2 denilen reseptörler var. Hayvan model olarak kullanılan transgenik farelerin de özelliği bu reseptörleri yoğun miktarda üretebiliyor olmaları. Böylelikle fare enfekte olabiliyor ve insanlarla benzer hastalık belirtileri gösteriyor.”
Şeker, ilaç çalışmalarında öncelikle farelerin enfekte edildiğini, daha sonra ilaç verildiğini, aşı çalışmalarında da koruyuculuğun tespiti için aşı verildikten sonra hayvanların enfekte edildiğini anlattı.
Aşı ve ilaçların etkili olup olmadığının transgenik fareler sayesinde kompleks organizmalarda test edilebildiğini vurgulayan Şeker, “Hayvan enfekte olmuyorsa aşı veya ilacın işe yarayıp yaramadığını bilmiyoruz. Transgenik fareler bu anlamda gerekliydi. Bu fareler sayesinde faz çalışmalarına geçmeden önce daha güvenli ve bilimsel olarak daha doğru sonuçları yansıtacak veri elde edeceğiz.” ifadelerini kullandı.