Tapınakçılar, Güzel Philip ve Tarihte Çek Sistemi
Sevgili Para Ajansı okurları, bugün size Fransız Kralı “yakışıklı” (Güzel) Philip’in yaptığı yakışıksız işlerden bahsetmek istiyorum. İşin aslı buraya tarihte çek sistemi ve bankacılık konulu muzip bir yazı hazırlamam gerekiyordu ve o yazıyı hazırlamaktan başka her bi şeyi yapabilirdim. Bu yüzden, Tapınakçılar’ın izini süren bu meraklı zihnimin kaç yüz tane komplo teorisi okuduğunu bilemezsiniz!
Çünkü evet tamam of, bizim yakışıklı Philip’e gelene kadar anlatacak bi dolu şey de var. Bu çek dediğimiz maddi güvence, hac ziyareti yapmak isteyen ama yolda belde yağmacılardan ve soygunculardan korkan yolcuların Avrupa’da para karşılığı aldıkları şifreli mektuplar şeklinde yaygınlaşmış. Verdikleri paralar da şövalyelerin oradaki kasalarında (aslında bankalarında) tutulup belli bir faiz sistemi içinde işletiliyormuş. Bunların en büyüğünün Paris Tapınağı olduğu söyleniyor.
Tapınak Şövalyeleri ( Latince isimlerini çevirince İsa’nın fakir askerleri diye çevriliyor, oldukça ironik çünkü daha ne kadar zengin olunacaksa artık?) 12.yüzyılda, Hristiyan hacıları koruyup kollama derneği olaraktan Hugues de Payens tarafından 9 evet sadece dokuz kişilik bir grup olarak kuruluyor. Adını da kendilerine Kudüs Kralı tarafından verilen yerden, Zeytin Dağı’ndan (Tapınak Dağı) alıyor. Papa’nın bu derneği tanıyıp, ooo iki gözümün çiçekleri, benden başka kimseye karşı sorumlu değilsiniz diyerekten bunları maddi manevi her türlü yetkiyle yetkilendirmesi üzerine paraya para, güce güç dememeye başlıyorlar. El kadar dernek kısa sürede bir nevi çok uluslu bir şirkete evrilirken, paracıklar da kasalarda birikmeye başlıyor. İsa’nın fasfakir askerleri, başlarda bir ata iki şövalye şeklinde binerlerken sonrasında dört at ve maiyetleriyle filan gezmeye başlıyorlar. Tey Allaam ne kadar da tanıdık şeyler bunlar. Yapılanmaları öyle bir geniş teşkilat ki Türkler dahi Turcopolier adıyla hafif süvari birlikleri olarak ücretli görevlerde bulunmuşlar bunlar için misal. Merak etmeyin yazıyı aslında Tapınakçılar Türk’tür şeklinde sonlandırmamaya çalışırım ehi ?
Bu arkadaşlar, müşteri velinimetimizdir anlayışıyla, Noel ve Pascalya gibi önemli yortular dışında nonstop çalışıyorlarmış. Müşterinin ne ihtiyacı vardıysa artık her bi şeyi yapıyorlarmış. Günümüz bankaları da iki ekmek gönder, kayınvalidemi oradan kaldır gibi talimatlar dışında pek çok şeyi yapıyorlar Allah için. Tamam, Allah için yapmasalar da yapıyorlar nihayetinde. Şövalyeler, yakışıklı Philip’in Paris Bankası’ndaki hazineye göz dikmesi sonucu ortadan kaldırılsalar da çalışma prensipleri günümüze kadar ulaşmış maşallah.
Philip’e gelelim. İşine gelmeyen papalık fermanlarını yakan, yetinmeyip yenilerini yayınlama potansiyeli olan papayı yakalan, indiren, yerine iki papa seçen ne kadan da gral adam dedirten bi kral kendileri. Önce Yahudileri ülkeden sürüp mülklerine el koysa da aç gözlülüğün doğası gereği tapınakçılara da ağız suyu akıtıyor. Tapınakçılara derken öhöm hazinelerine yani. Onları eşcinsellikle, sapkınlıkla ve bir dolu sapıklıkla suçlayarak, papa’nın izni olmadan tutuklayıp, yargılayıp, hafif ateşte pişiriyor. Tamam bi noktada yargılamalara papa da dahil oluyor ama papa kim ki zaten? Okuduğum kaynaklarda öyle işkence yöntemleri vardı ki iki gün et filan yiyebileceğimi sanmıyorum, protein diyeti yapanlar merak edip de bakmasınlar bencek. Bu işkencelerin tahayyül edilemez yaratıcı atmosferinde şövalyelerin neler neler itiraf ettiği de ayrıca enteresan. Baphomet diye bir puta taptıklarını itiraf ediyor misal bazıları. Yok artık İsa’nın askerleri dedik bağrımıza bastık, siz kim köpek diyerekten kazığa filan oturtuluyorlar kral tarafından. Son şövalye De Moley’in infazı ayrı bir yazı konusu olacak zengin ayrıntılarla bezeli. Her ne kadar tüm teşkilat dağıtılsa da rivayet o ki, kaçmayı başaranlar kendi aralarında Fransa monarşisinden intikam almak için ant içmişler. İddialardan biri, Fransız İhtilali’nin ekonomik alt yapısını bunların hazırladığı, hatta Loui idam edilirken, “Moley’in intikamı alındı!” diye bağrıldığı yönünde. Ben teorisyenlerin yalancısıyım ? Bu uğursuz 13 rakamı da Tapınakçıların tutuklandığı gün (13 Ekim) diyolla bazıları. Ohoo daha neler neler diyolla, günümüzde hangi işleri mason+tapınak işbirliğine dayandırıyorlar bi bilseniz. Ben en son Bill Gates, Dünya Sağlık Örgütü ve korona şeysine kadar okudum, şimdi gidip bi tencere yeşil mercimek pişirirken bunları zihnimden silmeye ve dünyaya tekrar aynı basit pencereden, mutfak penceremden gördüğüm kadarıyla bakmaya çalışıcam.
Not: Bankacılık tarihi kesinlikle daha eski. Sümerlerin “maket” adı verilen tapınaklarına dayanıyor. Ama şövalyelerin kurduğu çek ve faiz sistemi döneminin en iyilerinden.
İş bu yazı tamamen vakit geçirmek için yazılmış olup şimdiden kendi iç sesim olarak başlayan ciddiyetsizlikle ilgili suçlamaların tümünü reddeder, bunu size arz, kendimden talep ederim.