Türkiye'de her bin bebekten 2 ile 3'ü ileri derecede işitme kaybı ile doğuyor
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de yılda yaklaşık 1 milyon 200 bin bebek dünyaya geliyor, her bin bebekten 2 ile 3’ü ileri derecede işitme kaybı ile doğuyor.
AA muhabirinin, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünden edindiği bilgiye göre, “normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamama” olarak tanımlanan engellilik, farklı nedenlere bağlı olarak zihinsel, görme, işitme ve konuşma, ortopedik ve süreğen engelli olmak üzere beş temel başlıktan oluşuyor.
Engelli bireylerin sayısının idari kayıtlar üzerinden tespiti, Türkiye ve özellikle engellilere yönelik politika geliştiren kurumlar açısından da önem taşıyor. Engelli nüfusa ilişkin veri ihtiyacını gidermek için Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca oluşturulan Ulusal Engelli Veri Sistemi’nde kayıtlı, hayatta olan engelli sayısı; 1 milyon 422 bin 159’u erkek, 1 milyon 107 bin 542’si kadın olmak üzere 2 milyon 529 bin 701 olarak yer alıyor. Ağır engeli olan kişi sayısı ise 778 bin 528 olarak belirtiliyor. Bunların yüzde 9,1’ini işitme engelli bireyler oluşturuyor.
İşitme kayıpları, doğumsal ve doğumsal olmayan birçok nedene bağlı olarak oluşuyor. Ebeveynler arasında akrabalık, kalıtsal bazı hastalıklarda görülen işitme kaybı, annenin hamileyken kullandığı bazı ilaçlar ve geçirdiği hastalıklar, bebeğin doğum kilosunun düşüklüğü, yoğun bakım ünitesinde kalması, ağır sarılıklar, ateşli hastalık geçirmesi ve bebeğe verilen bazı ilaçlar, işitme kaybına neden olabiliyor.
Türkiye’de yılda yaklaşık 1 milyon 200 bin bebek dünyaya geliyor ve her bin bebekten 2 ile 3’ü, ileri derecede işitme kaybı ile doğuyor. Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran, geçici işitme kayıplarıyla birlikte yüzde 6’ya kadar çıkabiliyor.
Engellilikten korunmada, taramalar, erken tanı için çok kullanılan ve en iyi sonuç veren yöntem olarak gösteriliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) işitme kaybına yol açan faktörlerin yüzde 50’sinin önlenebilir olduğunu bildiriyor. Bu nedenle çocukların yeni doğan döneminde işitme taramalarından geçmesi, kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarının zamanında ve eksiksiz yapılması önem taşıyor.
“Yılda ortalama 2 bin 500 yenidoğana işitme kaybı tanısı konuluyor”
Sağlık Bakanlığınca, işitme kayıplarının erken dönemde saptanarak tedavi ve rehabilitasyonunun sağlanması ve bu yolla engelliliğin önüne geçilmesi için çalışmalar yürütülüyor.
İşitme kaybını erken dönemde belirlemek amacıyla Türkiye’de, yeni doğan ve okul çağı dönemlerinde çocuklara işitme taraması yapılıyor. Basit, ucuz ve uygulaması çok kolay testler ile işitme kaybı şüphesi olan bebekler, erken zamanda teşhis edilebiliyor.
Yenidoğan bebeklerde 81 ilin kamu, üniversite ve özel hastanelerinin yer aldığı 1047 tarama merkezinde işitme taraması, 62 referans merkezinde ise ileri tanı ve tedaviler gerçekleştiriliyor.
Bebeklerin tümüne ulaşılmasının hedeflendiği taramalar sonucu, yılda ortalama 2 bin 500 yenidoğana işitme kaybı tanısı konuyor. İşitme taraması, ilköğretimin 1. yılında, belirlenen protokoller çerçevesinde, konusunda eğitimli sağlık personeli tarafından sahada gerçekleştiriliyor, sorun saptanan çocuklar, Kulak-Burun-Boğaz (KBB) uzmanlarına yönlendiriliyor.
Tarama testleri ile erken dönemde saptanan ve tedavi edilebilen hastalıklar konusunda erken müdahale yapılarak, çocukların, sağlıklı yaşıtları ile eşit koşullarda yaşamlarını sürdürebilmelerinin sağlanması ve sağlıklı bir nesil oluşturulabilmesi amaçlanıyor.
Ailelerin de çocuklarının işitme taramalarını zamanında yaptırması ve işitme kaybı saptandığında tedavi ve eğitim süreçlerine etkin bir biçimde dahil olması önem taşıyor.